183.Bölüm

404K 15.6K 19.5K
                                    

Nazlı,

Ne hissediyorsan ben de hissediyorum ama sen benim hissettiklerimi hissedemiyorsun; bu nasıl bir paradoks? Yüzünü görüyorum, sesini duyuyorum, seninle ağlıyorum, seninle gülüyorum ama sen benim varlığımdan habersizsin.

Yazmak, tüm bu akıl dışı hadiseleri mantık çerçevesine sığdırmak oluyordur belki.

Sen, bana, "Yaz... Benim hikayemi yaz!" diyensin. Sen, bulunduğun evreni var edensin. Merkezsin. Oradaki hayatın orta noktası, benim hayatımın ise dönüm noktası... Ben yaşadığım her gün, iyi ki diyorum senin varlığına. Çünkü sen, beni tanıştırdığın o evrenle beraber, bu hayatta başıma gelen en güzel şeysin. Belki ben senin annen değilim ama sen benim zihnime düşen, nazlı kızımsın. Beni seçtiğin, ruhunu bana açtığın, benimle konuştuğun için teşekkür ederim.

Ben çok kez yaşadıklarının altında ezilirken, kalbim sıkışırken, yazamayacak kadar ağlarken buldum kendimi fakat sen, benim aksime, öyle güçlüsün ki... Beni kaç kez şaşırttığını bilemiyorum, -saymak senin işin- ama en çok neye şaşırdığımı sen biliyorsun. İşte o gün, gerçekten de, -üstelik onca zaman sonra- sana benim bile sözümün gerçekten geçmediğine inandım ben. Çünkü sen, öyle bi' gerçek oldun ki, kana cana ihtiyacın yok.

Ve öyle bir noktadayız ki şimdi, sen kendi hayatını yaşarken fütursuzca, birileri senin hayatına eşlik ediyor, sen bilmesen de. Ne mutlu ki sana çok seviliyorsun Nazlı!

İyi ki doğdun! 🌻👩🏻‍🔧💚🍒☀️

🎲

Gök gürültüsüyle gözlerim aralandığında, Ada'nın küçük eli sakallarım arasında dolaşıyordu. Gözlerim, sevgiyle dolup taşmış koyu gözleriyle birleşti. Bakışları öyle derin ki, aynı annesi gibi. Sanki gözleri, kalbini dile getirip konuşturuyor.

"Bebeğim?"

İşaret parmağını göğsümdeki dövmeye değdirirken, "Bebe!" dedi.

"Evet... Annen de benim bebeğim... Sen de benim bebeğimsin."

Gök bir kez daha gürlediğinde Ada irkilmiş ve bana sokulmuştu. "Oiyy!"

"Belliydi havanın patlayacağı..." dedim, kokusunu içime çekerken. "Güneş yok olmuş, hava kapamış. Yağmur yağacak babacığım! O yüzden gök gürlüyor. Korkma. Ben yanındayım." Alnına doğru düşen saçları sevdim. "Sen ne zaman yattın bakayım benim yanıma?"

"Mama!"

"Acıktın mı sen?"

"Hığğğ!"

"Göster?" Üzerindeki tişörtün eteğini kaldırınca güldüm ve karnını öptüm. Sakallarım karnına değdikçe gıdıklanıyor ve kıkırtıları içime yayılıyor. "Ooo! Sen bayağı acıkmışsın ya! Hemen yemek yememiz lazım! Anne nerede?!"

Ada, işaret parmağıyla kapıyı gösterdi. Onu kucağıma aldım ve birlikte yataktan kalktık. Asansöre ilerledik, sonra da salona indik. "Nazlı?!" diye seslendim.

İşaret parmağıyla verandayı gösterdi. "Ani!"

Verandaya ilerledim. Masada iki tabak var ve biri Ada'nın minik tabağı. Sofra harika görünüyor ama neden tek kişilik olduğunu bilmiyorum. "Nazlı?!" diye seslendim, yine.

"Ba!" dedi Ada. Masanın köşesini işaret etti. "Ani!" Masanın kenarından dolandım.

Nazlı orada. Yerde. Kanlar içinde.

"Nazlı!"

Koştum. Ada'yı yere bırakıp, Nazlı'nın yanına koştum.

"Sevgilim, aç gözlerini!"

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin