10 BÖLÜM(ŞANS BENİM)

80 9 6
                                    

Multi Arya

bir ay geçmişti ruletin açılışının üzerinden. her şey yerli yerine oturuyordu artık. bütün kızların işleri yerindeydi. hepsi oldukça yoğun çalışıyorlardı. 

bu bir ayda;

sıla tuana için bir çok araştırma yapmış ve bir çok uyuşturucu satılan yerleri tespit etmişti. tuana o yerleri hazıra almış ve biraz zaman geçtikçe o yerleri aralıklarla azaltıyordu. lakin tuananın babası bütün kıbrısa o kadar çok şebeke kurmuştu ki biteceği yoktu. tuana hırsla şebekeleri çökertmeye and içmiş emin adımlarla ilerliyordu. 

tuana her bir yeri çökerttiğinde mekana gelen aynı savcıyla sürekli bir tartışma içerisindeydi. savcı tuananın bu yerleri nasıl öğrendiğini anlam veremiyor bu yüzden sürekli tuanayı sorguya çekiyordu. hatta sırf bu yüzden tuanayı iki gece nezarete hapsetmişti. ama tuana hep aynı şeyleri söylediğinden ve savcının elinde bir kanıt olmadığından savcı bu duruma iyice sinir olmaya başlamıştı. tuana da savcıya sinir oluyordu. onlara büyük bir iş verip gene de suçlu olan oymuş gibi sürekli savcının onu sorguya çekmesi oldukça sinirine dokunuyordu. bu yüzden savcıyla sürekli kavga ediyorlardı. hep birbirlerine bağırıp birbirlerini suçlayarak kavga ediyorlar sonra hiç bir şey olmamış gibi ayrılarak mekanı terk ediyorlardı. artık polisler ve halk bu duruma alışmıştı. 

arya bir ay boyunca erken saatlerde kalkıp işe gidiyor işten geldiği gibi biraz uyuyup ruleti açmaya gidiyordu. bütün enerjisi tükense de gayet iyi idare ediyordu. ilkerle de anlaşmaya başlamışlardı. yani tam anlaşmışlar denemezdi tabi. ilker az konuşan biriydi ve her şeyi bakışlarıyla hallediyordu. arya başta buna alışmakta oldukça zorlandı. bilakis kendisi aşırı konuşmayı seven biriydi ve konuşmayan bir erkekle oldukça zorluk çekmişti. ama ilkerin yerine konuşarak bu işte başarı elde etmeye başladı. ilkerin bakışlarını çözmüş ne demek istediğini anlayarak dile getiriyordu. uzun bir süre ilkeri izleyerek bakışlarını anlamak için zaman harcamıştı. 

ilk haftada ilkerin sürekli suratına baktığından ilker aryaya sürekli çatık kaşlı bir şekilde bakıp kızıyordu. ama sonuçta arya ilkeri çözmeyi başarmıştı. ilker oldukça diktatör birisiydi ve hemen dediği yapılsın istiyordu. çok dik başlıydı istediği olmasın yada hoşuna gitmeyen bir şey olsun ilker affetmeden son veriyordu. en ufak bir şeye bile tahammülü yoktu. hemen insanları kovup yerine yenisini alabiliyordu bu yüzden arya oldukça dikkatli davranıyordu. 

ilker bu bir ay içerisinde aryaya alışmıştı. arya sürekli onun gözünün içine baktığından en ufak bir hareket yapmasıyla aryanın onu anlaması oldukça hoşuna gitmeye bile başlamıştı. tabiki bunu asla belli etmiyordu o soğuk kutbundan çıkmıyordu. ama uzun cümleler sarf etmeden onu anlayan birinin olması onun işini kolaylaştırmıştı. gerçi tasarım konusunda sürekli aryayla çatışıp tartıştıklarından çoğu kez aryayı kovmayı düşündü. ama yapmadı. çünkü tasarımda tartıştıkları konular ucu açık konular oluyor bu yüzden ilkerinde bakış açısı genişliyordu. arya da kendisi gibi inat biriydi. ikisi de kendi görüşünü savunduğundan ortak bir nokta bulana kadar kavga ediyorlardı. bu her ne kadar ilkerin sinirini bozsa da bu duruma da alışmıştı.

sıla ise kendini yazılımlarına ve rulete adamış ilerliyordu. arada telefonuna gelen toplantı mesajıyla yeraltına iniyor ve toplantıya katılarak kendi fikirlerini beyan ediyordu. 

toplantıya ilk katıldığında fark ettiği şey sinek varisinin toplantılara katılmadığı olmuştu. bu başta onu oldukça şaşırttı. toplantılara katılmayan biri nasıl olurda yeraltını yönetirdi aklı almasa da bu konu üzerine çok düşünmemişti.  her türlü ruleti  tanıtmaya başladıklarından rulet baya gelişmiş ve sürekli rağbet gören bir mekan haline gelmişti. bu yüzden oldukça iyi para kazanmaya başlamışlardı. hatta sılanın sinek varisiyle yaptığı anlaşma bile işe yarıyordu. 

başta tedirgin olduğu sinek sembolü gelen misafirlerde kavga ortamını neredeyse sıfıra indirmişti. sinek amblemini gördükleri gibi hemen hepsi korkuyordu. bu sılanın hoşuna gidiyordu. ama sıla yine de sinek varisinin malı gibi gözükmesin diye rulet, diğer duvarlarını da karo maça ve kupa amblemini çizdirmişti. hepsinin anlamı vardı. karo sılayı kupa aryayı maça da tuanayı simgeliyordu. 

günümüz; 

hafta sonu gelmişti. bu yüzden aryanın şirkete gitmesi gerekmiyordu. ama aklında bir yer vardı. bugün ilk rulet açıldığında onu kumar oynamaya davet eden serkanı ziyaret edecekti. bu düşünce aryanın kalbini hızlandırırken heyecanlı bir şekilde evde son ses müzik açmış ve sılayla tuananın odalarının kapılarını açarak içeriye dalıp onları uyandırarak heycanını gösteriyordu. tabi sılayla tuana aryayı dövme konusunda birlik olunca aryanın bütün heyecanı yerini korkuya teslim ederken arya evde saklancak yer aramaya başlamıştı. neyseki sılayla tuana oldukça üşengeç insanlardı. bu yüzden aryanın peşinde koşmaktan yorulmuşlar ve mutfağa giderek kahvaltı hazırlamış sultan ablaya teşekkür ederek kahvaltı etmeye başlamışlardı. 

tuana ve sılanın üşengeç olması aryanın da sadece kendine müslüman olmasından dolayı sultan ablayı işe almışlardı. sultan ablayı işe almasaydılar tuanayla sıla aç kalıyordu.  sultan abla  onların kahvaltılarını, yemeklerini ayarlayan aynı zamanda evi de derleyip toplayan çalışandı. yatılı kalıyordu ve bütün ev ondan soruluyordu. bir ayda aileden biri gibi olmuştu sultan abla. yine de evde girmesi yasak olan yerler vardı. sılanın bilgisiyar odası ve aryanın terzi odası. diğer odaları girerek temizliyordu. 

sultan abla tuanaya çay doldururken kendi de masaya oturmuş ve "bir şey ister misiniz kızlar?"demişti. sıla ve tuana hayır derken mutfağa ürkerek giren arya usulca masaya yanaştı. sultan ablanın arkasına saklanırken "ateşkes imzaladık mı?" diyen aryaya karşı tuana çatık kaşlı bir halde aryaya dik dik baktı. en nefret ettiği şey uykusunu alamadan uyandırılmak olan tuana hala aryaya öfkeli olsa da "yanıma yanaşmadığın sürece ateşkes imzaladık. ama yanıma geldiğin an, anlaşma biter"dedi.  arya bu sefer sılaya bakarken sıla onu umursamadığını belli etmek adına omuzlarını silkti. arya tebessüm ederek sofraya oturmuş ve o da kahvaltı etmeye başlamıştı. 

sıla bardağını sultan ablaya uzatırken sultan abla çay doldurmak için ayağa kalktı. ama çaydanlıkta bitmiş çaya karşı "sıla kızım bitmiş çay"dedi. sıla gözlerini bayıp tuanaya dönerken "az iç biraz az iç. bizde kahvaltı ediyoruz"derken tuana omuzlarını silkerken bilmem kaçıncı bardak çayından yudum aldı. " çay benim için demleniyor size ne oluyor"dedi. sıla onun taklidini yaparken sultan abla "demleyim mi bir daha?"diye usulca sorarken sıla "yok abla demleme. içmem daha.  bana şekerli türk kahvesi yapar mısın? ben çalışma odama geçiyorum." sultan tamam derken sıla ayağa kalkmış ve odasına doğru ilerlemeye başlamıştı. arya da giyinmek için masadan kalkarken tuana masada oturmaya devam edip "sen yine de demle çay abla. ben içerim. gün yeni başlıyor"dedi. sultan abla tuanaya gülümserken "tamam kızım"dedi. tuana bahçeye doğru ilerlerken "ben bahçedeyim sultan abla. çay demlenince sana zahmet yeni bir fincana dök de getir"dedi. sultan abla tamamdır kızım derken tuana çoktan bahçeye çıkmış ve salıncağına oturmuştu. 

arya hazırlanıp sılanın odasına girerken "ben gidiyorum. her şey hazır mı?"dedi. sıla arkasına dönüp aryaya bakarken masasında hazırda bıraktığı minik kamerayı aryanın göğsünün orda yer alan sıralı düğmelerine karşı bir düğmenin yerine takmış ve bilgisiyarlarına dönerek "her şey hazır"dedi. bilgisiyardan kameranın görüntüsünde bir sorun var mı diye baktı. elindeki kulaklığı da aryaya uzatıp aryaya bakmadan "burdan seninle irtibata geçerim"dedi. arya "tamam" diyerek kulaklığı kulağına geçirirken "hadi ben çıktım." demiş ve odadan çıkmak için kapıya ilerlerken sıla "bol şans"dedi. arya gülümsedi. "benim şansa ihtiyacım yok. şans benim"diyerek odadan çıktı. 

sıla aryanın arkasından dediklerini tekrar edip dalga geçerken arya" seni duyuyorum"diyince sıla susmuş ve bilgisiyardan kulaklığın sesini kapatmıştı. 

52Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin