Serkan: kahretsin! Rüzgar için sıkıntı yok ama Yağmur... onu kaybetmeye niyetim yok Eylül. Herşeyi yaparım....
Eylül: biliyorum Serkan... biliyorum. Ama yapabileceğin herşeyi fazlasıyla yaptın zaten. Artık iş davaya kaldı... ayrıca senin ayarladığın avukatla konuştum, o da böyle bir ihtimalin olduğunu söyledi... yani Yağmur'un babasında kalması...
Serkan: öyle bir şey olmayacak. Hakim neden ona versin ki? Biz mutlu bir aileyiz, imkanlarımız var. Yağmur burada mutlu...
Eylül: evet biliyorum... ama sorun zaten evliliğimizmiş
Serkan: ne demek bu şimdi?
Eylül: boşanmanın ardından hemen evlendik biz. Hakim bunu iyi karşılamazmış...
Serkan: saçmalık! O aldatıyorken iyi karşılanıyor da bizim evlenmemiz mi iyi karşılanmıyor?! Ben memurum, düzenli bir işim var. Kötü alışkanlığım yok.
Eylül: ben bunları biliyorum, ama onlar anlamıyor. Aldatmayı ispatlayamadığımız için de da-...
Serkan: ben bir yolunu bulucam...
Eylül: Serkan bu kadar değil...
Serkan : daha ne var?
Eylül: Murat, Rüzgar için de dava açmış ve Rüzgar için tekrar DNA testi istenecekmiş. Eğer farklı bir sonuç çıkarsa da hak-....
Serkan : Rüzgar benim oğlum... baksana bana benziyor... zaten DNA testi de yapıldı, Rüzgar resmen benim oğlum.
Eylül: evet ama... bu nasıl birşey Serkan? Tam aile olduk, mutlu olucaz derken.... Biz mutluluğu hak etmiyor muyuz Serkan? Neyin vebali bu?
Serkan: vebal değil Eylül... dava bitecek, Murat şerefsizi hayatımızdan tamamen silinip gidecek.
Eylül ve Serkan, yan yana uyuyan oğulları ve kızlarına bakar... (multi Yağmur ve Rüzgar 😍)
Eylül : Serkan, şunlara baksana bir... öyle güzeller ki. İkiz gibiler
Serkan: öyle de sayılırlar. Sadece iki ay var aralarında
Eylül: evet... onlar asla ayrılmamalı.
Serkan: ayrılmayacaklar zaten. Onları biz beraber büyütücez. Sen de üzme kendini, toparlan.
Eylül : evet... haklısın... güçlü olmam lazım. Kendimi böyle salamam...
Serkan: aynen öyle.. işte benim karım...
Eylül: Serkan? Sence ben çok mu kötü görünüyorum?
Serkan: hayır... neden böyle birşey sordun?
Eylül: son zamanlarda... yani Yağmur'un hastalığı, dava falan derken ben gerçekten kendimle pek ilgilenmedim. Berbat görünüyorum dimi?
Serkan yatağa oturup Eylül'ü de yanına çeker ve saçlarını kulağının arkasına tek tek atıp suratını incelemeye başlar...
Serkan: hımm... bir bakayım şöyle...berbat görünmek mi? ben berbat olabilecek herhangi birşey göremiyorum.
Eylül: yaa...
Serkan: yani... ben sadece makyajsız, asık bir surat ve uykusuz gözler görüyorum,. Ama her şeye rağmen hala her haliyle çok güzel ve çekici iki çocuk annesi bir kadın görüyorum karşımda...
Eylül: güzel mi? Dalga geçme Serkan, ben kendimi aynada görüyorum ve kesinlikle çekici olmaktan çok uzağım. Bugün o arkadaşının bürosuna gittiğimde bunu daha net farkettim. Arkadaşın, sekreteri hatta oraya dava danışmak için gelenler bile benden daha çok çekiciydi. Şu halime bak...
Serkan : aşkım... neden böyle düşündün bilmiyorum ama sen dünyanın en güzel kadınısın benim için. Bu benim için şöyle yaklaşık 5 yaşımdan beridir falan böyle.
Serkan o zamanları hatırlayıp kendi kendine güldü ve konuşmaya devam etti...
Serkan: Beni daha o zamandan bu yemyeşil gözlerle kendine düşürdün Eylül.
Serkanın eli Eylül'ün yanağına gitti ve yavaşça baş parmağıyla sevmeye başladı. Gözlerinin içine bakıyordu...
Serkan: Şimdi ise kocaman yüreğinle, herşeye rağmen bana aşkla bakan gözlerinle...
Eylül : bakılmayacak gibi mi? Hangi yönüne aşık olmayayım be adam? Mükemmel bir baba, harika bir eş... işinde çok başarılı bir komiser... yakışıklı bir adam var karşımda. Çok yakışıklı...
Serkan: demek çok yakışıklıyım Eylül hanım, öyle mi?
Eylül : öyle... ve ben herkese rağmen, bu yakışıklı adamla olan evliliğimden gurur duyuyorum. Sadece tek bir pişmanlığım var seninle ilgili...
Depo 13 oldu, Tavan Arası Mektuplar hikayesinden ilk bölüm gelsin mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Teen Fiction2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...