Eylül, Serkanın kızım deyişinde kalmıştı... Yağmur'a kızım demişti...
Eylül: kızım mı?
Serkan : şey... ben öyle dedim ama, istemezsen...
Eylül: deli misin? İstemez olur muyum? Senden iyi baba mı olur Yağmur'a? Şaşırdım sadece... beklemiyordum yani...
Serkan: ben onu daha senin karnındayken benimsemiştim Eylül...
Eylül: biliyorum...
Serkan: senin parçan o sonuçta... seni sevdiğim için onu da seviyordum...
Eylül : Serkan...biliyorum. Zaten dediğim gibi babası bile onu istemedi. Utanıyo ondan...
Serkan : bir insan çocuğundan utanır mı ya?
Eylül: arkadaşlarının davetlerine götürmüyordu... ziyarete gelenlere uyuyor diyordu sürekli... bunu bunca zaman anlamalıydım ama ağzından duyunca...
Serkan : yazıklar olsun onun babalığına...öyle bir meleği kaybettiği için kendi kaybeder...
Eylül kafasını sallar...
Eylül: bence de... Rüzgar da doydu galiba...
Serkan: çok sağol yeniden...
Eylül: madem Yağmur senin kızın, Rüzgar da benim oğlum o halde... teşekkür etmeyi bırak
Serkan gülümser... oğlunu kucağına alıp elini Eylül'ün omzuna atar... Eylül de başını onun omzuna dayamıştı...
Eylül: babasızlık da zordur ama bir çocuk için annesizlik daha zordur Serkan... onun bir anneye ihtiyacı var...anne sevgisine... birkaç saatlik değil, daimi bir sevgiye...
Serkan: ne yani? Daimi sevgi derken? Yeniden evlenmemi söylüyorsun?
Eylül: yani... düşünmelisin. Şimdi değilse bile birkaç yıl geçmeden... daha gençsin zaten.
Serkan : sen de evet dersen, neden olmasın?
Eylül: ne? Ben mi?
Eylül Serkana bakar... gayet ciddi duruyordu...
Serkan: evet ben Beren'i daha yeni kaybettim ama o benim için Rüzgar'ın annesinden başka birşey olmadı... üzüldüm tabii çok kötü oldum ama birşey hissetmediğinden midir bilmem, geçiyor... belki zamanı var... belki hemen olmaz ama, ben zaten Yağmur'u kızım bildim, sen de Rüzgar'ı kabul edersen, ben seninle evlenirim, hatta bunu çok isterim Eylül...
Eylül: bu bir evlilik teklifi mi?
Serkan: evet... daha önce yapamadığımı yapıyorum... zaten bundan sonra evlenirsem eğer, bu sadece senle olur. Yani anlayacağın, ya senle ya hiç...
Eylül: ama ben daha boşanmadım Serkan...yani dava açtım ama boşanmadım henüz
Serkan: biliyorum ama senin evliliğin çoktan bitmemiş miydi zaten?
Eylül: evet ama...
Serkan: resmi olarak da bitince... hazır olduğumuz ilk gün evleniriz... zaman mekan önemli değil... sen sadece benimle evlenmek ister misin, onu söyle
Eylül: tabii ki... tabii ki isterim ışığım...
Serkan, elini Eylül'ün yanağına koyar, Eylül de onun avuç içini öpmüştü... sonra Serkan yavaşça Eylül'ün dudaklarına yaklaşır ve yavaşça onu öpmeye başlar... yıllar sonra kavuşmuşlardı işte... ikisi de bu anın tadını çıkarıyolardı... Rüzgar ağlamaya başladığında ikisi de güler. Eylül geri çekilip Rüzgarı kucağına alıp odadan çıkar, Serkan da arkalarından gelmişti...
Nazan : ah Eylül, sen ne merhametli bir kadınsın... ne güzel kalbin var senin öyle
Eylül: abartma Nazan teyze... alt tarafı emzirdim. Sütüm de yetiyo çok şükür... o da ufacık masum öksüz bir bebek.. herkes aynı şeyi yapardı
Mesude : yapmazdı güzel kızım... ah sen buralarda değilken ben çok korktum... çok korktum, seni öldü bildim, öyle kabullendim... döndüğünde çok sevindim ama endişeliydim... sonuçta karakterinin şekillendiği zamanlar yoktun... acaba nasıl biri oldun, bizi ister misin diye hep merak ettim ilk günlerde... sonuçta zengindin artık. Ben de burda böyle...
Eylül: anne...
Mesude : ama bütün endişelerim yersizmiş... senin kalbin çok güzelmiş kızım... çok da güzel yetiştirilmişsin... onlara seni benden ayırdıkları için kızsam da bir yandan teşekkür ediyorum. Sen iyi şartlarda büyüdün, çok iyi şartlarda eğitim aldın. Okudun doktor oldun be ötesi var mı?
Hepsi gülümsemişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savrulan Yapraklar ?
Novela Juvenil2000 yılında gizemli bir şekilde kaybolan 7 yaşında bir kız çocuğu ve geride bıraktıkları hakkında...