Sonunda o gün gelip çatmıştı, bugün Yağmur evine dönecekti. Eylül annesine gelip Murat'ın Yağmur'u getirmesini bekler...
Eylül: anne nerde kaldılar? Ben kızımı çok özledim
Mesude : gelirler şimdi kızım, telaş yapma
Eylül : ben kızımdan bu kadar ayrı kalmadım ki. İki gün oldu. Ne yaptılar, karnını doyurdu mu? İlgilendi mi? Hiç bilmiyoruz
Mesude : babası sonuçta, bakar ona. Hiç olmadı bakıcısına vermiştir, o ilgilenmiştir. Çocuğu bir köşeye atıp öylece bırakacak değil ya
Eylül: yapmaz dimi?
Mesude : o kadarını da yapmaz
Eylül: umarım anne...
Murat, kucağında Yağmur ile geldiğinde Eylül hemen kızını kucağına alıp sarılır...
Eylül : annecim... canım... özledin mi sen anneyi? Hı? Özledin mi bitanem?
Murat : özlemiştir tabii
Eylül: sebep olanlar sağolsun
Murat : evim sana her zaman açık, kızınla orda kalabilirsin
Eylül: asla
Murat : o zaman iki hafta sonra görüşürüz
Eylül: vazgeçmeyeceksin dimi?
Murat : hayır, asla
Eylül kızını kontrol eder... Yağmur ağlayıp duruyordu...
Eylül: biraz huysuz gibi... ateşi mi var?
Murat : hayır gazı var, çıkmadı bir türlü
Eylül: verdiğiniz mamadandır... ek gıdaya ihtiyaç duymamıştı ki bugüne kadar...
Murat : iki hafta kendi bildiğin bi yaparsın o zaman
Eylül: öyle yapıcam zaten... en son ne zaman birşeyler yedi?
Murat : şey... sanırım öğlen bir gibi falan
Eylül: ne?! O zamandan beri aç mı benim kızım?
Murat : galiba evet
Eylül: galiba mı? Ne biçim babasın sen be? İnsan bilmez mi iki günlüğüne aldığı tek çocuğunun en son ne zaman yediğini?
Murat : an be an takip edemiyorum kusura bakma, hem ben yoğun bir insanım, biliyorsun
Eylül: yoğunsan kızını almayacaksın Murat, senin ihmalsizliğin yüzünden çocuk saatlerdir aç
Murat : abartma... emzirirsin şimdi işte...
Eylül : tabii ki emziririm, anneliği senden öğrenecek değilim
Murat : ben gidiyorum o zaman...
Eylül: yani... bir zahmet
Murat : iki hafta sonra yeniden görüşürüz Durucum...
Eylül kızını da alıp eve gelir. Serkan Yağmur'un geldiğini görür görmez, önünde ilgilendiği tüm dosyaları kapatıp onu kucağına alır ve sevmeye başlar...
Serkan: prensesim, evine yeniden hoşgeldin... söyle bakalım sen özledin mi babayı hı?
Yağmur, anlamsız sesler çıkarmaya başlar...
Eylül: özlemiştir tabii... zaten 2 gündür sevgiye hasret kaldı çocuk...
Serkan : bitanem benim... Eylül, biraz ateşi mi var sanki?
Eylül: bana da öyle geldi, şimdi ateşölçerle bakıcam
Eylül, Yağmur'un ateşine bakar, biraz yüksekti...
Eylül: aç bırakmış çocuğumu, üstelik ateşi de var... saat birde birşeyler yedirmişler en son. Kaç saat geçti getirene kadar...
Serkan: babaya bak babaya
Eylül: baba deme şuna ya... sırf bana inat yapıyo. Bir kere kucağına almadığına eminim. Zaten biraz huysuzdu getirdiğinde...
Serkan: sıkma canını, olmadı hastaneye de götürürüz
Eylül: yok... şimdilik gerekmeyecek gibi...
Serkan : doğru zaten evimizde bir doktorumuz var dimi? O ne diyorsa odur...
Eylül kafasını sallayıp gülümser... Yağmur'un kafası Serkan'ın omzunda, öyle sessizce etrafa bakınıp duruyordu.
Eylül: Yağmur, kızım, babanın kucağı rahat mı geldi? Sustun, keyfin yerine geldi bakıyorum...
Serkan : bizim keyfimiz yerinde annesi, rahatız biz böyle, dimi kızım?
Yağmur yeniden kendi kendine sesler çıkarmaya çalıştığında ikisi de güldü...
Serkan : Bak evet diyo...
Eylül güler ve Serkan'ı öper...
Eylül: sen çalışmıyor muydun? Ver bana Yağmur'u, sen rahat rahat işine bak...
Serkan : evet ama işim kızımızdan önemli değil, uyusun sonra çalışırım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Fiksi Remaja2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...