68.Bölüm

818K 41.3K 159K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Bir defaya mahsus olmak üzere, bir sonraki bölüm pazartesi gelecek...🌟

Oy vermeyi unutmazsanız, çok sevinirim. Yorumlarda buluşmak üzere, sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Sonrasında zaten hep birlikteyiz.

Sizleri seviyorum... ♥️🌻

♠️

Arabaya bindiğimde, öfkeli kapkara gözler yeşilin hangi tonu olduğunu bilmediğim gözlerime, kıyametin kopacağını ilan etmişti.

Vakit şimdi, hesaplaşma vaktiydi.

Gaza bastığında, ikimiz de biraz sonra kopacak kıyametin derin sessizliğine gömülmüştük.

Bora yirmi bir dakika on beş saniye sonra arabayı marinada durdurdu ve hızlıca arabadan indi. Yatın önündeki korumalardan birisi kapımı açarken, Bora bana bakıyordu. Başıyla yatı işaret etti. Yata ilerledik. Binmem için beni bekliyordu fakat ben binemeyecektim. Yatla beraber ben de sallanıyormuş gibi hissediyordum ve o daracık alandan tek başıma geçmeye çekiniyordum.

Bora'ya döndüm ve kaşlarımı çatarak, "Elimi tut," dedim.

Taze tuttuğu öfkesiyle, "Az evvel araba kullanmak istiyordun," dedi. Alaycı bir kahkaha attı. "Bence senin canın denize girmek istiyor!" dedi. Gözlerimi gözlerinden çekmiyor ve adeta ona bakışlarımla dikleniyordum. "Olur Nazlı, o da olur," dedi ve belimden tutarak beni sertçe omzuna aldı. Yüzüm bacaklarının hizasına geldiğinde saçlarım, tepetaklak olmuş çantamla beraber aşağıya doğru uzanıyordu. Yata bindiğimizde, "Allah'ım bana sabır ver!" diye bağırdı ve beni yere bıraktı. İki adım geriye yalpaladım ve düşmemek için korkuyla ceketine asıldım. Öfke soluyordu.

Beni hain ilan eden kendisiydi; öfkelenmeye hakkı yoktu.

Gözlerimiz birbirine meydan okurken, "Senden nefret ediyorum!" dedim.

"İyi. Bunu söylemek için miydi bunca çaban?" diye sordu.

Başımı onu onaylarcasına salladım. "Sen tanıdığım en kötü insansın," dedim.

"Bana bilmediğim bir şey söyle sevgilim," dedi, yapmacık bir şekilde gülümseyerek. Ciddi olmaması o kadar çok sinirlerimi bozuyordu ki onu göğsünden ittim fakat o milim kıpırdamadı.

"Benimle böyle konuşamazsın!" dedim. Yaşadığım her bir acıyı yumruk yaptığım ellerimde toplayıp sertçe Bora'nın göğsüne vurmaya başladım. "Bana bunu yapamazsın!" diye bağırıyordum. Onun göğsü ne kadar acıyordu bilmiyordum ama benim ellerim kadar acımadığına emindim. Tüm kuvvetimi kaybedinceye dek göğsünü yumruklamaya devam ettim. "Bana arkanı dönüp gidemezsin!" diye bağırdım, kendimde bulduğum son güçle.

"Arkasını dönüp Bodrum'a gelen sensin Nazlı!" dedi, sert bir tavırla. "Ben ondan sonra sana hiç gelmedim ki şimdi arkamı dönüp gideyim..." Kara gözlerindeki hiçlik aynı benim tükenmişliğim gibiydi. Ayaklarımın bedenimi artık taşıyamadığını fark ettiğimde, belimde güçlü ellerini hissettim. Fakat alelade bir destekti bu; sanki kim düşecek gibi olsa tutardı ve bunu bir çift kara gözle net bir şekilde anlatıyordu.

"Beni sana ihanet etmekle suçladın!" dedim, isyan edercesine. "Bana güvenmedin!" Güçlü elleri belimde olduğu için ayakta durabiliyordum, yoksa çoktan yeri boylamıştım. Ellerim süs olsun diye kollarını kavrarken, gözlerinde yalnızca tamir edilebilir hayatımı arıyordum. "Hadi! Kendime getir beni! Hadi! Yap ne yapacaksan... Denize at beni!"

"Çocuklar seni evine bıraksınlar Nazlı," dedi. Tamir etmek değil, çöpe atmak istiyordu.

Onu yeniden itmeye çalışarak, "Hayatımın içine ettin Bora Karabey!" dedim. İtemediğime emindim ama o belimdeki ellerini gevşeterek, ben ayakta kalabilinceye kadar bekledikten sonra geri çekildi. "Hangi ev?" dedim, abartılı bir şekilde gülerek. "Senden kurtulmak istiyorum."

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin