52

107. BÖLÜM (MUTLULUK YAKINDA)

2 ay geçmişti. sılanın ihaneti öğrendiğinin üzerinden tam 2 ay geçmişti. arya bu süre zarfında kendini herkesten soyutlayarak yurt dışına çıkmış ve ilk şubesini londrada açmıştı. bunun için uzun uğraşlar vermişti. ilk ayda bomba gibi açılan şubesinin ikincisi çok kısa sürede açılmıştı. ve açılmasında etkisi olan asıl kişi audricti ve onun sayesinde şube fransa da açılmıştı. arya şubesinin ismini çok düşünmesine rağmen hiç bir şey bulamamış sonrasında da aklına gelen çiçek ismini vermişti. gardenya çiçeğinin adını verdiği şubeleri pembe alt tonlu ve içerisinde bolca çiçek olan özel bir şubeydi. gardenya bitkisi iyi niyeti, saflığı ve temiz kalpliliği simgeliyordu ve bu aryanın hoşuna giden diğer etkendi. aryanın mağazasının sloganı ise bu ışıltılı hayatı sen seç'ti. ve mağazasının camında da yazıyordu.

arya şubelerini açtığı gibi rağbet görmesi iyi reklam yapmasına ve ona destek olan ilker ve audrice borçluydu. her ne kadar ilkerle hala anlaşamıyor olsa da arya ilkerin ona sağladığı yararları da görmezden gelemezdi. arya şubelerini çoğaltmak adına emin adımlarla ilerlediğinden londrada kalmaya devam ediyordu. kızlarda onu ara da zyarete gitmeyi eksik etmemişti. 

arya mağaza açarken tuana da ruletin inşasını bitirmiş ve açılışını yapmıştı. rulet artık aynı zamanda bir otele dönmüştü. hedeflendiği gibi beş yıldızlı olan otel bütün ihtiyaçaları görmeye olanak sağlayan şekilde dizayn edilmişti. bu sayede iş istihdamı da sağlayan otel yurt dışından gelen bir çok turiste de ev sahipliği yapmaya başlamıştı. persona aynı şekilde kumarhane olarak tek kalmıştı. lakin persona sadece kumarhane olarak bile baya rağbet görmeye devam ediyordu. 

sıla bir londra bir rulet arasında gezse de aynı zamanda varisi de yokluyoırdu. bilakis varis bu süre zarfında aybarsın üzerine baya çullanmıştı. bütün mekanlarını tek tek kapattıran varis orayı işgal altına alıp aybarsı köşeye sıkıştırıyordu. aybars varise karşı gelmeye ilk etapta denese de yanında herhangi bir yardım olmaması kazanmasına olanak tanımamıştı. hoş varis ona yardım edecek çok kişi olmasına rağmen sılayla hareket etmeyi seçmiş ve bireysel işini halletmişti. hoş zaten sıla bile bir çok kişiye bedeldi.  

buse ise bu şekilde üstüne gelinmesine katlanmaya çalışıyordu. sürekli olarak öfkeli ve ne yapacağını bilemez olan kocasının gözünün önünde eriyp gitmesi onu üzen yegane şeydi. ayrıca kızıyla da görüşmüyor omasıda cabasıydı. kızını bu iki ayda defalarca arasa da bir kere konuşma fırsat bulmuş onda da kızı, buseyle azarlar nitelikte konuşmuştu. her şeyi mahfettin anne diyerek telefonu kapattığından buse kendini yapayalnız hissediyordu. berrin ise  çifte elinden gelen yardımı yapmaya çalışsa da onunda yardımı sınırlıydı ve varisle kıyaslanacak bile değildi. arslan alparslanla bu savaşı uzaktan seyirci kaldığından aybars kaybetmeye mahklum olmuştu. 

bu savaşı körükleyen ve daha da ileri seviyeye taşıyan adım ise sılayla varisin evlenme kararı aldığının habercisiydi. berrin bu haberi duyduğu ilk gece sessiz ve usulca ağlamıştı. sılayla aralarının bu kadar kötü olmasına alışmaya çalışırken onun düğününün olacağını kimsesizlerden öğrenmesi berrine nedense çok koymuştu. belkide gerçekten sılayı kendi kızı yerine iyice benimsediğinden bu haber ona oldukça ağır gelmişti. ama yapacağı  hiç bir şey yoktu. hala kardeşini korumaya çalışırken sılanın onu çağırmadığı  düğüne gidip ölmeyi göze alamazdı. 

sılanın bu kararı alması aybars ve buseyi daha da kötü etkilemekle kalmıyor işleri çıkılmaz bir raddeye taşıyordu. onların evlenmesi resmi bir işlem oluyor ve bu işlem neticesine varis artık sıla benim karım diyerekten aybarsla buseyi daha da kötü bir duruma sokmaya başlayabilirdi. herkes bu düğün sonrası yaşanacaklardan korkuyordu. 

sıla bu kararı aldıkları gün yüzündeki mutluluk gülümsemesi varisi güldürmeyi başarıyordu. hayatlarında bazı olumlu anlar olması ne şükür sebebiydi ama. özellikle böyle zor anlarda birbirlerine kenetlenip zorluklardan beraber kurtulmaları ve bu zorluğu aştıklarında böyle mutlu bir şekilde kutlama yapmaları imrenilecek şeydi.