Ah sevgili okurlar ah!
İçimde dolup taşan bir minnet, bir teşekkür, bir sevgi çağlayanı var ve bunu izah edecek kelimeleri seçmekte çok zorlanıyorum. Gün geçtikçe yorumlar konusunda kendi rekorunuzu kırıyorsunuz ve ben büyük bir heyecanla okuyorum yorumlarınızı. Hepsine dönemiyorum ve zaten böylesi bir zaman dilimi mevcut değil ama en azından hepsini okuduğumu bilin lütfen. Hafta boyunca sizlerle olabilmek pek bir kıymetli, hastalığın en sevdiğim tarafı da sanırım bu oldu. Gün içinde yazıştığım arkadaşlarım sizler oldunuz, günaydınım ve iyi gecelerim de keza. Bunu sevdim, çok sevdim. Üçüncü kitabın devamını yazmak üzere inzivaya çekilmeden evvel D Vitaminim oldunuz desem, sanırım çok net açıklar durumu.
Sizler, yalnız benim değil Maça Kızı 8 evreninin de bir parçası oldunuz. Bazen kendimi onlar sizi tanısaydı diye düşünürken buluyorum. Bu bizim sırrımız olsun zira delilik. Ama unutmamak gerek ki deli olmasak çıkmazdı bu hikayeler. Her şey sizin sayenizde ve ben sizleri çok seviyorum. 💛🌻
♠️
Eve gelmiştik. Bora, yol boyunca Nazan Hanım ağırlıklı olmak üzere, birkaç kişiyle yoğun bir telefon trafiğine girmişti. Toplantıya katılamayacağını söylüyordu, hatta bir ara holdingin batıp batmamasının umurunda olmadığını da söylemişti. Gökhan ise Özgür ve Selim'le birlikte, arkamızdaki araçla gelmişti. Bora, Gökhan'ı da arayıp Alp'in gelmesi emrini verdiği için Alp de buradaydı. Anladığım kadarıyla bundan sonra güvenlik şirketiyle doğrudan kendi iletişim kurmak istiyor ve aracı kabul etmiyordu.
Hala öksürüyordu. Öksürüklerinin sayısı iki yüz yirmi sekize ulaşmıştı. Sinirli olduğunu söyleyemezdim belki ama gergindi. Yüzü solgun görünüyordu. Gerçekten de yatıp dinlenmesi gerekiyordu ama asla bunu yapmayacağını biliyordum. Süslü salondaki masanın baş köşesine oturmuş ve kollarını masaya yerleştirmiş, Alp'i izliyordu. Alp, izlendiğinin farkında olduğu için biraz kasılıyor olsa da sessizce aldığı talimatı yerine getiriyor ve Özgür'ün konuşma kayıtlarını hazırlıyordu. Aydın ise duvara yaslanmış, ellerini arkasında bağlamış, bakışları yere sabit bir şekilde dudaklarını dişliyordu.
Gökhan, hızlı adımlarla yeniden süslü salona geldi. Bora'nın bakışları Gökhan'a çevrilmişti. "Özgür'le ilgileniyor çocuklar. Dağıldı herif..." Bora, anladığını belli eder gibi başını salladığında, Gökhan sıkıntılı bir nefes verdi. "Hazır mı kayıtlar?" diye sordu, Alp'e. Alp hızla başını iki yana salladı. Gökhan'ın bakışları yeniden Bora'ya çevrildi. "Aklıma yatmayan şeyler var. Köstebeğin Özgür olduğunu düşünüyorum."
Bora anlamadığım bir ifadeyle gülümserken, Aydın'ın bakışları da Gökhan'ı bulmuştu. "Geri planda kaldı... Şimdi öne çekelim onu yeniden diye mi? Mağdur olduğu için gözümüzde aklanacak... Ve yeniden köstebekliğe devam edebilecek. Hepsi bir oyun?" dedi Aydın, merakla.
"Aynen. Ben böyle düşünüyorum," dedi Gökhan. Yanımdaki sandalyeyi çekerek oturdu. Kolunu, benim sandalyemin arkasına yerleştirdi. "Çok batıyor göze artık. Kim lan bu herif de bu kadar gündemimizde bizim? Başka çalışanlarımızın da çocukları var. Neden kaçırılan çocuk onunki? Hem de geri planda kalır kalmaz!"
"Kim o çocuk biliyor musun?" diye sordu Bora. Bakışlarımı Gökhan'ın üzerinden çekip Bora'ya çevirmiştim. Onun muhatabı ise yalnızca Gökhan'dı. "Kaçırılan..." Derin bir nefes aldı. "En güvendiğim adamın karısının yeğeni. Annemle babamın zamanından beri evimin içinde olan kadının, gelininin yeğeni..."
Aydın sıkıntılı bir nefes verdi. "Yani Özgür bahane mi diyorsun?" diye sordu, merakla.
"Vegas'ta bir açık verdi. Belki günlerce bizi izlediler ve Özgür'ün ilk açığında, bunu değerlendirdiler. Ölmesi gerekiyordu. Öldürmedik. Öldürmediğimiz için Şahindağ'ın dikkatini çekti. Detaylı araştırdı... Selim'in bacanağı olduğunu bilmiyorduysa bile artık biliyor. Hedefi benim en güvendiğim insanlar," dedi Bora.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...