152.Bölüm

476K 29.4K 59.7K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

100 Milyon olduk!

Evet, epey oldu ama biz resmen ancak kavuşabildik!

Geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Merak edenlere, üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdim, hatta hala geçiriyorum, ama devamlı hastaneye gitmeli gelmeli, serumlu, kan vermeli, bitmek bilmez bir süreç! Uzun zamandır böyle yatak döşek yatmamıştım, Rabbim beterinden korusun!

Sizleri inanılmaz özledim! Bu hafta içi, Instagram'da canlı yayın yapıyoruz, gününü ve saatini duyuracağım! Varlığınıza müteşekkirim, sizleri çok seviyorum!

İyi ki, canım yol arkadaşlarım... 💛🌻

♠️

"Ben de uyarmıştım," dedi Bora. Yüzüne baktığımda şaşkınlığım katbekat artmıştı. Bora'nın gülümsemesine takılan gözlerim, gördüklerine inanmakta zorluk çekiyorlardı. "E o zaman benden günah gitti, Mehmet Şahindağ!"

♠️

Bora'nın gülümsemesi zihnimde, Leo'nun babasının kim olduğunu nihayet -veya yersiz bir zamanda- öğrenmesinin ya da Lion'ın, her şeyin en başından beri farkında olduğunu söyleyen Mehmet Şahindağ'ın hâlâ yanında olmasının ötesine geçiyor ve algılarımı tümden meşgul ediyordu. Buna benden başka takılan birisi var mı bilmemekle beraber, Bora henüz ormandayken bizden ayrılıp İstihbarat'a gittiği için, kendisine herhangi bir şey soramamıştım. Üstelik, Fox hariç OCTO'nun diğer üyelerini de yanında götürmüştü. Onlarla İstihbarat'a gitmeyeceğine göre, İstihbarat'tan sonra doğrudan eve dönmeyeceği aşikardı.

Gökhan, Sergio ve Aydın ile birlikte olduğum minibüste, Leo, Gökhan ile benim ortama oturmuş ama Gökhan'a tümden sırtını dönerek, kafasını göğsüme gömmüştü; acı kahve bakışlarını ise bir an olsun, babasının gözlerinden çekmemişti. Yol boyunca ne Aydın ne de Leo birbirlerine tek kelime bir şey söylemişler, sadece birbirlerini izlemişlerdi. Bu an bana belgesellerdeki vahşi doğada, birbirini tanımaya çalışan iki yabani hayvanı andırınca, gülümsemeden edememiştim. Leo minik bir aslandı ve anne aslandan ayrılmıştı; öyleyse Aydın Demir de baba aslan mı oluyordu?

Eve döndüğümüzde Leo'yu yatak odamıza çıkartmış ve Sevim Hanım'dan temiz kıyafetler hazırlamasını rica etmiştim. Leo'nun normalde duşa tek başına girmesi gerekirdi ama muhtemelen yalnız kalmaktan korkuyordu. Bunu hissettiğimde, tıpkı eski günlerdeki gibi beraber banyo yapmak isteyip istemediğini sormuştum. Acı kahve gözleri ışıldamıştı ve "Mayolarımızı da giyeriz!" diyerek, onu aldığımızdan bu yana ilk kez gülümsemişti. Ben siyah bikinimi giyerken, Leo ise Sevin Hanım'ın getirdiği ve nereden bulduğunu bilmediğim deniz şortunu giyerek, banyoda beni beklemişti.

Leo, duşakabinin içinde bana arkasını döndüğü anda, ahizeden akan suya sığınarak ağlayacağını anlamıştım. Muhtemelen çenesini sıkmış, gözyaşlarını sessizce akıtmıştı ama ben bunu anlamazdan gelmeyi tercih etmiştim. Annesinden ayrılması başlı başına büyük bir olay olduğu için, ona biraz zaman ve alan tanımam gerektiğini düşünüyordum. Hepsinin ötesinde, babasının Aydın olduğunu öğrenmişti ve bugüne kadar Aydın'la geçirdiği zamanı göz önünde bulundurursak ne hissediyordu, gerçekten bilmiyor ve merak ediyordum. Normalde ne zaman beraber duşa girsek çok eğleniyor, adeta birbirimizi ıslatmak için büyük bir mücadele veriyor ve bulunduğumuz banyoyu. kahkahalarımızın sesiyle dolduruyorduk ama bu gece, öyle bir gece değildi. İkimiz için de.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin