46.Bölüm

1M 47.8K 105K
                                    

Tarihler bizim evrenimizde 18 Ağustos 2017'yi gösterdiğine göre, bugün Nazlı Alaca'nın doğum günü! Nazlı ile gönül bağımız öylesine farklı, öylesine sıcacık ve öylesine gerçek ki; bir şey söylesem, diğer söyleyemediğim cümlenin hatırı kalacak... İyi ki diyorum, iyi ki kalemle ruhum birleşti.

Çok teşekkür ederim Nazlı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çok teşekkür ederim Nazlı. Seni ayrı, bazen aklını bazen de kalbini temsil eden italik iç seslerini ayrı seviyorum. Geçmişin için ayrı, an'ın için ayrı, geleceğin için ayrı ve Bora Karabey Denklemi'ni çözme maceran için ayrı heyecanlanıyorum. İyi ki doğdun, iyi ki var oldun, iyi ki aktın gittin Nazlı... 💚🌻

Bu yolculukta benimle olduğunuz için, eksik etmediğiniz yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Küçük bir ricam var, oylamadığınız bölümler için, geriye dönüp de yıldız tuşuna basarsanız beni çok mutlu edersiniz. ❣️

♠️

"Deniz gözlü çocuk! Uyandın mı?"

"Selam :)))"

Aradığımda kolayca ulaşamadığım, attığım mesajlara ancak istediği zaman cevap veren, her zaman da muhakkak bir bahanesi olan ve esasen telefon kullanmaktan nefret ettiğine yüzde yüz inandığım Anıl, şimdi telefonundan ayrılmıyordu.

Madem, parmaklarım beynimden yanlış komut almıştı... Medem film şeridi misali hayatımda, bana yakışmayan bir kareye sokmuştum kendimi... Madem, Bora'nın kokusunu duyarken Anıl'a mesaj atmak bile ağrıma gidiyordu... Ve madem bu mesajı atmıştım; iki saat, on bir dakika, yirmi bir saniye önce yapamadığım şeyi yapmalıydım.

Kalbimdeki savaşı Anıl bile kazansa, ben buradan çekip gidecektim ve deniz gözlü çocuğu bir daha göremeyecektim. Onunla hiçbir zaman olmayacak görünen geleceğimiz, şimdi ise asla yoktu. Beni o kadar çok sevmemişti ve ben onu o kadar çok sevmiştim ki; bu dünya değil belki ama bu ülke ikimize de dar gelmişti işte. Armut pişmiş ama hiçbir zaman ağzıma düşmemişti; düşemezdi de.

"Hiç uyudun mu diye sorsana!"

Sormayacaktım. İnsan bazen uyuyamayabilirdi; bu, dünyanın en doğal ve olası olaylarından birisiydi. Şimdi parmakların kalbinden komut alsın Naz. Çek tetiği. Bu eve geldiğin ilk günkü gibi.

"Az evvel cevap veremedim sana."

"Restoranı beğendim tabii de öyle özel ambiyanslara gerek yok. Birbirimizi görsek yeter be oğlum. :)))"

"Hem zaten öyle aman aman vaktim de olmaz. Bora işlerinden ötürü gelemez benimle ve ben de ondan uzun süre ayrı kalmak istemiyorum..."

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin