52.Bölüm - Ateş

279 36 23
                                    

Sonunda o gün gelip çatmıştı, bugün Yağmur evine dönecekti. Eylül annesine gelip Murat'ın Yağmur'u getirmesini bekler...

Eylül: anne nerde kaldılar? Ben kızımı çok özledim

Mesude : gelirler şimdi kızım, telaş yapma

Eylül : ben kızımdan bu kadar ayrı kalmadım ki. İki gün oldu. Ne yaptılar, karnını doyurdu mu? İlgilendi mi? Hiç bilmiyoruz

Mesude : babası sonuçta, bakar ona. Hiç olmadı bakıcısına vermiştir, o ilgilenmiştir. Çocuğu bir köşeye atıp öylece bırakacak değil ya

Eylül: yapmaz dimi?

Mesude : o kadarını da yapmaz

Eylül: umarım anne...

Murat, kucağında Yağmur ile geldiğinde Eylül hemen kızını kucağına alıp sarılır...

Eylül : annecim... canım... özledin mi sen anneyi? Hı? Özledin mi bitanem?

Murat : özlemiştir tabii

Eylül: sebep olanlar sağolsun

Murat : evim sana her zaman açık, kızınla orda kalabilirsin

Eylül: asla

Murat : o zaman iki hafta sonra görüşürüz

Eylül: vazgeçmeyeceksin dimi?

Murat : hayır, asla

Eylül kızını kontrol eder... Yağmur ağlayıp duruyordu...

Eylül: biraz huysuz gibi... ateşi mi var?

Murat : hayır gazı var, çıkmadı bir türlü

Eylül: verdiğiniz mamadandır... ek gıdaya ihtiyaç duymamıştı ki bugüne kadar...

Murat : iki hafta kendi bildiğin bi yaparsın o zaman

Eylül: öyle yapıcam zaten... en son ne zaman birşeyler yedi?

Murat : şey... sanırım öğlen bir gibi falan

Eylül: ne?! O zamandan beri aç mı benim kızım?

Murat : galiba evet

Eylül: galiba mı? Ne biçim babasın sen be? İnsan bilmez mi iki günlüğüne aldığı tek çocuğunun en son ne zaman yediğini?

Murat : an be an takip edemiyorum kusura bakma, hem ben yoğun bir insanım, biliyorsun

Eylül: yoğunsan kızını almayacaksın Murat, senin ihmalsizliğin yüzünden çocuk saatlerdir aç

Murat : abartma... emzirirsin şimdi işte...

Eylül : tabii ki emziririm, anneliği senden öğrenecek değilim

Murat : ben gidiyorum o zaman...

Eylül: yani... bir zahmet

Murat : iki hafta sonra yeniden görüşürüz Durucum...

Eylül kızını da alıp eve gelir. Serkan Yağmur'un geldiğini görür görmez, önünde ilgilendiği tüm dosyaları kapatıp onu kucağına alır ve sevmeye başlar...

Serkan: prensesim, evine yeniden hoşgeldin... söyle bakalım sen özledin mi babayı hı?

Yağmur, anlamsız sesler çıkarmaya başlar...

Eylül: özlemiştir tabii... zaten 2 gündür sevgiye hasret kaldı çocuk...

Serkan : bitanem benim... Eylül, biraz ateşi mi var sanki?

Eylül: bana da öyle geldi, şimdi ateşölçerle bakıcam

Eylül, Yağmur'un ateşine bakar, biraz yüksekti...

Eylül: aç bırakmış çocuğumu, üstelik ateşi de var... saat birde birşeyler yedirmişler en son. Kaç saat geçti getirene kadar...

Serkan: babaya bak babaya

Eylül: baba deme şuna ya... sırf bana inat yapıyo. Bir kere kucağına almadığına eminim. Zaten biraz huysuzdu getirdiğinde...

Serkan: sıkma canını, olmadı hastaneye de götürürüz

Eylül: yok... şimdilik gerekmeyecek gibi...

Serkan : doğru zaten evimizde bir doktorumuz var dimi? O ne diyorsa odur... 

Eylül kafasını sallayıp gülümser... Yağmur'un kafası Serkan'ın omzunda, öyle sessizce etrafa bakınıp duruyordu.

Eylül: Yağmur, kızım, babanın kucağı rahat mı geldi? Sustun, keyfin yerine geldi bakıyorum...

Serkan : bizim keyfimiz yerinde annesi, rahatız biz böyle, dimi kızım?

Yağmur yeniden kendi kendine sesler çıkarmaya çalışğında ikisi de güldü...

Serkan : Bak evet diyo...

Eylül güler ve Serkan'ı öper...

Eylül: sen çalışmıyor muydun? Ver bana Yağmur'u, sen rahat rahat işine bak...

Serkan : evet ama işim kızımızdan önemli değil, uyusun sonra çalışırım...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin