48.Bölüm

1.2M 47.1K 131K
                                    

Salı'yı erkenden getirdim ve Maça Kızı 8'in en uzun bölümünü yayınlayarak bolca hasret giderelim istedim. Hepinize çok teşekkür ederim, satır arası yorumlarda buluşalım... Oylamayı unutmayın lütfen... Sizleri seviyorum. ♥️🙌🏻🌿

♠️

Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu olduğu söylenirdi. O günün bugün olması ise hayatın Nazlı Alaca'ya oynadığı bir küçük oyundu belki de. "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." atasözündeki yatsı vakti bugüne tekabül etmişti. Ya da belki de gerçeklerin ortaya çıktığı yatsı vakti çoktan geçmişti ve şimdi Eren dan dan dan, belki de bam bam bam her şeyi olduğu gibi yüzüme çarpmaktaydı.

Ve fakat ne yeri ne de zamanıydı.

"Eren sus! Duyacaklar." dedim. Yalnızca bunu diyebildim. Onun nereden bildiğini sorabilirdim mesela ama soramadım. Kimse, bunu duymamalıydı. Kimse, Eren'in bunu bildiğini bilmemeliydi. Bora'dan böyle bir şeyi saklayamazsın Naz. Bora'dan değil ama Kara'dan saklamak zorundaydım. Sana, sırf Begüm'ün sevgilisini sakladığın için verdiği cezayı düşün Naz. Ona ihanet edemezsin. Eren'i öldürme ihtimalini göze alamazdım. Öldürmez Naz, saçmalama lütfen. Panik olma, sakin ol. Öldüredebilirdi; saklı kimliği onun için çok önemliydi; hayat memat meselesiydi. Riske atmazdı. Naz, sakin olmak zorundasın.

"Duyuyor musun beni?" diye sordu Eren. Kim bilir kaç dakikadır ne anlatıyordu?

"Cehalet mutluluktur. Vallahi bak. Ne sen bana bunu söyledin... Ne de ben bunu duydum." dedim, telaşla fısıldayarak.

"Saçmalama! Hem o kolyeyi alıyorsun... Hem de nişanlanıyorsun kızım! Tabii ki Bora'yla da konuşacağım, bu nişan ertelenmeli, sen ne yaptığının farkında değilsin." dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında, tüm benliğimi büyük bir korku kaplamıştı.

"Eren Bora'ya bunu bildiğini söyleyemeyiz!" dedim.

"O kolyeyi neden aldın Naz?" diye sordu Eren, yeniden. Eren'in derdinin şu an kolye olması gerçekten de komikmiş ama Naz! "O kolyeyi aldıysan hâlâ Anıl'ı bitirememişsindir. Madem bitiremedin, neden nişanlanıyorsun?!" diye devam etti. Ölebilirdi ve hala Anıl'la Bora'yı mı düşünüyordu?

"Ölmek mi istiyorsun?" diye sordum, endişeyle.

"Ölmek mi?" dedi Eren, şaşkınlıkla. Gözleri kocaman açılırken, göz bebeği de büyümüştü. "Beni öldüreceğini mi düşünüyorsun Naz? Bunu biliyorum diye, beni öldürebileceğini düşündüğün bir adamla mı nişanlanıyorsun?" dedi, korku dolu bir ifadeyle.

Gözlerimi kapattım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Böyle olmamalıydı. Bu da kabus olabilir miydi? Ayaklarımın dibinde yumuşacık bir şey hissettiğimde gözlerimi açtım. Noir gelmişti yine yanıma. Üzülmemi istemiyorcasına gözlerimin içine bakıyordu; ya da bu tamamen benim kafamda kurduğum bir uydurmaydı. Onu kucağıma davet ettim ve ona sımsıkı sarıldım.

"Bora'nın Kara olduğunu bildiğin hâlde nişanlandığında hiçbir sorun olmadığını düşünmüştüm. Onu kabul ettiğini... Ne kadar aptalım!" dedi Eren, kafasını iki yana sallayarak. İşaret parmağını havaya kaldırdı. "Yarına kadar vaktin var Naz. Bora'ya bunu bildiğimi söyle... Yoksa..." dedi ve derin bir nefes daha aldı.

"Yoksa?" dedim, dümdüz bir sesle.

"Abime söyleyeceğim." dedi. Korkuyla yutkundum. Ölmek istiyordu. Gürkan Komiser olan abisine Kara'yı mı anlatacaktı? Madem ölmek istiyordu, gidip kendini assaydı, benden ne istiyordu? Sakin ol dedim sana Naz!

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin