İki kapalı kart...
Maça kızı ve sinek ikili...
Maça kızını çekmek isteyen iki kişi...
Eşittik.
Peki hangimizin daha çok ihtiyacı vardı bu karta? İşte burada eşitlik bozuluyordu. Şüphesiz ki benim ondan daha çok ihtiyacım vardı; deniz gözlü çocuğu kurtarmam gerekiyordu.
Yüzde elli ihtimale kalmıştı tüm umutlarım. Bora Karabey kartlardan birisini rastgele seçti. Yüzünde hiçbir ifade yoktu. Ne seçtiğini bilmiyordum. Bana kalan kapalı karta elim gitmiyordu. İşletmeci, kartı açtığında karşımda sinek ikili duruyordu. Ardından, Bora Karabey elindeki maça kızını masanın üzerine koydu.
Kaybetmiştim. Yüzde elli ihtimalle bana gelebilecek maça kızı, Bora Karabey'e gitmeyi tercih etmişti. Yalnızca bu oyunu değil; Anıl'ı kurtarabilme ihtimallerimin tümünü kaybetmiştim.
Bora Karabey, maça kızıyla beraber bir servet kazanmıştı. Sevinmemişti bile, yüzünde mimik oynamıyordu. Anıl'ın hayatını kurtaracak para, onun belki de biraz sonra yeniden kumarda kaybedeceği düşük bir tutardı. Asla umursamayacağı bir miktardı. İfadesiz kara gözleri, yıkılan hayallerime bakıyordu; bense bana ihanet eden maça kızına...
Maça kızı yalnızca Anıl'ın hayatını mahvetmemişti; o parayı toplamaya çalışan, hastane odası önünde dualar edip ağlayan herkesi öldürmüştü aslında.
Bizden deniz gözlü çocuğu alacaktı maça kızı.
"Tebrik ederim beyefendi." dedi, işletmeci. Histerik bir kahkaha attım. "Hanımefendi zaten ortaya koyduğu parayı hakkıyla kazanmamıştı." dediğinde, alaylı gözlerimi işletmeciye diktim.
"Haklısınız." dedim. Hangi aklı başında insan bunu derdi ki?
"Öyleyse sizinle özel bir görüşme yapalım." dedi işletmeci, ayağa kalkmıştı. Rahat davranmaya çalışıyordum ama dikkatli bakan biri tüm kaslarımın gerildiğini çok rahat anlayabilirdi. İşletmecinin gözleri, nedenini anlamadığım bir şekilde Bora Karabey'e çevrildi. Turkuaz mavisi gömleğiyle masanın başında oturan Bora Karabey, ifadesiz yüzüyle arkasına yaslanmıştı. Casinonun işletmecisi bana yaklaşıp koluma girdi ve yapmacık bir gülümsemeyle "Lütfen benimle gelin..." dedi.
Yüksek iyi ihtimaller beni bulmazken, düşük kötü ihtimaller benimleydi bu gece.
Yardım etmesi umuduyla Hakan'ı arayan gözlerim, yeniden Bora Karabey'e takılmıştı. Benim ardımdan o da kalkıyordu. Ve ben şimdi, dekorla kaplanmış kapı olduğunun farkında bile olmadığım bir yerden, içeriye doğru sürükleniyordum.
***
Yakında... ✌🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maça Kızı 8
General Fiction"Verdiğim acıyı silebilmek için her bir saç telini öpmek istiyorum," dedi. Önce nefes almayı bıraktım. "Ama bazen öpünce de geçmez," dedi. Buz kestim. ... BU HİKAYEDEKİ OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR VE GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA BİR İLGİSİ BULUN...