sıla kahvaltısını etmiş bahçede nimetin yanında tuanayla oturuyordu. o esnada gelen gardiyan sılanın görüşmesi olduğunu söyleyerek sılayı çağırdı. tuana ve sıla bunu beklemediğinden afallasa da sıla merakla gardiyanla beraber ilerledi. çok geçmeden görüşme salonuna geçerken kızları görmesiyle kaşları çatıldı. aryanın çatık kaşlı hali çiğdemin efkarlı haliyle birleşince ortaya çıkan sonuç hayra alamet olmuyordu. sıla bir şeylerin ters gittiğini anında anlarken "neler oluyor"dedi. kızların önüne oturmuş konuşmalarını bekliyordu. arya sıkıntılı bir nefes verip "ne olacak yine başa döndük"dedi. sıla kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarken çiğdem devam etti. "savcıyı bulup konuşmaya gittik"dedi. arya ekledi. "senin hapse girmeni isteyen kişinin yüzünü görmediğini söyledi "sıla sırayla konuşan kızları merakla beklerken bu işin sonucunun nereye varacağını da kestiremiyordu.
çiğdem söz aldı. "elinde varisin dövmesini taşıdığını söyledi."demesiyle sıla afalladı. bu onunda beklediği bir şey değildi. ağzından çıkan ne nidası eşliğinde düşüncelere daldı. şimdi ne yapacaklarını kestirmeye çalışırken "o anın kamera görüntülerine ulaşmalısın arya. o kişinin yüzünü savcı görmemiş olabilir ama kameralar görmüştür. gerekirse onu takip et. illa bir yerde kendini göstermiştir. hemen umutsuzluğa kapılmayalım. o bugün yada yarın bulunacak." arya dikleşirken "kameralara nasıl bakacağım peki? benim senin kadar yeteneğim yok"edi. sıla aryanın gözünün içine bakarak tane tane anlatmaya başladı. yapması gerekenleri harfi harfine açıklarken arya kafası karışmış bir şekilde çiğdeme döndü. "sen anladın mı "dedi. çiğdem hızla hayır anlamında başını sallarken sıla gözlerini devirmişti. arya çiğdemin bu haline gülerek "ben neyseki anladım. yoksa sana kalsa yanmıştık"dedi. çiğdem bunun üzerine "niye bana soruyorsun o zaman. işin gücün dalga geçmek"diye sitem ederken sıla konuyu değiştirerek kızları yeniden odaklanmasını sağladı.
"o kişinin gizlendiğini söyledin "dedi. gözü aryayı bulmuş ona bilgisiyarda yapması gerekenleri anlatırken o kişi hakkında verdiği bilgilere dayanarak konuşmaya başlamıştı. "dediğim gibi o illa bir yerde açık vermiştir. vermediyse bile bir şeye binmiştir. neye binmiş öğren. belki ordan ilerleriz." arya başını sallarken sıla çiğdeme döndü. "hızlı olmanızda fayda var. ilk seferde ortadan delili kaldırdı. yine aynısı olmasın. madem elimizde bir şey var bari onu kullanalım. gerekirse çiğdem sen robertoyu kullan. ama ne yapın ne edin bulun onu" aryayla çiğdem başını sallayarak sılayı onaylarken asel sonunda söz almıştı. "ben ne yapayım "dedi. sılanın gözü onu buldu. "savcının işini hallet. onun bir daha unvanını kullanmasını istemiyorum. onu ortadan kaldır." asel başını sallarken sıla ekledi. "ayrıca benim çıkış işlemlerimi yapmaya da başla. yarın burdan çıkmış olmak istiyorum"dedi. kızlar şaşırırken sıla bu şaşkın yüzlerine karşı açıkladı. "içimden bir ses o kişiyi bulacağınızı söylüyor. bu nedenle burda kalmamın bir nedeni yok. " arya sılanın bu dediği karşısında baskının daha da arttığını fark etti. sıla dışarı çıkmadan bu kişi bulunmalıydı.
asel "hallederim ben. işlemleri hemen başlatır gerekli mercilerle görüşme sağlarım yalnız"dedi. sıla bu ses tonu ve aselin duraklayan sesine karşı merakla kaşlarını çatı. "tek tek savcıları postalıyoruz. lakin bizimde işimiizi görecek biri lazım. onları göndermek yerine bir tane bulup iş birliği yapmaya ne dersin" sıla başını olumsuz anlamda salladı. "hiç birine güvenmiyorum"dedi. arya da hızla hak verdi. "tuana iş birliği yaptı da noldu. "derken asel aryanın haklı olmasına karşı sessizleşerek "tamam"demiş ve durumu kabullenmişti.
sıla gerekli konuşmaların yapılmasına karşı ayakalandı. "yarın beşe kadar zamanınız var"dedi. gardiyanın onun yanına gelmesini beklerken "beşte çıkmış olucam"diyerek kızlarda göz gezdirmiş ve gardiyanla içeri geçmişti. arya sılanın gitmesiyle "lanet olsun"diyerek bağırdı. "yarın beşe kadar onuı nasıl bulucaz"derken asel ellerini başına götürmüş "yarın beşe kadar sılayla tuanayı nasıl çıkartıcam"demişti. çiğdem soğukkanlı durmaya özen gösterirken "burda durmaya devam edersek yapamayız. sakin olalım ve işimize odaklanalım. "dedi. arya sakin kalmaya çalışarak çiğdemi onaylamış ve hızla ayaklanmıştı. "onu bulduğum zaman sılanın öldürmem demesini bile dinlemeyeceğim. " arya söylene söylene ilerlerken çiğdem arkasından fısıltıyla "bulalımda sonrasına bakarız"demişti. asel çiğdeme hak verdi.
saatler geçmişti. asel sılanın çıkış işlemleri için eve vardıkları gibi telefonla gerekli mercilerle konuşma sağlamış saatlerdir briilerini arayarak işlemi onaylatmaya çalışıyordu. arya ise sılanın dediği adımları tek tek yapmıştı başta başarısız olup sinir krizi geçirse de sonra durumu anlamış ve araştırmaya başlamıştı. ulaştığı kamera görüntülerinde tek tek gezmeye başladı. savcının dediği gibi kapşonlu biri savcının dediği saatin sonunda otoparktan çıkmıştı. arya onu göz hapsine alıp nereye gideceğini kamerayla takip etmeye çalışırken bir araca doğru ilerlediğini gördü. çiğdem kameraya olabildiğince yaklaşırken arabanın plakasını okumaya çalışıyor ve modelini anlamaya özen gösteriyordu. çiğdem yaklaşan kamerayla birlikte ikili put kesilmiş bir şekilde kaydı izliyordu. şüpheli şahıs etrafına bi kaç kez bakındıktan sonra hırkasını çıkartıp arabaya koydu. bu hareketiyle ortaya çıkan yüzü karşısında ikili şok yaşadı. aradıkları kişiyi nihayet bulmalarının verdiği sevinç her ne kadar fazla olsa da buldukları kişinin kimliği bu sevinci alaşağı etmeyi başarmıştı. işte şimdi boku yemişlerdi.
ertesi gün olmuştu. sıla nihayet bugün bu hapishaneden çıkacaktı ama önce yapması gereken bir şey vardı. kahvaltıdan sonra tuanayla birlikte ona bıçak çeken üç kızın peşine takılmışlardı. kızlar banyoya girerken tuanayla sıla peşlerinden banyoya girdi. kızlar sılayla tuanayı görmesiyle duraklamıştı. sıla ona bıçak çekmeye cüret eden kızla göz kontağı kurdu. "yaptığınız şeyin bedelinin olmayacağını mı düşündünüz"dedi. kızlardan biri "bize zarar veremezsin"diyerek hızla atılırken sıla başını olumsuz anlamda salladı. "herkes dışarı"diye bağırdı. banyoda olan bütün kızların dışarı çıkmasını sağladı. üçlü şaşkınlıkla sılaya bakarken "sen ne yaptığını sanıyorsun"diyerek biri yine öne atıldı. lakin tuana onu geriye savurmuş ve "sıranı bekle" demişti.
kızlar olayın farkına varıp korkmaya başlarlarken "bize zarar verip hiç bir şey olmadan burdan çıkacağını mı sanıyorsun"dedi. hala bir umut sılanın onlara zarar veremeyeceğini düşünüyorlardı. ne yazıkki sıla gözünü karartalı çok olmuştu. sıla histerik bir kahkaha attı. "sizi istesem öldürür ardından elimi kolumu sallayarak çıkarım. burda hiç kimse bana karışamaz"dedi. kızlar dikleşmişti. sıla bunu görünce gülümsedi.
yüzündeki bu gülümseme eşliğinde kızlara doğru usulca adım attı. "ama ne biliyor musunuz? yapım gereği insanları öldürmeyi yada onlara fiziksel zarar vermeyi sevmem. bu yüzden bunu yaparken zevk alan birine ihtiyaç duyarım."sıla arkasında bulunan tuanayla göz göze geldi. tuana bu görevi memnuniyetle kabul edip ilerlerken yüzündeki o şuursuz gülümseme eşliğinde "o zaman ilk kimden başlayalım"dedi. sıla sırıtarak geriye adımlarken "bence sıranın bir önemi yok"demiş ve tuananın korkuyla ne yapacaklarını düşünen kızlara doğru ilerlemesini izlemişti.
sıla sırtını yasladığı duvardan ayırdı. tuana her ne kadar başta zorlansa da iyice öfkelenip üç kızın da işini halletmiş bir şekilde dikleşmişti. kızları öldürmemişti ama ağır yaralı olduklarını da görmezden gelemezdik. tuana üstüne sıçrayan kanları lavabodan temizlerken sıla tuanayı izleyerek "bittiyse çıkalım"dedi. tuana başını sallarken ikili banyodan çıktı. sıla dışarı çıktığı gibi onları dinleyen bir grup topluluğa karşı gözlerini devirmiş ve "gardiyanları çağırın. ölmelerini istemeyiz"demişti. gruptan biri hızla harekete geçerken tuana sılanın arkasından ilerlemeye başladı. ikili onları bekleyen nimetin yanına vardı.
nimet onları beklediğini gözler önüne sererken "halloldu mu "dedi. sıla başıyla onayladı. "yardımların için sağol. bunu unutmam"dedi. nimet başıyla eyvalah derken üçlü etrafta kopan hengameden sıyırlarak bahçeye ilerlediler. gardiyanlar çoktan gelmiş yaralı üç kızı apar topar götürmüşlerdi. sıla bu kalabalıktan sıyrıldığı gibi yanına yaklaşan gardiyana karşı "saat kaç haberiniz var mı?"dedi. nimet bileğinde bulunan saate bakarken "beş olmak üzere "dedi. sıla gülümsedi. "e o zaman çıkış saatimiz gelmiş. "diyerek nimete döndü. nimete elini uzatırken "burda dostum olduğun için minnetarım. bunun hakkını ödeyemem. teşekkür ederim"dedi. nimet sılanın elini sıkıp onu kendine çekti ve usulca sarıldı. "elimden gelen buydu. daha iyi bir muamele görmeni isterdim ama ancak bu kadar oldu. kusura bakma"derken sıla tebessüm etmiş ve ona sarılan nimetten usulca ayrılarak "bu benim için yeterliydi. inan bana " demişti.
yanlarına varan gardiyan "sıla üstün ve tuana zengin. eşyalarınızı toplayın çıkıyorsunuz"dedi. sıla bunun üzerine son kez nimete başıyla selam vermiş ve tuanayla ilerlemeye başlamıştı. tuana rahat bir nefes alırken "artık kurtulalım burdan"dedi. sıla "sonunda kurtuluyoruz. "diyerek gülümsedi. içinden de umarım kızlar o kişiyi bulmuştur diye dua ederek odasına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...