Maça Kızı 8, Genel Kurgu içinde 6.sırada! Verdiğiniz değer ve de yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum; yıldıza basarak oy vermeyi unutmayın. 💕
♠️
Begüm'ün gitmesi gerekirken, Bora'nın ortamı terk edip hızla salona girmesini ve Gökhan'ın da hızlıca verandaya gelmesini izledim. Begüm tam karşımda, krize girecek derecede ağlıyordu. Astımı olduğunu ve çok ağlarsa tıkanacağını biliyordum. Neyse ki Gökhan vardı çünkü kalkıp Begüm'e sarılmak ya da onu teselli etmek istemiyordum.
"O fotoğraftaki benim çocukluk arkadaşım, Begüm." dedim, dakikalar sonra. Begüm ancak kendine gelmişti. Şaşkın bakışları beni bulurken, Gökhan da en az onun kadar şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.
"Özür dilerim ben sadece-"
"Ne fotoğrafı?" diye sordu Gökhan.
"Begüm, Bora ile tartışırken, benim eşyalarımın arasında bulduğu şiir kitabını kendi çantasından çıkarttı da... Arasında da Anıl'ın fotoğrafı vardı." dedim, sakin bir şekilde.
"Ciddi misin sen?" dedi Gökhan, Begüm'e. Sesinde yalnızca kızgın, hatta çok kızgın bir tonlama vardı. Yüzünü Begüm'e dönmüştü. "Sana ne kızım elalemin eşyasından, kitabından? Abine gösterilecek şey mi bu? Adam dünya şeyle uğraşıyor, damarına basmaya çalışıyorsun! Yine Beyza kıskançlığın mı tuttu?" dedi Gökhan, çok sinirlenmişti.
"Dün benimle aynı fikirdeydin." diye mırıldandı Begüm.
"Aynı şey değil Begüm! Ben Beyza'ya saygı duyuyorum. Atladığın bir şey var, ne olursa olsun o senin ablan!" dedi Gökhan. Begüm, hızla ayağa kalkıp söylenerek içeriye girdi. Gökhan, yerde konumlanan tabaklardan birine tekme atmıştı.
"Nasılsın?" diye sordum Gökhan'a. Ciddi olup olmadığımı sorguladığı bakışları üzerimdeydi. Aldırmadım. Bora'ya kırgın olduğunu gözlerinden ele veriyordu. "Bora'yı çok seviyorsun." dedim, gülümseyerek.
"Yola onunla devam edip etmeyeceğimi bilemiyorum." dedi. "Ama 'Ne halin varsa gör.' de diyemiyorum işte." diye devam etti.
"Kahve içmeye çıkalım mı?" diye sordum. Gökhan, gülümsedi ve başını beni onaylarcasına salladı.
♠️
Gökhan'ın arabasındaydık. Yola çıktığımızdan beri sessizliğini korumuştu. Ama saklayamıyordu. Belli ki konuşmaya ihtiyacı vardı. Çantamda zor da olsa bulduğum telefonu alıp, Bora'ya mesaj çektim. Evden çıktığından beri onu dört kez aramama rağmen çağrılarımı yanıtsız bırakmıştı.
"Gökhan'la kahve içmeye gidiyoruz. Sahilde bir kafe var ben çok severim. Hazırlık kampüsü de Kilyos'taydı ya bizim... Sık sık giderdik o kafeye. Hande de gelecekmiş sonra. Akşam, belki sen de gelirsin, beraber yemek yeriz. Ne dersin?"
Cevap vermedi. Belki işi vardı, belki de şiir kitabının arasındaki fotoğrafta, belki de fotoğrafın arkasındaki yazıda takılı kalmıştı. Bilmiyordum. Ama tüm bu bilinmezliklerin içinde bildiğim tek şey, benim bir suçumun olmadığıydı.
♠️
Denize komşu bir masaya doğru ilerlerken, burayı ne kadar özlediğimi hissediyordum. Okul çıkışı içilen çaylar, dersi ekip yapılan kahvaltılar ve de bitmek bilmeyen hafta sonu buluşmaları... Çok eskide olmamasına rağmen, üzerinden onlarca sene geçmiş gibi hissediyordum; şimdi, o insan değilmişim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...