"Gel hadi gidelim."
Uzattığı eline bakarak fısıldadım.
"Konuşmayacak mıyız? Hani sen o minik kuşu merak ediyordun."
Söylediğim şeyle düz bir ifadeyle bana bakıp elini geri çekti.
"O minik kuş ile çok ortak noktamız olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ar...
Diğer bölümü okuyup bu bölüme geldiyseniz minik yıldıza ⭐ basmayı unutmayın bebeklerim.
‼️UYARI‼️ Bu bölümün ortalarında birazcık +18 sahneler var. Okumak istemeyen atlayabilir.
İyi okumalar ❤️❤️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
57. BÖLÜM
27.10.2022
SÜVEYDA HANEDANOĞLU
Elimdeki viskiden keyifle bir yudum alıp göz ucuyla etrafa bakındım. "Ne oldu deli kız? Bir haftadır yoktun ortalarda." Keyifle kahkaha atarak etrafa bakmaya devam ettim. "Güzel bir hafta geçirdim diyelim. Her neyse Jessi nerede? Bugün onu hiç görmedim." Kollarını bar tezgahına yaslayıp bana doğru eğildi. "Ne yapacaksın Jessi'yi?" Elimdeki boş bardağı Andrew'e uzatıp gülümsedim. "Her zamankinden olsun. Az önce yanında çalışan adamın bana viski getirdi." Önümdeki boş bardağı alıp arkasını dönüp bardağımı votka ile doldurup tekrardan bana döndü. Elindeki bardağa uzanıp almak istediğimde bardağı geri çekti. "Jessi bana bir şeyler anlattı. Bir hafta önce ondan birkaç bir şey istemişsin." Omuz silkip bar taburesinde yayıldım. "Evet öyle oldu…" Elindeki bardağı bana uzatıp konuştu. "Sanırım yine bir şeyler isteyeceksin." Elindeki bardağı alıp dudağımın arasına götürüp etrafa bakındım. "Evet ufak bir şey isteyeceğim… Söyleyecek misin Jessi nerede?"
Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde başımı çevirip baktığımda Natasha'nın yanıma oturup elindeki boş bardağı Andrew'e uzattığını gördüm. "Bence Süveyda Andrew'e soru sorup zaman harcamayalım. Jessi dövme yaptığı şu garip odada yine birilerine garip dövmeler yapıyordur." Omuz silkip başımı salladım. "Cık… Orada değil."
Kara ile dün yaşadığımız olaylardan sonra Natasha gece beni aramıştı ve bana Eylül ile ilgili bir şeyler anlatmıştı. Gecenin devamında ise Natasha ile küçük bir plan yapmıştık ve bu yüzden de Jessi'yi bulmak için bara gelmiştik. Ama maalesef Jessi ortalarda görünmüyordu. Sanırım yine ortalardan kaybolma zamanı gelmişti.
Andrew dikkatle Natasha'nın uzattığı bardağı viski ile doldurup bize bakarak fısıldadı. "O burada değil… Bir haftaya da gelmez." Ellerimi sertçe bar tezgahına koyup oturduğum yerden kalktım ve öne doğru eğildim. "Ne! Bir hafta mı! Bir hafta çok uzun bir süre! Bizim hemen ona ihtiyacımız var!" Başını sallayarak arkamda bir yeri gösterdi. "Bence sen Jessi'yi boşver… Bak tam arkandaki masada senin aradığın kriterlere göre bir adam oturuyor. Bir süre onunla ilgilen ve sonra evine git."
Öfkeyle arkamı dönüp baktığımda masada oturmuş öfkeyle bana bakan Kara ile göz göze geldim. "Bence çok yakışıklı ve çekici birine benziyor. Tam da senin aradığın kumral, yeşil gözlü ve seksi bir adam." Dudağımı dişlerimin arasına alıp ezerken gözlerimi sıkıca kapatıp önüme döndüm. Kara acaba ne zaman gelmişti ve beni ne kadar süredir izliyordu? Off sanırım ondan habersiz bir şeyler karıştırdığım için bana kızacaktı. Natasha keyifle ayağa kalkıp kahkaha atarak konuştu. "Süveyda şu içeriye giren Jessi değil mi?" Başımı kaldırıp kapının girişine baktığımda Jessi'nin geldiğini gördüm. "Evet ta kendisi." Keyifle kahkaha atarak Andrew'e bakıp ayağa kalktığım sırada belimde hissettiğim kocaman eller buna engel oldu.
