Öncelikle bölüm bugünden geldi, hoş geldi sefa getirdi fakat yazar cumartesi bölüm atmayacak, çünkü bu bölümü erken verdi.
Peki yazar ne zaman bölüm atacak? Şöyle düşünüyor ki, bugünden itibaren, bir hafta içinde atarım illaki, zaten devamlı beraberiz, biraz da akışa bırakalım kendimizi... Oh böyle valla mis gibi.
Yazar delirdi mi? Hayır. Sadece öyle işte, olur ya bazen; biraz hüzünlü, biraz hasta, biraz dertli, biraz karışık...
Yazdığınız bir cümle, o cümleyi okuyan insandaki boşluğu doldururken; okurun bağrından kopan bir şarkı da yazarın içinde nice boşlukları doldurabiliyor.
Geçtiğimiz bölümün yayınlandığı gün, okurlardan birisi Twitter'da bir şarkı paylaşmıştı; o şarkı yukarıda, medyada mevcut. Ben aşağıda yer alan satırları yazalı uzun zaman oluyor elbette ve ben bu satırları kaleme alırken kafamın içinde bambaşka bir şarkı çalıyordu.
Ama medyadaki şarkıyı dinlediğimde içimdeki tüm boşlukların dolduğunu hissettim; son okumamı ve bölüm düzenlemesini yaparken bu şarkı bana eşlik etti, arkadaşım oldu.
Aynı hislerde buluşmak çok güzel, kocaman bir aile olmak gibi.
Aile olmak demişken, 1 Milyon okunmayı geride bıraktığımız şu günlerde, ailemize yeni okurlar katılıyor ve gitgide daha da kocaman oluyoruz. Bunun beni mutlu ettiği kadar, diğer okurları da mutlu ettiğini görmek paha biçilemez bir duygu!
Yazdığım romanı okuyormuşsunuz gibi değil de, hayallerime ortak olmuşsunuz gibi hissetmeye başladım. Ne mutlu bana, ne çok yol arkadaşım var. İyi ki varsınız ya! İyi ki...
Adettendir, bunu buraya eklemezsem "Bu kadar kibar olma!" diye kızan okurlarım var; oy verin oy! Hatta, "Dönsünler oy vermedikleri bölüm var mı baksınlar," diyen okurum bile var da orasını da artık ben şaapmayayım ya siz şaapın, akıl edin.
Bir de, eski bölümleri okurken lütfen yaptığınız yorumlara dikkat edin; henüz okumamış okurlar var, yazıktır günahtır. Spoiler olan yorumları ellerimle tek tek temizlemeye çalışıyorum ben.
Ve de "macakizi8" Instagram hesabına çıkın çıkın gelin, Hande dışındaki diğer karakterler soru&cevap yapıyorlar. Hande dışındaki çünkü, benim okurlarım "evin önündeki, içinde zar heykeli olan süs havuzu"nu Hande'den daha çok merak ediyorlar. Olsun, ne yapalım, kısmet.
Öpüyorum, sevgiyle... ♥️
♠️
"İyi akşamlar," dedim.
Bora'nın şaşırdığını çok kez gözlerinden okuyabilmiştim fakat bu sefer şaşkınlığı neredeyse tüm yüz hatlarına kadar yayılmıştı. Fakat şaşırmakta haksızdı.
Çünkü yeniden başlamak için en doğru yer 2 ay, 18 gün, 5 saat, yirmi yedi dakika sonra tekrar yolumun düştüğü BlackJack'ti.
Ve fakat Bora, kapkara gözleriyle bana sekiz saniye kadar bakakaldığı için filmin başrolünden dışlanmış ve yanıma sorgulayıcı bakışlarla yaklaşan, asla tanımadığım izbanduttan hallice bir adamla muhatap olacağıma artık ikna olmuştum.
Neyse ki adam henüz bana "Sen hayırdır kardeş?" şeklinde bir girizgah yapamadan, Bora çok şükür varlığımı idrak etmiş ve ayağa kalkarak beni sandalyesine oturtma zahmetinde bulunmuştu. Naz, sinirlenmek için erken; filmin ya da gecenin henüz başındasın. Hedeften şaşma.
"Hayırdır?" diye fısıldadı Bora, kulağıma.
Küfretmek için en doğru zaman olsa da, şaşkın ve bir an evvel sesini kesmesini istediğim bakışlarımla ona döndüm. "Hoş buldum," dedim, sitemli bir şekilde fısıldayarak. Keyfimden Kıbrıs'ta olmadığım gibi, BlackJack'e gelen o olduğu ve kendisiyle çözmemiz gereken meselelerimiz olduğu için peşinden kumarhanelere kadar sürüklenmiştim; daha ne istiyordu? Naz'cığım buraya geldiğinde kendini kaybetmiş olabilir misin biraz? "Kestik!" demeyecekler bak, telafisi yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...