101.Bölüm

1.2M 40K 250K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Öncelikle kısa bir not düşeceğim, "bölüm uzunlukları" tarafınızdan yorumlarda oldukça tartışılıyor. Yaklaşık 30'lu bölümlerden beri, (89.Bölüm hariç) tüm Maça Kızı 8 Bölümleri ortalama on bin kelimedir. Bazen dokuz binlerde kalır, bazen ise on bir binlere çıkar. Bu bölüm ise 89.Bölüm dışında, şimdiye dek yayınlanmış en uzun bölüm olacak. Sizlerden ricam, daha sonraki bölümlere bu bölümden mütevellit "kısa" yakıştırması yapmamanız. Maça Kızı 8 devam eden bir roman olduğu ve bölüm mantığında yazmadığım için, bölümlere ayırırken, 10 bin kelime ortalamasında, bölümü nerede kesmem gerekiyorsa orada kesiyorum.

Hepinizi çokça öperim, var olun... 🙌🏻

Sizleri seviyorum. ♥️

♠️

Kasım ayının dördüncü perşembesi sona ermek üzereydi. OCTO tarafından Şükran Günü yemeğine davet edilmiştim. Herkes Amerikalı değildi fakat bu ziyafete eşlik etmek, şükretmek ve aile olduğumuzu unutmamak, Tarantula için çok önemliydi. Böylesi özel günlerin, bağlılığımızı arttırdığını ve bir arada olmanın gücünü kavramamıza yaradığını söylerdi. Fakat bunun bende işe yaradığını düşünmüyordum.

Benim bir ailem yoktu.

"Kutlama zamanı!" diye bağırdı Bear, sevinçle. Bakışlarım şaşkınlıkla ona çevrildiğinde, elinde kocaman bir pasta tutuyordu. "Kimsenin kıramadığı şifreyi kırarak, Harvard'da herkesin kendisinden bahsetmesini sağlayan Nina Adams için pasta kesiyoruz!"

"Kimin arkadaşı!" dedi Falcon gururla.

"Benim benim benim!" diye bağırarak koştu Leo. "Ben üfleyeceğim!"

Bear elindeki pastayı masanın üzerine yerleştirebilsin diye, Lion masanın ortasını boşaltıyordu. Leo sandalyeye çıktığında, "Bebeğim, yalnızca doğum günü pastalarında mum üflenir..." dedi Annie. Gülümserken, Leo'nun saçlarını okşadı. "Bu kutlama pastası. Nina'nın başarısını kutlayacağız."

Leo'nun parıl parıl parlayan acı kahve gözleri beni buldu. "Hala okula gittiğin için seni tebrik ederim." Herkes küçük birer kahkaha atarken, Leo omzunu silkti. "Lütfen mum da üfleyelim! Ben üfleyeyim Nina." Ellerini çenesinin altında birleştirdi. "Lütfen!"

Bat öne atılarak Leo'yu kucağına aldı. "Çakmak verin," dedi, komik bir ifadeyle. "Üflesin bakalım küçük adam." Sergio, cebinden çıkarttığı Zippo marka çakmağı ateşleyerek pastanın üzerinde tuttuğunda, Leo gözlerini kapatmıştı. "Dilek de diliyor..." dedi Bat, dudaklarını oynatarak.

"Hadi ama ufaklık, benzin pahalı..." dedi Sergio, gülerken.

"Diledim!" dedi Leo. Bir kolunu Bat'in boynuna sardı ve pastaya doğru eğildi. Çakmağı üflediğinde, Sergio herkese hadi der gibi bir işaret yaptı. Hepimiz Leo'yu alkışlamaya başlamıştık. Leo da kendisini alkışladığında, öyle mutlu görünüyordu ki, yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Leo, Bat'in kucağından kollarını boynuma sardığında Bat de bir elini belime uzatmıştı. Omuzlarımda Sergio'nun ellerini hissettim. Çok geçmeden Lizard, Falcon ve Bear da bize yaklaştılar.

"Nina Adams!" diye bağırdı Falcon, neşeyle. Zıplamaya başlamasıyla, Leo'nun boğazından kocaman bir kahkaha koptu. Altı kişi birbirimize sarılmış, Bat'in kucağındaki Leo ile birlikte, amaçsızca zıplıyorduk.

"You go girl!" diye bağırdı Lizard, coşkuyla.

Leo bir kahkaha daha attıktan sonra, "You go girl!" diye bağırarak Lizard'ı taklit etmiş ve bir kolunu havaya kaldırıp yumruğunu sıkmıştı.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin