Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,
İtiraf ediyorum, bu girişi çok özlemişim! :')
Ayrı kaldığımız süre boyunca gösterdiğiniz sabır için minnettarım. Beni merak ettiğinizi biliyorum; ama inanın ben de nasıl olduğumu pek bilmiyorum. Yaşıyoruz işte, Allah bugünümüzü aratmasın...
İçimde çokça teşekkür birikti sizlere. Hep yanımda oldunuz, mesajlarınızla güç verdiniz, varlığınızı daima hissettirmeye çalıştınız. Burada birlikte geçirdiğimiz zaman, dört buçuk seneye doğru yuvarlanırken, kalbimde bir yerde yarattığınız kocaman iyi ki'ler dimdik durmamı sağlıyor.
Var olun. 💛
Nasıl ki döneceğini bildiğin birini beklemek bile güzelse, beklendiğini bilerek dönmek de öyle güzel.
Ne mutlu bizi kavuşturana.
♠️
Aydın, Bora'ya bir mesaj daha attı:
"Kusura bakma. Beni öldürsen, sesim çıkmayacak. Söz."
"Beyza'nın kolundan hiç çıkartmadığı bileklik vardı ya... Kardeşinin hediyesi hani..." dedi Aydın, heyecanlı bir sesle. Bora'nın bakışları bana çevrilirken, neler olup bittiğini anlamaya çalıştığını anlamıştım. "Kara onu yengeye hediye etmişti. O bileklik, Beyza'dan kalan son şey. Yengem de sağ olsun, sever beni..." Bora, bu doğru olmasın dercesine bana bakarken, ona maalesef der gibi baktım. "Bana verdi. Bende."
Bora, Aydın sanki onu duyabilirmişçesine, dişlerini sıkarak, "Yapma Aydın!" dedi.
"Madem hâlâ çok seviyorsun Beyza'yı... Gel ve al benden, ondan kalan son şeyi."
"O benim inime gelecek Kara. Onunla görüşeceğim. Böyle değil. Yüz yüze."
"Eğer azıcık olsun delikanlıysan, eğer azıcık olsun sevginin arkasındaysan, eğer azıcık olsun Beyza'yı sevdiysen Mehmet Şahindağ... Seni bekliyorum. Gel."
Bora'nın gözlerine yerleşen ifadeye anbean bakarken, Mehmet Şahindağ'ın attığı kahkahayı işittim. "Sen beni gaza getirebileceğini mi sanıyorsun?!" diye sordu, gülerken. Gözlerimi alamadığım kara gözlerde güzel olan bazı şeyler dağılıp parçalara ayrılmış, kırıkları sanki her yere saçılmıştı. "Sen o bilekliği ceketinin cebine koy Aydın Demir! Senin cesedini bana getirdiklerinde, ben ceketinin cebinden alırım!" Kapkara gözlerin baktığı her yere kırıklar bulaşıyordu ve Bora, sanki kırıklar bana batmasın diye gözlerini yummayı seçmişti. "Çünkü eğer ben gelip alırsam, hepinize yazık olur!"
"Korkuyorsun," dedi Aydın, dümdüz bir sesle.
Bora gözlerini açtı ve odadan çıkmak üzere, kapıya doğru ilerledi. Bu sırada Mehmet Şahindağ, keskin bir sesle Aydın'a cevap vermişti: "Onlarca şey hissediyorum Aydın Demir ve bunlardan bir tanesi bile korku değil! Benim Beyza'ya olan sevgimi ispat etmeme gerek yok! Şimdi dünyayı yerle bir edebilirim ona olan sevgimden! Sen benim muhatabım değilsin! Sahibin nerede?! Kara?! O alsın eline mikrofonu, o çağırsın beni!" Bora, kapıyı sertçe kapattığında, Gökhan nefesini sesli vermişti.
Kara, Mehmet Şahindağ'ı çağırır mıydı bilinmez fakat Aydın Demir'in kendi sonunu çağırdığını fısıldayan kavurucu sessizliği hissediyordum. Olduğum yerde öylece durmama rağmen ne Aydın'ın Mehmet Şahindağ'a verdiği cevabı ne de o telefonun nasıl kapatıldığını dinlemiştim.
Benim kulaklarıma ulaşan sesler, çok ama çok daha başkaydı ve zihnimin içinden geliyordu.
Leo'nun sesi her şeyi bastırıyordu ve paylaşılamayan kadın Beyza Karabey'in hiçbir zaman duymadığım acı çığlıkları neredeyse beni sağır ediyordu. Ne zaman atıyordu bu çığlıkları? Aydın Demir tarafından, onunla beraber olduğu yılbaşı gecesinin sabahında maruz kaldığı muameleden sonra mı? Annesi ve babası öldüğünde mi? Hamile olduğunu öğrendiğinde mi? Mehmet Şahindağ, onu kardeşleriyle tehdit ettiğinde mi? Kardeşlerine ihanet eden bir kardeş gibi davranıp evlerini terk ettiğinde mi? Hamile olmasına rağmen, üstelik hamile olmasına rağmen öldüresiye dövüldüğünde mi? Kaçmak, kurtulmak, her şeyi geride bırakmak için Gökhan'dan yardım istediğinde mi? Kurtuluşu olacağına inandığı fakat kahrolası felaketlerin başlangıcı olan düğün gününde mi? Sahte cenazesinde mi? Toprağa gömülürken mi? Oğlunun yaşamla ölüm mücadelesi verdiği hastane odasında mı? Bir bilinmezliğe kucak açmak üzere Amerika'ya giderken mi? Ve o günden sonraki her anda mı? Beyza Karabey'in bana hiç duyurmadığı acı çığlıklarına kurşun sesleri karışıyordu, Leo'nun gülüşleriyle beraber. Bu sesleri belki de hiçbir zaman işitmeyen Bora'nın terk ettiği bu odadan çıktığımda, Aydın Demir'in sonuyla karşılaşacağımı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...