"Gel hadi gidelim."
Uzattığı eline bakarak fısıldadım.
"Konuşmayacak mıyız? Hani sen o minik kuşu merak ediyordun."
Söylediğim şeyle düz bir ifadeyle bana bakıp elini geri çekti.
"O minik kuş ile çok ortak noktamız olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ar...
Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Hepinize iyi okumalar ❤️😘
❗Ufak bir uyarı yapmak istiyorum. Bölümün sonlarında +18 sahneler olacak. Rahatsız olan ve okumak istemeyen atlayabilir.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
38. BÖLÜM
2 GÜN SONRA 19.10.2020 / Gürcistan - Batum
"Süveyda haşlanmış yumurta mı yoksa kızarmış yumurta mı yersin bilemediğim için ikisinden de yaptım. Ha bu arada çay mı, kahve mi yoksa süt mü?" Asena'nın söyledikleri ile göz devirip ayaklarımı karnıma çekip mutfak camından bahçeyi izledim. "Ama doğru ya hamilesin sen, kahve olmaz. Tamam o zaman sade süt mü yoksa ballı süt mü?" Sıkıntıyla nefes alıp mırıldandım. "Canım hiçbir şey istemiyor." Sandalyeyi yanıma çekip ayak ucuma oturdu. "Yapma şöyle. İki gündür ruh gibisin. Kendine gel kızım ya... Hem bak benim sana anlatmam gereken çok önemli şeyler var. Sen bu haldeyken nasıl anlatayım?" Söylediği şey dikkatimi çekerken başımı çevirip Asena'ya baktım. "Bir kaç haftadır neler oldu neler. Bir türlü oturup konuşamadık. Hem ben öyle bir şeyler yaptım ki bunu sana acil anlatmalıyım."
"Ne yaptın da bunu Süveyda'ya acil anlatman gerekiyor küçük hanım?"
Guarino boynunda havlu ile üzeri çıplak bir şekilde mutfağa girerken ona göz devirip tekrardan bahçeyi izlemeye koyuldum.
"Ben sana demiyor muyum böyle gezme! Git çabuk üzerine bir şeyler giy!" Guarino küçük bir kahkaha atıp yanımdan geçerken Asena öfkeyle ayağa kalkıp bağırdı. "Böyle çıplak gezince Süveyda'nın midesini bulandırıyorsun?" Asena'nın söylediği şeyle kaşlarımı çatarak ona baktığımda o koluma küçük bir çimdik attı. "Değil mi Süveyda?" "Hıhı evet midem bulanıyor. Hatta şuan kusmaya gidiyorum. Yani o kadar ki midem bulanıyor."
Sıkıntıyla nefes alıp elimi karnımın üzerine koyup ayağa kalktım. Ayağa kalkar kalkmaz başım dönerken elimi alnıma koyup gözlerimi kapadım.
"Bak duydun kızı, hadi git üzerini giy."
"İki arkadaş bir oldunuz benim üzerime geliyorsunuz!"
Asena'nın ve Guarino'nun atışmalarına aldırmayıp masadan tutunarak yavaşça yürüyüp mutfaktan çıktım. Elimi duvara koyarak salona giderken dönen başımla ağlayarak fısıldadım. "Kara... Başım dönüyor... Neredesin?" Omzumu duvara yaslayıp olduğum yere çökerken Guarino belimden sıkıca tutup konuştu. "İyi misin?" Ağlayarak elimi karnımın üzerine koyduğumda Asena korkuyla koşarak yanıma gelip ayak ucuma oturdu. "Sancın mı var?" Başımı duvara koyup fısıldadım. "Çok yalnızız... Midem bulanıyor... Başım dönüyor... Kara ise yanımızda değil." Asena dolu gözlerle Guarino'ya bakıp konuştu. "Kara ile konuşamaz mı? Lütfen Guarino ara onu." Guarino sıkıntıyla nefes alıp konuştu. "Kara arama dedi Asena. Her ne olursa olsun arama dedi. Ben ne yapabilirim?" Gözlerimi sıkıca kapatıp başımı duvara vurup ağlayarak bağırdım. "Gerizekalı! Ne demek arama ya ne demek!"
