99.Bölüm

861K 37.3K 166K
                                    

Var ettiğin her evrenin ilk misafiri, ilk okuru ve en büyük hayranı olacağım. Ne mutlu bana, kelimelerinin tutkunu olduğum insan benim can yoldaşım; iyi ki doğdun virgo_v6 !

İyi ki benimlesin, bizimlesin...🧡

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi, verdiğiniz oylar için, tüm hafta yaptığınız yorumlar ve attığınız tweetler için, Instagram paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim. Son zamanlarda, kulislerde, bazı dedikodular dönüyor: Yazar final tarihini vermiş... Merak etmeyin, yazarın bundan haberi olmadığı için, öyle bir şey gerçek değil. Söylemeden edemeyeceğim, benden duymadığınız, "macakizi8" Instagram hesabında yayınlanmayan, hiçbir şeye inanmayınız... 🥰

Herkesi sevgiyle kucaklıyor, çokça öpüyorum, çok seviyorum, var olun! 🙌🏻💛

♠️

Bir saniye. İnsanın ömründen nasıl geçtiğini dahi anlamadığı o küçücük bir saniye, kocaman altmış saliseden meydana geliyordu. Bora'nın üzerine atlayıp o kurşunun kolunu, en fazla omzunu sıyırmasını sağlayabildiğim için altmış salisenin değerini çok ama çok iyi biliyordum. Kara gözleri birbirini kovalayan saliseler içinde, belki de ilk şoku atlatmış olduğu için, gözlerimi ezici bir güçle delip geçmeye başlamıştı. Kızmıştı. Muhtemelen hayatını kurtardığım için değil, kendi hayatımı riske attığım için. Gözlerine yerleşen sitemi çok net görebiliyordum ve fakat aldırış ettiğim söylenemezdi.

Bora'nın adamlarından biri, ateş eden adamın peşine düşmüştü. Diğeri ise destek çağrısına son verip yanımıza yaklaştı. "İyi misiniz Bora Bey?" diye sordu. Bora'nın üzerinden yavaşça kalkarken, belimden silahımı çıkarttım.

"İyiyim," dedi Bora. Gözlerinin ucuyla omzuna bakarken, sağ elini yarasına bastırdı. "İyiyim. Sorun yok." Hafifçe doğrularak ayağa kalktı. "O adamın izini kaybetmeyeceksiniz!"

"Yürü!" dedi bir erkek sesi, sertçe. Bu sesin sahibini tanıyordum, aynı Bora gibi. Çınar Akbulut arkada, muhtemelen ateş eden adam önde, bir yanında Bora'nın adamı ve bir diğer yanında ise Fox'un adamı, hızlıca bize doğru yaklaşıyorlardı. "Geçmiş olsun..." dedi Çınar Akbulut.

Bora'nın gözlerine yerleşen ifadeler sonsuz duygu barındırıyordu ve bunlardan hiçbiri minnet değildi. Kuzeni Çınar Akbulut'un geçmiş olsun dileklerini yok sayarak, kendisine ateş eden adama doğru ilerledi. Bakışlarını Çınar'a değdirmemeye yemin etmiş gibiydi.

"Kimsin?" diye sordu. Bu sert sesi, aynı ses kadar sert bir yumruk darbesi de takip etmişti. Fakat az evvel omzundan vurulmuş bir adam için bu yaptığı öyle sakıncalıydı ki, kendi canı daha çok yanmıştı. "Konuş!"

Adam Türk değildi. "Beni Mehmet Şahindağ gönderdi," dedi, kendinden emin bir şekilde. İfadesindeki korkusuzluk, öleceğini kabul ettiğini belli ediyordu. Belli ki bilerek yakalanmıştı. "O sevkiyat işinden çekilmeni istiyor. Eğer çekilmezsen, bir sonraki kurşunu, birisi, beynine yiyecek."

Bingo. Bora, her şeyden habersizce adama bir yumruk daha sallarken, benim bakışlarım Sergio'nun gözlerine çevrilmişti. O da benim kadar kaygılı görünüyordu çünkü Mehmet Şahindağ, ÖRGÜT'ün lideri olduğunun üzerini örtmek adına, sanki o toplantıya izin veren kendisi değilmişçesine, Bora'nın ÖRGÜT'le sevkiyat yapmasını istemiyormuş gibi davranıyordu. Bu tuzak oldukça zekice kuruluyordu ve herkes, bir şekilde buna düşecekti.

"Karını öldürecek," dedi adam. Bu cümle, Bora'yı tahrik eden yegâne cümle olmalıydı. Yaralı olup olmadığına bakmaksızın, adamın suratına yumruklar savuruyor ve her geçen saniye kendi direncinden yiyordu. Mehmet Şahindağ'ın Bora'nın karısını öldürecek olması yeni bir bilgi değildi ve insan en azından Bora'dan daha makul davranmasını bekliyordu. Ve fakat makul kelimesi, karısının hayatı ile tehdit edilen Bora Karabey davranışlarına oldukça tezattı.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin