Multi RULETİN İÇ MİMARİSİ
Arya sakinliğini bozmadan ilerleyip tuanayı aramaya başladı. öylece çekip giderek umursamaz tavrına karşı biraz çekişmeli kriz yaşanacaktı. Arya bundan her seferinde zevk alıyordu yani zevk aldığı şey tuanayı deli gibi kızdırmak ve sonra onun tepkisiydi. bu düşünceyle ister istemez yüzünde hain bir gülümseme peydahlandı.
sılaya parayı verdikten sonra başıboş kalan genç şimdi ne yapacağını düşündü. rulet belliki işini ciddiye alan bu kız grubu aracılığıyla açılmıştı.
peki gerçekten bu kız grubu bunun üstesinden gelecek miydi? sonuçta ilk geceden tehtid edilmişlerdi. bu aslında gayet olağan bir durumdu ama sürekli kumarda kazanan o kız... gencin epey dikkatini çekti.
hile yaptığı çok açıktı aksi halde yüksek bir şekilde bahis koyup kazanması olasılıkların epey düşük olduğu bir ihtimaldi. sorun hile yapması değildi. kumardan bahsediyorsak hilesiz hiç bir şey olmazdı. sorun kızın oldukça soğuk kanlı davranıp hiç bir şey belli etmeden işini yürütmesiydi. bu kumarı uzun zamandır oynadığını ve usta olduğunu gösterirdi. bu da gencin aklında bir soru bıraktı.
bu kızlar önceden de kumar oynamış üstelik belkide kumarın içinde doğmuşlardı. zaten durduk yere beş kuruş parasız bu büyük mekanda kumarhane açamazlardı. arkalarında aya çok büyük bir güç duruyordu yada illegal bir şeyler oluyordu.
genç bu detaylı bir şekilde araştırma kararı aldı. eğer aklında yürüttüğü tezler doğruysa savcıya götürebilecek güzel bir davası olurdu. ve savcı uluslararası insan hakları mahkemesinde baş savcı olabilirdi. bu düşünce yüzünde tebessüm oluştururken bu konunun üzerinde durmakta karar kıldı. lakin sorun olabilecek kriterler vardı.
birincisi elinde tabletle gezen kız neydi adı? genç ona söylediği ismi sonunda hatırladı. Kübra.. elinde tabletle geziyor herkesi takip ediyordu. o mafya bozuntusunun direk ismini söylememiş miydi? işinin ehli olduğu belliydi. ve gencin takip ettiğine göre insanların içinde durmuyor onlardan ayrılıp merdivenlerden aşağı iniyordu. belliki orda kendi odası vardı. genç başını kaldırıp usulca mekanda gözlerini gezdirdi.
bir çok yerde gördüğü kameralarla tezini kanıtladı. Kübra belliki insanları o şekilde takip ediyordu. bunda kendiyle hemfikir olup ikinci kriterine geçti. o ismini öğrenemediği iyi kumar oynayan kızın mafya bozuntusuna söylediği cümle... ölüm tehtidi.. belliki öldürmek onun için önemli bir şey değildi. belkide o mafya bozuntusu onun için bir ilk olmazdı.
genç kıkırdadı. bu dava kessinlikle güzelleşecekti ve savcı bundan memnun olucaktı. belkide ilk defa genç savcıyı mutlu edecekti. sadece sabırlı olmalı ve en azından ufak bir kanıt bulmalı savcıya bu davaya bakmasını sağlayacak ufak bir neden bulmalıydı. onu bulana kadar burdan ayrılmaya niyeti yoktu. o kumarcı kızla oynamadığı müddetçe kazanma olasılığı vardı.
genç tebessüm eşliğinde ilerleyecekken mekanın arka kısmından gelen farklı aydınlatma sistemlerinin yer aldığı kısım dikkatini çekti. buraya bakmadan gidemezdi. içindeki merakla oraya yöneldi.
ağır adımlarla ilerlerken o farklı aydınlatmalarla bezenmiş mekanı inceledi. burda da kumar masaları özenle dizilmişti lakin burda yolunda gitmeyen şeylerin olduğu apaçık belliydi. masadaki büyük bahislerden bile anlaşılıyordu.
genç merak ve şaşkınlıkla bir masanın yanına gidip oyunu izledi. bu masada ki herkesin hile yaptığını görmesiyle işler netleşmişti. bu yüzdenki bu kadar büyük bahisler vardı. herkes kendi hilesine güveniyordu belliki.
peki ama güvenlik sistemi? neden bu hilelere engel olmuyordu. bunu garipseyen genç etrafa bakındı. her masanın yanında usulca bekleyen tuttuğu tepside büyükçene bir kasa ve pos cihazı bulunuyordu. genç bakışını onlardan ayırıp bakınmaya devam ederken mekanın bar kısmına ilerledi. barmenden bir kaç bir şey öğrenme umuduyla yanıp tutuşurken adımları hızla bar kısmını buldu ve hemen bir tabureye oturdu.
barmenin bakışı onu bulurken "bira"dedi. barmen başıyla onaylayıp birayı bardağa doldururken genç sabırsız bir şekilde "dikkat ettim de burdaki masalarda neden çok fazla hile var?" barmen gence kısa bir göz atarken "bu kısmın amacı bu. burası kendine güvenen insanların hileyi risk olarak oynaması için yapıldı. burda düzgün oynayan kimse yok. herkes hile yapar." dedi.
genç bu duruma oldukça afalladı. demekki bu yer diğer mekanlara göre farkını bu şekilde ortaya koymuştu. ilginç bir sistemdi. aslına bakarsan oldukça da hoştu. genç aklına gelen bir diğer soruyla barmene döndü.
"peki öndeki kısımda hile yapılıyor mu?" birasından bir yudum alırken merakla sorusunun yanıtını bekledi. barmen gence dönerken "hayır orada hile yasak. bunun gerekli takibi yapılıyor. yani, hile yapmaya sakın kalkma!!"genç hızla başını sallarken" ben hilesiz oynarım. sadece burasıyla önde duran yerin farkını öğrenmek istemiştim. merak ettim yani." barmen anladım der gibi başını sallarken "sen yinede çok merak etme. başına bela alma" genç barmenin iğneleyici ses tonuna karşı dikleşti ve başıyla onayladı.
barmen gence söylediklerinin iyice anlaşılmasının üzerine diğer gelen müşterisine dönüp onunla ilgilenmeye başladı. ama aynı zamanda çaktırmadan kulağında bulunan kulaklıkla "patron burda meraklı birileri var. " sıla ona seslenilen şeyle kameranın başında dikleşti ve "anlaşıldı burak."demiş ve burağın olduğu bar kısmına bakıp kameralardan genci bulmuştu.
kaşları kalkmıştı. oldukça uysal birine benzeyen gençle bir kere daha anladı. sessiz insanlar daha tehlikeli olabilirdi. sıla hızla gencin yüz profilinden kimliğini araştırmaya başladı. masumane bir merak olsa bile araştırmak onun göreviydi.
hiç bir şeyden haberi olmayan genç birasını ağır bir şekilde yudumlarken aynı zamanda mekanı inceliyordu. mekan özenle dizayn edilmişti. her bir işçilik her bir yer yüksek miktarlarla para harcandığını bas bas bağırıyordu. bu gencin önceki kurduğu hipotezi kanıtlar nitelikteydi. ya arkalarında biri vardı yada ciddi anlamda illegal bir şeyler dönüyordu.
arya tuananın peşinden ikinci kata çıkmış ve insanları izleyebilecekleri balkon kısmında tuanın yanında durmuştu. "ne zaman sorumluluk almaya başlayacaksınız hanımefendi?"derken tuana gözlerini devirdi. "durdun durdun bana sataşmaya mı geldin arya?"
arya hınzırca gülüp başıyla onaylarken bir anda ciddileşmiş ve planını devam ettirmişti. "bana bak tuana. ortalıkta başıboş gezen kişi olmaktansa sende bir şeyler mi yapsan? hem sen her zaman kumarhane açalım demiyor muydun? al açtık ilgilen biraz. hemen kaçıyorsun!" tuana sabır çekerek aryaya döndü. "Allah, seni bana ceza olarak mı gönderdi acaba? ne istiyorsun arya? milletin götünü mü tutayım.
gittim iyi, hoş konuştum müşterilerle ,muhabbet kurdum daha ne istiyorsun!"arya ikna olmamış bir şekilde başını kaldırırken "yani senin için bu yeterli mi? hadi tuana git biraz kumar oyna" tuana dişlerini sıkarken sabır dileyerek başını kaldırdı.
"biri ortaya güzel bir bahis koydu da biz mi oynamadık arya. hayır sen onu bunu boşver. asıl sen tahminen ne zaman dolu konuşmaya başlarsın?" arya tuananın iyice sinir olan yüzüne keyifle bakarken "bunu bildiğini sanıyordum. sen ne zaman olmayan beynini kullanırsın bende o zaman dolu yaparım. neyse çok konuştum ben kaçar." gerçekten kaçar adımlarla tuananın yanından ayrılırken tuana arkasından sinirle "sikicem he"diye küfrederken baktı.
olmayan beyniyle burda boş boş konuşan sensin diye söylenmeye başlarken yanında bulunan duvardan gelen sılanın sesiyle kameralara döndü. "her zamanki boş arya ve her zamanki patlamaya hazır tuana"derken tuana kıstığı gözlerle kameraya bakarken orta parmağını çekmiş ve "her zamanki maydanoz sıla"demişti.
yanına gelen garsondan habersiz söylenirken garson tuananın bu hareketlerine anlam verememiş şaşkınlıkla onu izlemişti. tuana arkasında duran garsonu fark etmesiyle garsona döndü. al işte bir bu eksikti diyerek söylenirken "deli değilim!"diyerek açıklama yapmış ve garsonun tuttuğu tepsiden viskisini almıştı.
garsonun gittiğinden emin olunca elini yukarıya kaldırıp "rabbim niye benim yanımda bir tane akıllı yok"diyerek yakındı. bunu duyan sıla alınmış gibi yaparak tuanayı yanıtladı. "her halde bir beddua yedin tuana. Allah seni senin gibilerle yakınlaştırmış." tuana sinirle kameraya dönünce sıla "tamam reis sakin ol. bakışlarınla öldürdün"demişti. tuana sinirle cevapladı. "dua et gerçekte öldürmüyorum"dedi.
tuana balkondan ayrılıp aşağı usulca inmeye başlarken bir dikişte bitirdiği viskisinin bardağını tepsiyle gezen garsonun tepsisine bırakıp kapıya doğru ilerledi. sonunda beklediği kişi gelmişti. ahh gece yeni başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
JugendliteraturNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...