140.Bölüm

616K 30.1K 73.8K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Öncelikle geçtiğimiz hafta yaşanan teknik arıza için üzgünüm. Bu ara çok ciddi bir şekilde teknoloji beni sınıyor. Duyurusunu yaptığım Instagram canlı yayınını da yapamadım çünkü teknik işlerle o kadar çok uğraştım ki, böyle bir zaman yaratamadım. Bu hafta yaparız gibi görünüyor, aşırı yoğun bir dönemden geçtiğim için zamanımı anı anına yönetemiyorum ama birkaç saat de olsa önceden mutlaka duyurusunu yaparım, Instagram hesabından.

Oylarınız, yorumlarınız, tweetleriniz ve mesajlarınız için çok teşekkür ederim. Geçen bölümdeki yorumlarda, yazılan çoğu satırı kalbimde hissettim. Hani biriniz birine kızarken ya da hak verirken, başka biriniz bir başka birine kızıyor ya da hak veriyor ya... İşte herkesin farklı bakış açılarını okumaya bayılıyorum! Nasıl özlemişim bu çatışmayı... Bunu sık sık yaşıyor olsak da geçen haftaki bölüm, benim için başka bir yere konumlandı! Bu akşam da yorumlarda olacağım, her zamanki gibi. Benim de işte "Tüm yorgunluğuma değdi!" dediğim an, bu an... Hayattaki her şeyi bir süreliğine sizlerle beraber askıya almak, canlı canlı sizleri okumak pahabiçilemez!

Çok seviyorum ve kocaman öpüyorum!

Var olun, daima... 😘💛

♠️

"Ben de ölmediğime çok pişman oldum... Çok kez hem de..." dedi Bora.

Kapkara gözlerini esir alan hayal kırıklığı sanki tenimi kesiyordu.

"Çünkü ablam, benim yüzümden ölmüştü. Önüme atlayıp feda etmişti kendini. Hiç düşünmeden. Bir saniye düşünse, ben ölecektim."

Ablasına karşı hissettiği iyi tüm duygular yerle yeksan oluyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.

"Keşke ölseydim o gün de... Bugünü görmeseydim."

Eğer o gün ölseydi onu tanıyamazdım ve o zaman belki de ömrüm boyunca eksik kalırdım. O günden tam altı sene sonra yollarımız kesişmişti ve her ne yaşanırsa yaşansın her nefesimde bunun için şükredecektim.

Bora ve Gökhan içeriye girerlerken oluşan kaos başımı döndürmüştü. Çınar Akbulut peşlerinden gitmeye yeltenmişti ve Tarantula, Nazlı olmadığı halde onu durduruyordu. Zannediyordum ki Bora kendini vurmasın, öldürmesin diye. Çok uzun zamandır yöreme uğramayan panik atak krizinin gelmekte olduğunu hissediyordum ve fakat etrafıma baktığımda, bunun yeri ve zamanı olmadığını kavrıyordum. Saymam lazımdı. Neyi sayacağımı bilmesem de saymam lazımdı. Gökhan benden hakkımı helal etmemi istemişti ama ben ölmesine hazır değildim.

Gökhan'ın bana yaptığı tüm hataları saysam, kendime gelir miydim?

Annie'nin yanıma geldiğini hissettim. Sımsıkı tutunduğum koltuğun üzerindeki ellerime dokunduğunu ve ellerindeki soğukluğun bedenime yayıldığını da. "Nina, bana bak!" dedi. Gözlerim gözlerini buldu. "İyi misin?!"

"Gökhan ölmesin," dedim. Sesimdeki çaresizlik, gözlerinden akan yaşlara karıştı. "Lütfen, Gökhan'ı öldürmesin. Bununla yaşayamaz." Çınar Akbulut'un sarf ettiği küfürlere kulaklarımı kapatmaya çalışıyordum ama küfürlerin hepsi Bora'ya değdikçe kalbim sıkışıyordu. "N'olur bir şey yap. Gökhan ölmesin. Gökhan'ı öldürmesin."

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin