"Gel hadi gidelim."
Uzattığı eline bakarak fısıldadım.
"Konuşmayacak mıyız? Hani sen o minik kuşu merak ediyordun."
Söylediğim şeyle düz bir ifadeyle bana bakıp elini geri çekti.
"O minik kuş ile çok ortak noktamız olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden ar...
Hepinize güzel haberlerim var. Bomba gibi bir bölümle geldim. Ve eminim ki bu bölümü hepiniz çok seveceksiniz. Bu yüzden sizi daha fazla bekletmeden bu güzel ve uzun bölümle baş başa bırakıyorum. Hepinize iyi okumalar.
📍Ha bu arada ufak bir uyarı yapmak istiyorum. Bölümün ortalarında +18 kısımlar olacak. Okumak istemeyen ve rahatsız olacak olanlar atlayabilir. Ben bölüm içinde o kısımları belirticem. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Tekrardan iyi okumalar🤍 Bölüm hakkında yorum ve görüşlerinizi belirtirseniz çok daha mutlu olucam. Lütfen emeğime birazcık saygı 🤍🤍
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
43. BÖLÜM
Masum gözlerle bana bakan karşımdaki iki azılı suçluya baktım. Benim öfkeli gözlerime karşılık sanki hiçbir suçları yokmuşcasına masum gözlerle bana bakıyorlardı. İkisinin de bana bakan masum gözlerine kanamazdım asla. Her ne olduysa ve dün gece her ne yaşandıysa bu ikisi kesinlikle biliyordu. Ve onların biliyor olması düşüncesi oldukça sinir bozucuydu. Hatta çok sinir bozucuydu.
Uzun bir süre bakışan gözlerimize karşılık daha fazla dayanamayıp oturduğum koltukta diklendim ve ellerimi masaya sertçe vurarak bağırdım. "Dün gece ki parti sanırım çok hoşunuza gitmiştir. Ne de olsa her şey tam da istediğiniz gibi oldu. Değil mi?" Asena ve Guarino bana göz devirip önlerinde ki dosyayı incelemeye başladılar. "Kime diyorum ben acaba?" Asena sıkıntıyla nefes alıp elindeki dosyayı kenara atarak konuştu. "Natasha senin dün gece eve gitmediğini söyledi. Neredeydin?" Söylediği şeyle alayla gülerek başımı salladım. "Sizce sorun şu an benim dün gece eve gitmiyor olmam mı?" Asena alaycı kahkahama karşılık uzunca gözlerimin içine bakarak konuştu. "Bak Kara neden yada nasıl geldi bilmiyoruz? Ama inan bana onu ne ben ne Guarino ne de diğerleri çağırmadı. Ki zaten ben ve Guarino çağırmış olsaydık seni neden dün gece Guarino'nun arkadaşı ile ayarlamak isteyeyim ki?"
Asena bu konuda biraz haklıydı. Eğer Kara'yı Guarino ve o çağırmış olsaydı beni Massimo denen adamla tanıştırmış olmazlardı. Ki zaten onlar Kara'yı çağırmış olmazlardı. Yani bunu bana onlar asla yapmazlardı. Bu kesin bir şeydi. Peki ama Kara iki yıl sonra beni bulup nasıl gelmiş olabilirdi ki?
"Tamam bu konuda haklısın. Ama yinede ne bileyim... Off... Asena bana doğruyu söylüyorsun değil mi? Sana inanabilir değil mi?" Guarino öfkeyle burnundan soluyarak elindeki dosyayı masanın ortasına sertçe atıp konuştu. "Yıllardır senin için çabalayan arkadaşının yalan söyleyeceğini mi sanıyorsun Süveyda?"
Guarino da haklıydı. Asena benim yedi yıllık arkadaşımdı ve ona kendimden bile çok güveniyordum. O bana asla yalan söylemezdi.
Sıkıntıyla nefes alıp kollarımı birbirine doladım. "Peki sizce yerimi nasıl öğrenmiş ve gelmiş olabilir?" Guarino alaycı küçük bir kahkaha atarak telefonunu açıp İnstagramdaki fotoğraflarımı bana gösterdi. "Herkese açık bir İnstagram kullanıyorsun. Sence de seni bulması için kolay bir sebep değil mi?" Söylediği şeyle göz devirip mırıldandım. "Peki neden dört, beş, altı ay yada ne bileyim bir yıl önce değilde tam iki yıl sonra geldi." "Bilmem onu da artık o çok sevgili kocana sorarsın." Söylediği şeyle öfkeyle ayağa kalktım. "Şu herife kocan diyip durma!" Güldü. "Kabul et Kara Hanedanoğlu hâlâ senin kocan. Ve sen ise kullandığın kimlikte ve hatta pasaportta hâlâ onun soyadını taşıyorsun." Söylediği şeyle öfkeyle soluyarak konuştum. "Boşanacaktım ama sen de biliyorsun ki boşanmak için iki yıl gibi o lanet süreyi bu zamana kadar beklemek zorunda kaldım. O süreyi beklemememiş olsaydım şu an bekar bir kadın olacaktım. Hem ben avukatlarım ile konuşucam ve avukatlarım en kısa sürede boşanma işlemini başlatacak. Birkaç ay sonra ondan boşanmış bekar bir kadın olacağım." Guarino sanki komik bir şey söylemişim gibi küçük kahkaha attı ve alayla konuştu. "Tabi canım... İki yıldır sudan sebeplerden kendini kandırıp boşanmıyorsun... Bir ay sonra görücez hâlâ adının yanında Hanedanoğlu mu yazacak yoksa Özdemir mi?"
