🎲
"İlk gün..." dedi Gökhan.
İlk gün, hangi gün?
"İlk günden de önce belki."
Anlamıyorum, bu ne demek?
"Bu oyunu ben kurdum Bora."
Neyden bahsediyor?
"Beyza'yı öldü göstermek benim fikrimdi."
Duyduğum her ses birbirine karışırken, en güçlüsü, zihnimin karanlık derinlerinden geliyor.
"Bir kız bulalım. Sevgilin olduğuna, onu sevdiğine inanacağı bir kız bulalım. Sonra da Mehmet Şahindağ'ın kızı öldürdüğünü düşünmesini sağlayalım."
"Beraber gömdük Gökhan," dedim. Bu hayatta kabul edemeyeceğim birçok şey var ama bu başka. Bu yalnızca kabul edemeyeceğim değil, zaten mümkün olmayacak bir şey. Bu imkansız bir şey. Hatta imkansızdan daha da imkansız bir şey. "Birlikte toprak attık üstüne..."
"Özür dilerim," dedi.
Gülümsediğimi hatırlıyorum. Delirdiğimden değil, gözyaşlarıma değmeyeceğinden. Bazı şeyler saçmadır. Saçma şeylere ağlanmaz. Çok değil on iki saat evvel, hayatımda duyduğum en saçma şeyin, kollarımda can veren ablamın aslında ölmemiş olması olduğunu söylerdim. Ama beş saat evvel, hayatımda duyduğum en saçma şeyin, Beyza'nın Aydın'dan bir çocuğu olması olduğuna karar verdim. Yarım saat evvel, hayatımda duyduğum en saçma şey, Mehmet Şahindağ'ın, Beyza'ya el kaldırması oldu. On saniye evvel ise, hayatımda duyduğum en saçma şey, Gökhan'ın, Beyza'yı öldü gösterme fikrinin kendisine ait olduğunu söylemesiydi. Sonra, Gökhan benden özür diledi. Ve dilediği özür, hayatımda duyduğum en saçma şey oldu bile çoktan. Halbuki benim enlerim yoktu fakat Gökhan bunu da değiştirdi. Çünkü on sene boyunca gözünün içine baka baka kandırdığın, felaketini doğurduğun, dostu görünürken düşmanı olduğun bir insandan özür dileyemezsin. Belimdeki silaha uzanıp silahı Gökhan'a doğrulttuğumu da hatırlıyorum ama namlunun ucuna ne ara Nazlı geçti, işte onu anımsamıyorum.
"Yapma!" dedi Nazlı.
Bunu da mı biliyordu?
"Çekil," dedim.
"Bora yapma!" dedi, yalvarır gibi. "Önce dinle."
"Naz çekil," dedi Gökhan.
Nazlı gözlerini gözlerimden ayırmadan, "Kapa çeneni Gökhan!" diye bağırdı. Bakışlarında çaresizlik vardı. "Bora, lütfen dinle..." dedi. Sesi yumuşamıştı. "Anla demiyorum... Hak ver demiyorum... Sadece dinle... Lütfen dinle..."
"Nazlı. Çekil," dedim, yine.
"Beni vurman gerekecek, çünkü çekilmeyeceğim!" dedi. Titriyordu. "Gökhan'ı vurmana izin vermem! Veremem Bora! Yapma! Lütfen... Lütfen indir silahını, lütfen!"
"Ömür boyu arkanda yaşayamaz herhalde, değil mi?" diye sordum.
"Annie olduğun yerde kal!" diye bağırdı Nazlı.
"Nazlı. Bir daha söylemeyeceğim. Çekil."
"Çekilmem," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...