Eylül, ağlama sesini duyunca herşeyi unutur ve hızla kızının odasına gider, Murat da peşinden gelmişti. Eylül, Yağmur'u kucağına aldığında ateşi olduğunu farkeder yine...
Murat : nooldu?
Eylül: çok ateşi var yine..
Murat : şey peki... hastaneye mi gidicez?
Eylül: hayır, hemen değil... her ateşi çıktığında hastaneye götürmek istemiyorum. önce kendim geçirmeye çalışıcam, eğer geçmezse evet gitmek gerekir
Murat kafasını sallayıp umursamadan odadan çıkar, Eylül de kızını banyoya götürüp yıkar ve ateşinin düşmesini bekler biraz biraz düşmeye başlamıştı. Onu odasına alıp kapıyı kilitleyerek uyumaya çalışır. Ateşinin düştüğünden emin olduktan sonra kendini uykuya teslim eder....
Sabah uyandığında daha saat 8di. Eylül hemen Yağmur'a baktı, kızı uyuyordu ama yeniden ateşi çıkmıştı.Ne yaparsa yapsın bir türlü ateşini düşürememişti.
Eylül, Yağmur'u hastaneye götürmek istediğini söyleyecekti ama Murat hala uyuyordu...
Eylül : Murat, uyan. Uyansana, ateşi düşmüyo Yağmur'un, hastaneye götürmem lazım...
Murat : hımm... hastaneye mi?
Eylül: evet
Murat : bu saatte mi? Şimdi? Saat kaç ki?
Eylül : 8di en son baktığımda.
Murat : 8...
Eylül, uyku sersemi olan Muratla daha fazla uğraşmak istemez, taksiyle gidecekti...
Tam çıkacakken Murat da uyanır ve peşlerinden gelir...
Murat : kusura bakma, hemen uyanamam, bilirsin
Eylül: biliyorum evet. Neyse hadi, geleceksen bir an önce gidelim hastaneye
Murat: tamam, gelicem, hatta ben götürürüm
Yolda arabayı kullanırken, Murat'ın aklına birşey gelir...
Murat : Eylül...
Eylül: efendim Murat. Bak eğer yine Serkan diyeceksen...
Murat : hayır, onu demeyecektim. Onun hakkında söyleyeceğimi söyledim ben sana. Artık buna inanıp inanmamak tamamen sana kalmış, üstüne söyleyecek hiçbirşeyim yok.
Eylül: ee ne söyleyecektin o zaman?
Murat : şey... şimdi kızma ama hastameye gidene kadar Eda'yı mı arasan?
Eylül: Eda mı? Onkolog arkadaşım Eda'dan mı bahsediyorsun?
Murat : evet... bir baksın
Eylül: Selim var Murat...
Murat : tamam bak Selim'i doktor olarak iyi ve yeterli bulabilirsin ama Selim senin gibi bir genel cerrahtan fazlası değil. Ve sen ondan daha iyi bir doktorsun, kaç kişiyi iyileştirdin...
Eylül: evet ama bu farklı, o benim kızım, yani ben sağlıklı karar vericek durumda değilim şuanda, yapamıyorum...
Murat : Biraz mantıklı ol ve sırf senden hoşlandığı için kızına daha ilgili davranan şu doktoru bir kenar bırak da Eda ile görüş. Hem eğer korktuğun gibi birşey yoksa zaten Eda'nın da yapacağı birşey yoktur, yine Selime gösterirsin, bu kadara basit...
Eylül: şey, tamam. Haklısın, Eda'yı arayım ben...
Eylül, Murat'a hak verir ve onkolog arkadaşını arayıp durumu anlatır, o da hemen hastaneye geleceğini ve bu durumla ilgileneceğini söyleyerek arkadaşını rahatlatır...
Hastaneye gelip doktoru beklerlerken Eylül'ün telefonu çalar, Serkan arıyordu, fazla düşünmeden açtı telefonu...
Serkan: canım günaydın... nasılsın?
Eylül: iyi değil... biz yine hastanedeyiz Serkan. Yağmur ateşler içinde yine. Naapıcam hiç bilmiyorum...
Serkan : tamam, ben hemen geliyorum, sen orda yalnız mısın?
Eylül: hayır hayır yalnız değilim, Murat da geldi yani zaten o getirdi bizi buraya
Serkan: tamam ona söyle, en azından ben gelene kadar gitmesin, ben zaten hemen geliyorum.
Serkan hemen hastaneye gelir ve Eylül'ü bulur ve ona sarılır...
Serkan: ah canım... durumu nasıl?
Eylül: bilmiyoruz, doktoru gelicek biraz
Serkan: sen nasılsın?
Eylül: ne düşüneceğimi bilmiyorum, korkuyorum.
Serkan Eylüle sıkı sıkı sarılır, Eylül geri çekilmez, ona ihtiyacı vardı...
Serkan: ne zamandır hastanedesiniz? Beni arasaydın keşke evden çıkar çıkmaz. Ama o telaşla aklına gelmedi herhalde
Murat sırıtır, Serkan bunu farkedince sinir olmuştu.
Eylül: hayır tabii ki aklımdaydı ama ben bilerek aramadım. Rahatsız etmek istemedim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...