Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,
Cumartesi günü yayınladığım bölümle beraber, günlerce devam ettirdiğiniz etkileşime hayran kaldım. Bölüme yorumlar yağdırdığınızda, sevginizi ve özleminizi en içimde hissettim. İyi ki sizlerleyim bu yolda. Hepinize oylarınız ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
Bu kadar çok yorum yapıp Maça Kızı 8'e destek verdiğiniz için sürpriz bir bölümle karşınızdayım.
Sizleri çok seviyorum.
♠️
Biramdan bir yudum daha aldım ve kolumu Berkay'ın omzuna attım. "Sigara yok mu ya cidden?!"
"Bende var," dedi birisi. Sesi iki kelimeyle tenime değmiş, tenimi kesmiş, kesiklerimi iyileştirmişti. Sesi karanlığın içinden ama çok yakın bir yerlerden, sanki kalbimden gelmişti. Karanlığa tezat derecede olan ışık da insanı kör edebiliyordu. Kördüm; fark etmemiştim. Saydığım ama şimdi kaç olduğunu unuttuğum dakikalardır, Eren'in indiği arabaya kollarını bağlayarak yaslanmış olduğunu fark etmemiştim. Kara gözleri radarıma girdiğinde tüm sesler susmuş ve dudaklarından dökülen iki kelime beynime çivilenmişti.
Bira şişesini öfkeyle Berkay'ın eline tutuştururken, "Al bunu ya neden bana verdin, benim içki içmem yasak," dedim. Yasak. Varlığıyla beraber, bilinçaltımın bana ulaştırdığı ilk baskın kelimenin bu olması apayrı bir ironiydi.
"Sigara?" dedi Bora, ceketinin cebinden çıkarttığı sigarayı bana uzatarak.
Yutkundum. "Hiç kullanmıyorum," dedim. Neden korktuğumu ya da tam olarak hissettiğim şeyin korku olup olmadığını bilmiyordum. İnsan, en olmayacak zamanlarda, en olmayacak insanlarla karşılıyordu ve bu boktan bir durumdu. Çünkü ben, yirmi dokuz günde ilk kez yaşadığım bu rezaleti, en çok Bora'nın görmemesini dilerdim. Ve görmüş olmasına rağmen, içimde yok edemediğim bir his benim adıma çok komik yalanlar söylüyordu çünkü "Alkollü araç kullanmayın demiştim," diye devam ettim. Bora, beni anladığını belli edercesine kafasını salladığında, ifadesiz gözleriyle de her şeyi gayet anladığını haykırıyordu.
"Mafya nişanlın mı?" diye sordu Berkay, gözleriyle Bora'yı işaret ederek.
Aniden Berkay'a çevrilen gözlerim, bir yabancıya bakıyordu. "Sen kimsin?" dedim, şaşkınlıkla. Naz, kendini daha fazla rezil etmesen mi? Ayrıca çocuk az evvel seninle ölüme gidiyordu! "Sağ ol, ölebilirdin benimle," dedim, üzüntülü bir ifadeyle. Kurduğum cümle, dünyanın en anormal cümlesi olmaya adaydı. "Otostop çekersin sen, biz gidiyoruz, hoşça kal," dedim. Adımlarım ruhumu ait olduğu yere doğru ilerletti. Bora'nın tam önünde durdum ve gözlerimi kapadım. Aç o gözlerini Naz, her şey gerçek. "Belki halüsinasyondur, çünkü çok içtim," dedim.
"Cık. Gerçek," dedi, Bora'nın sert ve mesafeli sesi. Bu gece öleceğin doğmuş içine demek ki Naz; ecel sebebine karar vermek Bora'ya kısmetmiş!
Gözlerimi açtığımda, ön koltuğun kapısının da açık olduğunu fark etmiştim. Arabaya bindim. Bora ve Eren kendi aralarında bir şeyler konuşurlarken, Selim'in benim arabama Berkay ile beraber bindiğini fark etmiştim. Hande'nin akıbetini sorgulamayı gece kulübünde unutmuştum fakat şimdi Berkay'ın akıbetini anbean izliyordum; bu, cezamı hafifletir miydi? Aramızdaki her şey bittiğine ve bir oyun oynadığımıza göre, bu, artık bana istediğini yapabileceği anlamına mı geliyordu? Berkay'ın bana yavşamasına izin vererek aramızdaki anlaşmanın hangi maddesini ihlal etmiş sayıldığımı kimden öğrenebilirdim? Midem bulanıyordu. Eren arka koltuğa yerleştiğinde Bora arabayı çalıştırdı.
"Vardın mı eve?" diye sordu Eren.
Kısık bir sesle, "Yoldayım," dedim.
"Bulduk bulduk. Yok bir sorun. Allah'tan yavaş gidiyordu," dedi Eren. Bahsettiği kriterdeki kişi benimle örtüştüğüne göre, benimle konuşmuyordu. "Sen uyu, sabah konuşuruz," diye devam etti. "İyisin değil mi? İstersen hastaneye gidelim bak?" dedi, meraklı bir tonlamayla. Anıl'la konuşuyordu. Anıl o kadar mı kötüydü?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...