35.Bölüm

1M 48.3K 68.7K
                                    

Maça Kızı 8, Genel Kurgu içinde 16.sırada! Hepinizi çok seviyorum. Oylarınız ve yorumlarınız için çok teşekkür ederim. ♥️🌻

♠️

"Bana getir telefonumu." dedi, ifadesiz bir ses tonuyla. Çok sakin bir şekilde, yaptığım sanki çok normal bir şeymiş gibi, asla bozuntuya vermeden WhatsApp'dan çıktım ve telefonunu şarjdan çekip, yatağa doğru ilerledim. Ne derse, "Haklısın." de Naz, zira adam şimdiden haklı! Bakışları da sesi kadar ifadesizdi ama sinirlendiğini tahmin etmek zor değildi; bu da alışık olduğum bir durumdu. Baş edemeyeceğim bir şey değildi en azından. Çünkü Bora, her zaman siniriyle kesişim kümesinde yaşıyordu. Telefonunu ona uzattığımda, yavaşça elimden aldı ve kendi tarafındaki komodinin üzerine koydu. Gözlerini kapattı. Nasıl yani Naz? 

"Beril kim?" diye sordum dan diye. Çüş artık Naz! Zaten kızmıştı, daha fazla kızadabilirdi. Beril'in kim olduğunu merak etmiştim yani olamaz mıydı? Yatmış mıydı onunla mesela? Bir insan, gecenin 00:00-00:45 aralığında odada toplantı yapacak değildi herhalde.

"Kes sesini." dedi. Sesi, tepkisine tezat derecede sakin çıkmıştı. Gözlerini açmamıştı. Benimle kibar konuşan adama ne olmuştu?

"Beril kim?" diye sordum bir kez daha. Galiba zır delilikte bir numara olmaya adaydım. Taktım mı takıyordum ve bu, şu an çok sakıncalıydı. Sabaha karşı bir vakitteydik. 4'ü 12 geçiyordu. Ve Bora muhtemelen çok fazla sinirliydi.

"Tek bir kelime daha edersen, canın yanacak." dedi. Oldukça sert ve hissiz çıkmıştı sesi. Gözleri kapalıydı. Zaten onun Beril'le yatmış olabileceğini düşününce canım yanıyordu; daha ne kadar yakabilirdi ki?

"Ama sana soruyorum işte... Sana sormadan gördüğüme inanmıyorum. Allah'ın Boston'unda, gecenin 12'sinde odana geliyor. Ben de sana onun kim olduğunu soruyorum işte. Kafamdaki fesat düşüncelere aldırış etmeden sana soruyorum." dedim. Cevap vermedi. Gözlerini açmadı. Canımı da yakmadı. Otuz dokuzuncu saniyede dudakları aralandı.

"Birisi işte." dedi. Dudakları aralandıktan ancak dört buçuk saniye sonra konuşabilmişti. Haklıydı. Konuşmaya devam etmiştim ve o da doğruca sorduğum soruya cevap vermişti. Şimdi, benim canım yanıyordu. Çok daha fazla yanıyordu hem de.

"Yattın mı onunla?" diye sordum, ne düşüneceğini önemsemeden. Gözlerini açmadan ve pozisyonunu bozmadan öylece yatmaya devam ediyordu.

"Hayır." dedi, dümdüz bir ses tonuyla. Dudaklarım, benden bağımsız yukarıya doğru kıvrılmıştı.

"O saatte, odanda ne yapıyordu o zaman?" diye sordum. Gözlerini açtı ve ifadesiz bakışlarını yüzüme sabitledi.

"Düşündüğün şey için gelmişti Nazlı. Ben çağırmıştım. Dakikalar öncesinde de barda bir şeyler içiyorduk beraber. Ama sonra istemedim ve o gelmeden, ben odadan çıktım. O yüzden de 'Dalga mı geçiyorsun?' yazdı zaten." dedi. Gözlerimi kısmıştım. Bazı şeyleri zorlamamalıydık.

"Neden istemedin?" diye sordum. Zorlanmaması gereken şeyleri zorlamak konusunda üzerime kimseyi tanımazdım.

"Çok soru soruyorsun Nazlı." dedi, dümdüz bir ses tonuyla. O noktada Beril denen şıllıkla beraber olmamasının bir sebebi olmalıydı. Mesela o sebep ben olabilir miydim? Benden hoşlanıyor, etkileniyor olabilir miydi?

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin