55.Bölüm - Hastalık

260 40 9
                                    

Bir saat kadar sonra Yağmur'un serumu bitmiş, Eylül ve Serkan da başında bekliyordu. Eylül yavaşça serumu çıkartıp tekrar bakar kızına...

Eylül: iyi... düşmüş ateşi...

Serkan : uyudu hemen zaten...

Eylül: test sonuçları da çıksın, çıkarız

Hemşire elinde kağıtlarla gelir....

Hemşire : sonuçlar çıktı... doktor bir hastası var, çıkınca sizi odasında bekliyor...

Serkan: tamam birazdan gideriz...

Eylül elinden kağıtları alır ve sonuçları inceler, kaşları çatılmıştı...

Serkan : nooldu? Nesi varmış prensesin?

Eylül: tüm kan değerleri düşmüş... nasıl olur bu?

Serkan: ne demek ki bu şimdi?

Eylül: kötü Serkan... hiç iyi değil.

Serkan: nasıl ya? Nasıl kötü?

Eylül: kahretsin bilmiyorum... Muhtemelen bir kaç test daha isteyecek Selim. Onlara baktıktan sonra neler olduğunu anlayabiliriz... of nasıl anlamadım bunca zaman?

Serkan : dur bakalım, gel odasına gidelim, konuşalım, bakalım o ne diyecek

Yağmur'u da alıp odaya geçerler...

Selim : sonuçlara baktım, zaten sen de görmüşsündür. Sen ne düşünüyorsun Eylül?

Eylül: ben bilemiyorum... aklımdan bir sürü şey geçiyor Selim. Değerleri çok düşük...

Selim : evet ne yazık ki öyle...

Eylül: yani şey olabilir mi? Ağzıma bile almaktan korkuyorum ama...

Selim : umarım değildir. Ama birkaç test yapıp bir an önce öğrenelim, en azından içimiz rahat etsin...

Eylül: evet yapalım... tüm testleri yapalım.

Odadan çıkarken Eylül ağlamaya başlar...

Serkan: ağlama Eylül ne olur... herşeyin bir çaresi vardır...

Eylül: çok korkuyorum Serkan... çok...

Serkan: korktuğun ne?

Eylül: Serkan... ben kızımı kaybetmek istemiyorum...

Serkan: şişşt... öyle birşey olmayacak...

Eylül : umarım yanlış düşünüyorum... umarım yanlış teşhis koymuşumdur ama...

Serkan: neyden şüpheleniyorsun?

Eylül: adını bile ağzıma almak istemiyorum. Söyleyince gerçek olacakmış gibi geliyo insana... ama ben doktorum, bunu başka insanlara defalarca söyledim. Bir hastaya kendisinin ya da bir tanıdığının, ya da çocuğunun kanser olduğunu söylemek benim için zaten her seferinde öyle zordu ki. Bunu bir başkasına söylerken bu kadar zorlanırken kendi çocuğum için....insanın kendi çocuğunun öyle olması... korkunç... yapamam Serkan...

Serkan hiç birşey demeden Eylül'e sarılır. O da ağlıyordu, Eylül'ü bırakmadan önce hızla gözyaşlarını silip derin bir nefes alır ve güçlü görünmeye çalışır...

Serkan: aklına kötüyü getirme, güzel şeyler düşün... bak Yağmur çok güçlü bir bebek tamam mı? O herşeyin üstesinden gelir, herşeyin... herşeye rağmen direndi, hayata tutundu o...

Eylül: tamam... haklısın.. daha belli olan hiçbirşey yok. Bizimkisi sadece şüphe. Henüz hiçbirşey belli değil...

Serkan : evet, aynen öyle.. hadi gel şu testleri de yaptırıp evimize gidelim...

Son testleri de yapıp eve dönerler. Geç olduğu için Rüzgar'ı almak için Nazan'a gitmemişlerdi.

Eylül : bu gece bizimle yatsın mı?

Serkan : Yağmur mu? Tabii ki...

Yağmur'u ortalarına alıp yatmışlardı, Yağmur herşeyden habersiz ortalarında uyuyordu...

Eylül: ben yarın Muratla konuşucam, durumu anlatıcam. En azından bu haftasonu kızımı almasın. Ben ilgileneyim onunla

Serkan: sence dinler mi?

Eylül: bilmiyorum. İnsafa gelebilir. Acımasız bir insan değil, dinler diye düşünüyorum. Olmazsa da..

Serkan : olmazsa ne?

Eylül: neyse, hadi uyuyalım artık... nasıl uyuyacaksam tabii...

Serkan : biliyorum zor ama uyumamız gerekiyor. Sen iyi olacaksın ki, o da iyi olsun... sana ihtiyacımız var Eylül... onun da Rüzgar'ın da benim de...

Eylül: tamam... iyi olmaya çalışıcam Serkan... düşünmem gereken bir çocuğum daha var. Onun için güçlü olmam gerek...

Serkan : evet...

İki gün sonraki sabah Murat'ın Yağmur'u alma vakti gelmişti, Eylül Murat'ı kendi evine çağırır, artık evlilerdi ne de olsa...

Murat : burası kimin evi Eylül?

Eylül: benim... daha doğrusu Serkanla benim. Biz Serkanla evlendik...

Savrulan Yapraklar ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin