Maça Kızı 8'e canla başla ve de aşkla verdiğim tüm emeğin kıymetini bilen, hikayeyi başının tacı eden, hayatının parçası yapan, yorumlayan, oylayan herkese çok teşekkür ederim. Defalarca iyi ki... Sevginizden öperim. 💚🖤
♠️
"Burada Asya yok." dediğinde, göz göze geldik. Davetkar bakışları aklımı başımdan alıyordu ve farkında değildi ki ben çoktandır bu davete katılabilmek için çırpınıyordum.
"Damat halayı çalacak kimse de yok." dedim ve gülümsedim.
"Olması gerektiği gibi, sadece ben... Ve sen." dedi. Son kez gözlerinin karasını, yeşilin hangi tonu olduğunu belki de yalnız onun bildiği gözlerime değdirdi ve dudaklarımız arasındaki mesafeyi sıfırladı. Yumuşak hareketlerle nefesini ciğerlerime üflemeye başladığında, ben hiddetle dudaklarına kapanmıştım. Elleri belimde gezinirken bir anda kendimi kucağında, bacaklarımı beline dolamış bir hâlde buldum ve çok sürmeden, onun dudaklarının hiddeti benimkini açık ara geçmeye başladı.
Kucağında benimle beraber, yatağın üzerine oturdu. Soluk alma ihtiyacı hissettiğimizde saçımdaki topuzun etrafını saran tokaları, canımı acıtmaktan korkarcasına bir özenle çıkarmaya başladı ve saçlarım belime doğru döküldü. Gözleri gözlerimden asla ayrılmadan, işaret parmağının tersini saçlarımın üzerinde dolaştırmaya başladı. Dudakları, varla yok arası, küçücük dokunuşlarla yanağımdan boynuma doğru bir yol çizdi. Dudaklarının tenimde bıraktığı tutku içerikli darbeler beni kendimden geçirirken; omuzlarından sertçe ittim ve sırtının yatakla buluşmasını sağladım.
Dudaklarım, dudaklarını esir almıştı. Ellerim, gömleğinin düğmelerini çözme telaşına kapılmış, ama heyecandan olsa gerek, bu konuda oldukça acemi ve beceriksiz kalmışlardı. Onun ince, uzun ve esmer parmakları, titreyen parmaklarımın imdadına yetişti. Dudaklarım hâlâ dudaklarından ayrılmazken, gömleğinin düğmelerini çözdü, hafifçe doğrularak hızlıca çıkardı ve yere fırlattı.
Köprücük kemiğinin alenen ve tüm çıplaklığıyla karşımda durması, içimdeki kontrol edemediğim bir dürtüyü harekete geçiriyordu. Elbisemin belindeki kemeri bir hışımda çıkardığımda, bacaklarım da gereksiz tül detaylarından kurtulmuştu. Bacaklarının üzerine yerleştim. Saçlarımı sol omzuma aldım, dudaklarımı boynuna yaklaştırdım ve usul usul öpmeye başladım. Oradan köprücük kemiğine ilerledi dudaklarım. Parmakları, ensemden sırtıma doğru ince çizgiler hâlinde akarken, köprücük kemiği ve ben uzun zamandır beklediğimiz kavuşmanın hakkını veriyorduk.
Dudaklarım dudaklarıyla yeniden buluştuğunda, bir eli bacağımda, diğer eli ise saçlarımın arasında dolaşıyordu. Dudaklarımın rotasını boynuna yönlendirdiğimde boğazından küçük bir inilti koptu ve ani bir manevrayla yer değiştirmemizi sağladı. Kollarını başımın iki yanına yerleştirdiğinde bakışlarımız sanki bizim yerimize bir anlaşma yapmış ve bizim yerimize bir karar almışlardı. Dudaklarımın üzerine küçük bir öpücük bıraktı. Boynumdaki gerdanlığı nazikçe çıkardı. Ellerim saçlarının arasına daldı. Dudakları göğsüme doğru yol aldığında, sağ eli de elbisemin arkasındaki fermuara doğru kaymıştı.
"Bora." dedim, boğuk çıkan bir sesle. Yalnızca adını sayıklayarak aslında yirmi üç yıl, yedi ay, on beş günlük hayatımın en güzel ayrıntısının kendisi olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Ve belki de başarmıştım da çünkü üzerimdeki elbiseden beni kurtardığında gözleri birkaç saniyeliğine yeniden gözlerimi hedef almıştı ve de orada hissettiğim her duygunun karşılığını görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...