93. BÖLÜM: PANZEHİR

131 8 0
                                    

Merhaba Canlarım ❤️

Harika bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım bu güzel bölümü beğenirsiniz. Hepinize iyi okumalar bebeklerim ❤️🤍

 Hepinize iyi okumalar bebeklerim ❤️🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KARA HANEDANOĞLU

Elleri ellerimin arasındaydı ama ne Süveyda ne de kızım güvendeydi. Ellerimin arasında ki ellerini dahi koruyamıyordum ben. Her geçen gün kendi ellerimle biraz daha kaybediyordum karımı. Gücüm ikisini de korumaya yetmiyordu.

"Oğlum…"

Annemin sesiyle gözlerimi açtım ve başımı koyduğum Süveyda'nın ellerinin üzerinden kaldırıp ona baktım. Birkaç gündür o da benim gibi uykusuzluktan kızaran yeşil gözleri ile benim aksime bana gülümseyerek bakıyordu.

"Büyükbaban ve baban aşağıda seni bekliyorlar. Yanlarında Onur, Eren ve Guarino'da var. Sana çok önemli bir şey söyleyeceklermiş."

Başımı sallayarak tekrardan Süveyda'nın ellerini sıkıca tuttum. Annem bize doğru birkaç daha adım atarken odanın açık olan kapısından içeriye ablam, Natasha ve Asena içeriye girdi.
"Süveyda'nın yanında ben olacağım. Sen gidebilirsin Kara."
Natasha'nın söylediği şeyle sıkıntıyla nefes alıp öfkeyle bağırdım.
"Karımın yanından bir saniye dahi ayrılmak istemiyorum! Neden anlamak istemiyorsunuz!"
Natasha benim aksime sakince bana bakarken yanıma gelip yatakta yatan Süveyda'nın ayak ucun oturdu.

"Bir yerde okumuştum, anne karnındaki beş aylık bir bebeğin dışarıdaki sesleri duyarmış ve ona tepki verirmiş. Ve sanırım az önce ateş saçan gözlerinle ayı gibi kükremen kızını çok ürkütmüştür."
Natasha'nın söylediği şeyle kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken o benim aksime sakince gülümseyerek konuşmaya devam etti.
"Kız henüz doğmadı ama onu şimdiden çok korkutuyorsun Kara Hanedanoğlu."
Kaşlarım bu defa istemsizce çatılırken Natasha sanki komik bir şey görmüşcesine güldü.
"Şu an Süveyda kendinde olsaydı inan bana Kara Hanedanoğlu böyle bağırmana asla izin vermezdi."
Öfkeyle ayağa kalkıp üzerine yürüdüğümde Eren'in sert sesi odada yankılandı.
"Kimin üzerine yürüdüğüne dikkat et!"

Öfkeli bakışlarım Eren'i bulurken arkasından içeriye giren Guarino ile öfkeyle bağırdım.
"Neden hepiniz toplandınız!"
"Bir fikrimiz var…" dedi Guarino ve ardından Onur boğazını temizleyerek içeriye girdi.
"Evet bizim bir planımız var. Ve eğer sen de kabul edersen…" diyemeden Onur'un sözünü öfkeyle bağırarak kestim.
"Yeter! Bana karımı bu hale getiren o adamı bulamadıysanız sizinle konuşmak istemiyorum!"
"Oğlum!" dedi annem beni ikaz edercesine ama annemi dinlemeyip evi inletircesine bağırdım.
"Karım gözlerimin önünde kendini kaybetti ve ne beni ne de karnındaki kızımızı hatırladı! Karım beni unuttu! Hem de evime kadar sızan o pezevenk yüzünden!"

Öfkeyle Onur ve Guarino'nun üzerine doğru yürüdüğümde Eren önümü kesip elini göğsüme bastırdı ve beni durdu. "Hemşire…" dedi ve kaşlarını çatarak gözlerimin içine baktı. "Süveyda'ya uyuşturucu maddeyi hemşire vermiş." Duyduklarımla hızla bakışlarımı Onur'un gerisinde ki Anıl'a çevirdim.
"Sen getirmemiş miydin lan hemşireyi!"
Anıl başını eğip sertçe yutkundu ve korkuyla "Özür dilerim Kara… Bilmiyordum…" dedi. İçimdeki her bir hücre öfkeyle yüklenirken Eren'i önümden itip öfkeyle Anıl'ın üzerine doğru yürüdüm. Ama bu defa da Onur önümü kesti.
"Kara! Anıl nereden bilebilirdi o hemşirenin Massimo Berruti için çalıştığını! Biz bile daha bu sabah öğrendik."
Onur'un yakasına yapışıp "Bilmeliydi! O oruspuyu karımın yanına getirmeden önce bilmeliydi!" diyerek bağırdığımda Onur gömleğimin yakasından tutup beni sarstı.
"Bilemedi! Ama bu onu suçlu yapmaz! Hem bizim derdimiz şuan Anıl'ın yaptığı hata değil!"
Öfkeyle Onur'un göğsüne vurup ittiğim sırada odada ablamın küçük çığlığı ve ardından telaşlı sesi yankılandı.

MAVİ GRİ (Ateş) +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin