Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,
Birlikte gerçekleştirdiğimiz bu yolculuğun beşinci yılı ve aynı zamanda bizim evrenimizde, Nazlı ile Bora'nın evlilik yıldönümü!
Bu iki tarihin kesişmesini öyle çok seviyorum ki!
Sizlere çok teşekkür ederim, bu yolculukta bizi yalnız bırakmadığınız, mesajlarınızla, yorumlarınızla, tweetlerinizle bize destek olduğunuz, sevginizi hep hissettirdiğiniz için. Beş yıl öyle uzun bir zaman ki... Hiç vazgeçmediniz ve muhteşem bir tutkuyla bağlandınız Maça Kızı 8'e!
Var olun... 🌻💛
21 Mayıs'lar da hep bizimdir!
Sizleri çok seviyorum!
♠️
Birlikte çatı katına varana kadar, inanılmaz yorulmuştum. Terasa açılan bir kapıya ilerledik. Terasa çıktığımızda, başımızdan aşağıya konfetiler dökülmüştü. Ben ne olup bittiğini anlamaktan oldukça uzak bir şekilde kalabalığa bakarken, ilerideki masanın üzerinde bir pasta duruyordu.
Beni alıp çocukluğuma götüren, çocukluğumda aradığımı buldurmayan, 2017'nin Ağustos'una kavuşturan ve hayretle Bora'ya dönmeme sebep olan bir pasta.
"Doğum günün kutlu olsun sevgilim," dedi. Dudaklarım bir miktar açılırken, bunun bir rüya olup olmadığını anlayamamıştım. Eğildi ve dudaklarını, kulaklarıma yasladı. "Tarihsiz, zamansız ve mekansız... İyi ki doğdun... İyi ki geldin bana..." Dudağının değdiği yere minik bir öpücük bıraktı. "Hayalini kurduğun ne varsa, hepsi gerçek olacak. Bir bir..."
Bora'nın kollarına yığılırken duyduğum son şey sesiydi:
"Nazlı!"
♠️
Seslerin uzakta kaldığını ve onlara kavuşamadığımı hissediyordum. Bütün sesler birbirine karışıyordu fakat biri, diğer tüm seslerden farklı bir frekansa sahipti. "Nazlı..." diye adımı zikrederken, tınısına işlemiş korkuyu solumama sebep oluyor ve sevmenin akıllara zarar olabileceğini düşündürüyordu. O sese tutunmak istiyordum. Çünkü bu, öyle bir sesti ki, eğer okyanusun derin karanlıklarında boğuluyor olsaydım da, bu ses beni Kara'ya çıkarırdı. Kara, gündüzleri Güneş'in geceleri de Ay'ın ışığıyla aydınlanıyordu ve ben gündüzünü ayrı, gecesini ayrı seviyordum. Beni sevdiğini artık bildiğim için belki, ölsem de gam yemezdim ama ölmesem daha iyiydi. Ben öldüğümde sadece ben değil Bora da ölürdü.
"On altı," dedi bir adam.
On altı neyin sayısıydı bilmiyordum ama merak etmiştim. Merak ettiğim sadece on altının neyin sayısı olduğu değildi. Çok daha önemli bir şey vardı ama şu an hatırlamıyordum. Sadece çok daha önemli bir şeyi merak ettiğim gerçeği, beynimin her bir kıvrımına büyük bir baskı yapıyordu. Bu baskıdan kurtulmak istiyordum, çünkü canım yanıyordu ama göz kapaklarım öyle ağırlardı ki açılmıyor, dudaklarım hareket etmiyordu.
"Kendine geliyor," dedi bir kadın.
"Biz çıkalım bebeğim," dedi bir adam.
Bebek.
Gözlerimi açtığımda önce Bora'nın kapkara gözlerini gördüm. "Nazlı!" O kadar güçsüz hissediyordum ki, Bora'ya cevap vererek efor harcayamazdım. Zaten nefes nefeseydim. Etrafıma bakmaya çalıştım. "Berkan'ın evindeyiz. Bayıldın. Tansiyonun yükselmiş," dedi Bora.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...