"Gel hadi gidelim."
Uzattığı eline bakarak fısıldadım.
"Konuşmayacak mıyız? Hani sen o minik kuşu merak ediyordun."
Söylediğim şeyle düz bir ifadeyle bana bakıp elini geri çekti.
"O minik kuş ile çok ortak noktamız olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ar...
Bu hafta yine iki yeni ve güzel bölüm ile geldim. Umarım bölümleri beğenirsiniz.
Hepinizi kocaman öpüyorum🤍
İyi okumalar ❤️
Bu arada minik yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ⭐⭐
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
61. BÖLÜM
28.10.2022
Dün gece Kara'nın saçmaldığı şeylerden sonra elime telefonumu almış döngü takvimime bakıyordum. Döngü takvimime göre normalde iki gün sonra regl olmam gerekiyor. Ama Kara ile bilinçsiz bir şekilde olduğum birliktelikle ile bu biraz zor gibi görünüyordu. Ama her ne olursa ben üç gün sonra regl olmalıydım. Ve eğer ki Kara'nın düşündüğü şeyin, bir bebeğin olmaması için benim üç gün sonra regl olmaktan başka çarem yoktu.
Sağ elimin avuç içinde ki küçük dört hapa bakıp derin nefes aldım ve hapları hızla ağzıma attım. Haplar boğazımdan aşağıya doğru gidip mideme karıştığında dolabın üzerinden bir bardak su alıp içtim.
"Hap mı aldın sen?"
Kara'nın sesini duymamla içtiğim su genzime kaçtı. Deli gibi öksürerek nefes almaya çalıştığımda Kara belimi sıvazlayarak öfkeyle konuştu. "Sakin ol." Öksürmekten midem bulanma derecesine geldiğinde Kara hızla ayağa kalkıp bana tekrardan su verdi. "Al iç şunu." Elindeki bardağı alıp bir yudum su aldım. Suyu içmemle biraz olsun rahatladığımda Kara bu sabah o uyanmadan önce gidip eczaneden aldığım tüm hapları sehpanın üzerinden öfkeyle topladı.
"Bunların kaç tanesini içtin!"
Başımı kaldırıp dolu gözlerle gözlerinin içine bakarak fısıldadım. "Dört tane…" Kara öfkeyle elindeki hapları duvara fırlatıp bağırdı. "Delirdin mi sen!" Hıçkırarak ağlamalarım artarken Kara öfkeyle odada dolanmaya başladı. "Ne zaman gittin aldın bunları? Ben niye duymadım! Kahretsin! Dört tane almış! Dört!" Ağlayarak başımı ellerimin arasına aldığım sırada odanın kapısı tıklatıldı ve İpek içeriye girdi. "Ne oluyor size? Sesiniz salona kadar geliyor." Kara ablasına aldırmayıp kollarımdan tutup beni yatağın üzerinden kaldırdı. "Kalk hadi! Kusup o hapları çıkarıyorsun." Kollarımı ellerinin arasından çekip bağırdım. "İstemiyorum!"
Kara inatla kolumu çekiştirdiğinde İpek hızla yanıma geldi ve beni Kara'nın ellerinin arasından alıp arkasına çekti. "Ne yapıyorsun Kara? Kendine gel!" Kara ablasının üzerine yürüyerek deli gibi bağırdı. "Dört tane hap almış! Bir tane bile değil dört tane almış!" "Ne hapı?" Ne ben ne de Kara İpek'e cevap veremezken ben ağlayarak Kara'nın gözlerinin içine baktım. Kara ise gözü dönmüş bir şekilde öfkeyle bağırmaya devam etti. "Dört tane alınır mı! Ya sana bir şey olacak olsa! Git hadi kus! Çıkar şu hapları!" Ağlayarak başımı salladığımda Kara öfkeyle tekrardan bağırdı. "Ağlama dayanamıyorum! Kahretsin ağlama!"
