Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,
Desteğiniz, ilginiz, heyecanınız, bağlılığınız ve sevginiz için çok teşekkür ederim.
Var olun...❣️
♠️
Bora'nın restorandan çıkmasıyla beraber, Eren Bora'nın yakasına yapıştı. "Naz'ı bulduğunu bana nasıl söylemezsin lan?!"
Birisi, birisinin yakasına yapışacaksa bu ben olabilirdim fakat benim nutkum tutulmuştu. Bora'nın arkasından restorandan önce Begüm, sonra Gökhan, en son da Hande ile ODTÜ'lü Buse çıkmıştı.
Bora'nın yakasında elleri olan Eren'e kafa attığını hayal meyal görürken, Eren'in sesi kulaklarımda yankılanıyordu: "Kendini aklayıp, beni çamurda mı bırakacaksın Kara?!"
Arkamı dönmüş, kapüşonumu tekrar başıma geçirmiş, ellerimi ise ceplerime yerleştirmiştim fakat bu kez başım dimdikti. Hızlı, çok hızlı adımlarla geldiğim yola ters istikamette yürümeye başladım. Köşeyi dönmek üzereyken, bir el kolumu tuttu. "Nazlı, dur!"
Kolumu, elinden kurtardım ve yürümeye devam ederken, "Yalnız kalmak istiyorum!" dedim, İngilizce konuşarak. Fakat Bora, yalnız kalmama izin vermeyecek olmalıydı ki kolumu tutuyor ve benimle beraber yürümeye devam ediyordu. İlla koşmaya başlamam ve izimi kaybettirmem mi gerekiyordu? "Yalnız kalmak istiyorum!" diye tekrarladım, yeniden.
"Beni bi' dinle!" dedi, beni durdururken. "Lütfen dinle!"
Gözlerimi, çaresizce bana bakan kapkara gözlerine diktim. Sert bir şekilde, "Git!" dedim. Başını iki yana sallarken, sırtımı hafifçe duvara yaslayıp iki kolumu birden tuttu. "Canını yakacağım. Git!"
"Haberim yoktu!" dedi, isyan eder gibi. "Hande'yle Buse'nin Amerika'ya geldiklerini bilmiyordum!"
"Bana ne?!" diye bağırdığımda, kaldırımda yürüyen bir adamın bakışları beni bulmuştu. Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştım. "Amerika'ya gelenin gidenin listesini tutmak niyetinde değilim! Umurumda değil! Bana ne Bora?! Bil, bilme... Bana ne?!"
"Sandığın gibi değil," dedi, kısık bir sesle.
"Sanmıyorum," dedim. Başımı iki yana sallarken, sırtımı duvardan ayırdım. "Herhangi bir şey sanmıyorum. Sadece yalnız kalmak istiyorum. Gelme peşimden." Bir adım atmaya yeltendiğimde, Bora beni kendisine çekti. "Bırak beni!" dedim, isyan eder gibi. "Git! Arkadaşların bekler!"
"Saçmalama! Seni bırakmam!" dedi. Başını iki yana salladı. "Nereye gideceksin?!"
"Cehennemin dibine!" dedim, kaşlarımı kaldırarak. "Uzun zamandır olduğum yere..."
Bora, "Seni yalnız bırakmam!" dedi.
Bize yaklaşmakta olan motorsikleti gördüğümde, "Arkadaşların bekler," dedim. Bora'nın kaşları çatıldı. Elimi koluna uzattım ve elini sertçe kolumdan çektim. Bir anda koşmaya başladığımda, Bora'nın da birkaç saniyeliğine duraksayıp peşimden koştuğunun farkındaydım. Fakat o birkaç saniyelik duraksama, onun için ciddi bir kayba dönüşmüştü. Bear'ın kullandığı motorsiklete ben daha tam yerleşemeden, Bear gaza basmıştı ve gürültüye karışan "Nazlı!" yakarışından hızlıca uzaklaşmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...