3 Yıl, 1 Ay Sonrası*

373K 24.4K 38.9K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Sizi çok seviyorum!

Var olun... ✨💛

🎲

3 yıl, 1 ay sonrası...

"Bütün dünya bir sahnedir," der Shakespeare. "Bütün erkekler ve kadınlarsa sadece birer oyuncu..."

Ben, kendi oyunumun son perdesinde olduğumu anlıyorum. İyi bir hikaye birden bitmez, sona yaklaştığını avaz avaz bağırır. Kafamın içinde yankılanan ve adeta kendimi duymamı engelleyen sese bakılırsa, benim hikayem de bitmek üzere. Gerçi ben kendi hikayeme iyi demezdim. Kötü bir adamın hikayesi ancak ve ancak başrol oyuncusuna yakışır derecede kötü olabilir.

"Kötülüğümüz içimizde bizim; içimizse kurtulamıyor, kendi kendisinden."

Dönüp dolaşıp kendimi Montaigne'in satırlarında bulmamın sebebini nihayet anladım galiba. Bu satırları ilk okuduğu zamanlardaki saf, hayata tertemiz gözlerle bakan, hiç kirlenmemiş o genç delikanlıyı çok özlüyorum. Belki de o genç delikanlıyla kurduğum bir köprüdür Montaigne. Shakespeare'in de Montaigne'i çok sevdiğini öne sürer Nietzsche. Hatta Kral Lear'da karakterleri, Monteigne'in kelimeleriyle konuşturduğu söylenir. Kral Lear'ı çok önceden okumuş olsam da Londra'da izlemiştim. Denizlere açılmak için duyduğum arzuya rağmen, babamın ısrarla kendi izinden gitmem için mücadele verdiği fakat benim de bunu görmezden gelmeye çalışarak, sadece bir üniversite öğrencisi olduğum günlerde. Daha evvel hiç farkında olmasam da o tragedyada babamı görmüştüm. Kendi sonunu kendi hazırlayan babamı.

Bugün, babam yüzünden buradayım. Langley'de benim için ayrılan CIA'e ait bir evde, kendi sonumu bekliyorum. Mehmet Şahindağ'ı alt etmek için, bir ajanlarıyla sevgili gibi davranacakmışım! Ne plan ama! Stratejik bir zekadan çıkmış olsa gerek! Mehmet Şahindağ da sevdiğimi sandığı kadının peşine düşerek...

Daha evvel oynadığım bir oyunun yeniden sahneleneceğini öğrendiğimde verdiğim ilk tepki gülmek olmuştu. Komik olduğu için değil, canım acıdığı için. Canımın acısı, ki ben o acıyla yaşamaya alıştım, oyunu beraber oynadığım partnerimi kaybettiğimden beri orada. Kalbimin üç santim yakınındaki kurşun yarasının içinde. Öylece duruyor. Şimdi başka bir partnerle sahneye çıkmak istemiyorum. Ortaya iyi bir oyun çıkmayacağını biliyorum. Çünkü iyi bir oyunu oynayarak değil, yaşayarak yaratırsın. Ve biz partnerimle, gerçekten yaşamıştık. Ta ki ben sahnede müthiş bir ters köşe yapana ve oyunu mahvedene kadar. Sonu nasıl bitmiş olursa olsun, ben yeni bir partner istemiyorum. Zaten yeni bir partnerin varlığına ne herhangi biri ne de Mehmet Şahindağ inanır.

Yine de denesinler. Çünkü ben Mehmet Şahindağ'ın CIA'in yazdığı bu oyuna inanmayacağını söylediğimde, bana inanmıyorlar. Kendileri yaşayarak görsünler. İstihbarat'la iş birliği yapmak zorunda olmasam, beni buraya kadar gelmeye ikna edemezlerdi. Gerçi ikna mı oldum, zorunda mı bırakıldım tartışılır. Belki de amaca giden yolda, her şeyi boş vermişimdir. Benim tek bir amacım var: O orospu çocuğuyla yolumun yeniden kesişmesi ve neden aramızdaki anlaşmayı bozduğunu öğrenmek. Eğer bunu öğrenemezsem, gözüm açık giderim.

Ve açık konuşmak gerekirse, ben çok uzun zamandır sadece gitmek istiyorum.

Nazlı'yı bulmadan ölemeyeceğimi biliyorum ama yaşamaya katlanmak çoğu zaman güç oluyor. 8 Kasım'a on beş gün kaldı. Bir fotoğrafını daha görebilmek için büyük bir istekle kıvranıyorum fakat zaman bir türlü geçmek bilmiyor. Yerin ya da mekanın belli olmaması için sanırım, her iki fotoğraf da yakın plandan çekilmiş ve yüzü tüm güzelliğiyle karşımda. Umarım üçüncü fotoğrafta saçlarını da görürüm. Ve umarım üçüncü fotoğraf, dördüncü fotoğraf gelene kadar onu bulmam için beni ayakta tutmayı başarır. Nazlı yokken hiçbir şeye tutanamıyorum.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin