64. BÖLÜM (NEZARET)

39 7 1
                                    

arya vardığı karakola karşı bağırmaya başlamıştı. "olmayan bir şey için buraya kadar gelmemizin nedeni ne?" savcıyı gören arya hedefini hızla değiştirirken "sen ne iğrenç bir şeysin ya. bu kızı düğününe çağırdın dostmuşsunuz gibi ama yaptığına bak. sen ne kahpe bir şeysin. "savcı sabahtan beri kızların hakaret ve üstü kapalı thditlerinden bıkmış bir şekilde "bununla uğraşamam. atın bunu zindana" arya öfkeyle yanına gelen memurlara bağırmaya devam etti. "tabi gerçekler canını acıttı değil mi? olum fena pişman olucaksın sen. bunu yaptığının bedelini o kadar ağır ödeyeceksin ki.. sen bizi tanımıyorsun aptal." kolundan tutulup sürüklendiğinden cümlesinin sonu savcıya oldukça zor gitsede savcı aryanın bütün dediklerini duymuştu. arya konulduğu nezarete bakarken bağırmaya devam ediyordu.

asel tuanayla birlikte sorgu odasına sokulurken asel "bana bırak tuana. hiç konuşma! sarhoşsun aleyhimize bir şey söyleyebilirsin. bu yüzden sakin ol ve sesini çıkarma olur mu?" tuana başını sallarken içeriye giren polis, elindeki dosyayı masaya bıraktı.  sandalyeyi kendine çekip otururken "konuyu uzatmadan sormaya başlıyorum. baban hüseyin zenginin yerine geçmeye mi çalışıyorsun?" tuana kaşlarını çatmıştı. asel konuşmaya hazırlanan tuanaya karşı "müvekkilim bu asılsız soruya yanıt vermeyecek"diyerek konuyu kapatmaya çalıştı. 

tuana masaya yaklaşırken asel tedirgin bir şekilde tuanayı izliyordu. tuana onu camdan zizlediğini düşündüğü savcıya ithafen "benim babam, babalığın b'sini bilmeyen biri. benim babamın ölümü savcının evinin önünde onunla yan yana iken bize doğrulttuğu silah karşısında savunmasız kaldığımız anda öldürüldü. ve öldürülmesine bakıp benim onun yerine geçmeye çalıştığımı düşünmeniz oldukça ironik. babam olacak şahıs öldürülmeden önce bana ettiği hakaret ve tehditlerin haddi hesabı yok. onun yerine onun gibi biri olmak için mi geçeceğimi  düşünüyorsunuz (?) yanlış bir düşünce ve yanlış bir çözüm yolu." polis tuananın sözlerinden sonra dikleşmişti. tuana bu da yetmezmiş gibi "savcının evinin orda bulunan kameralardan bana ettiği hakaretleri dinleyebilirsiniz" 

polis kaşlarını çatmıştı. "benim sorduğum sorunun cevabı bu değil. babanın yerine geçmeye çalışmak için uyuşturucu baronlarını çökertmedin mi?"asel anında araya girerken "böyle bir şeyi kanıtlayamazsınız. müvekkilim susma hakkını kullanacak " polis ısrarla devam etti. "babanın adamlarını hapse atıp kendine zemin hazırladığını inkar mi edeceksin şimdi?" tuana aselden önce davrandı. oldukça soğukkanlı bir şekilde "benim babamın adamlarını hapse attırmam benden çok savcının işine yaradı memur bey. benim sayemde onur madalyası almadı mı? bütün emniyetin saygısını kazanmadı mı? bu açıkça bana değil savcıya yaradı" 

savcı camın arkasında kaşlarını çatmış bir şekilde dinlerken polis "konuyu değiştiriyorsun" tuana masaya yaklaştı. kelepçeli ellerini masanın üzerine koyarken "ben gerçekçi şeyleri konuşuyorum. bana sorduğun bütün sorular asılsız. gerçek olmayan bir şeyin kanıtını da bulduğunuzu düşünmüyorum. bu yüzden pişman olmadan hemen önce beni salın" polis memuru hızla yerinden kalktı. "polis memuruna tehdit etmenden bile seni içeri atabilirim." tuana geriye yaslandı. "bütün gayeniz zaten bu değil mi?" polis sinirle odada volta atmaya başlarken savcı cama ellerini dayadı. "oldukça rahat oldukça profesyonel.." kameraları kontrol eden memur savcıyı onaylarken savcı duvarda bulunan telefonla içerideki memuru aradı. 

tuana odada çalan telefona doğru ilerleyen polise karşı "savcıya selam söyleyin"demişti. polis sabır çekerek telefonu açtı. "efendim."derken savcı "babasının adamlarının konuştuğu kanıtı öne sür. bakalım o zaman kabul edecek mi?" memur tamam efedim diyerek telefonu kapatırken yeniden masaya ilerlemiş ve "peki babanın adamlarının itirafı.. buna ne diyeceksin?" asel "müvekkilim buna cevap vermeyecek"dedi. sesi kararlı ve otoriter çıkmıştı. tuana sarhoş kafasıyla bile bunu anlamış ve başını eğip umursamıyordu. polis ellerini sert bir şekilde masaya vurdu. 

"elinde sözlü bir itiraz var. buna bir şey demeyecek misin"  tuana omuzunu silkti. "babam gibi bir piçin adamlarının doğruyu söylediğini düşünmeniz çok komik"dedi. gülmeye başlamıştı. asel tuananın şuana kadar pot kırmayışına sevinirken polis kaşlarını çattı. bu kız sinirini bozmuştu. asel "eğer elinizde yeterli kanıt yoksa müvekilimin burda bir dakika bile kalmasına müsaade edemem." adam kaşlarını çattı. "merak etmeyin avukat hanım. elimizde yakında oldukça kanıt olucak ama şimdilik edilen hakaretlerden ötürü hanımefendiyi nezarette bekleteceğiz. tabi bu süre uzayıp mahkemeye kadar da kalabilir" asel kaşlarını çatmıştı. "boşuna uğraşıyorsunuz"demişti. polis cama dönüp el işareti yaparken çok geçmeden kapı açılmış ve içeri iki polis daha girmişti. "hanımefendiyi nezarete atın"derken asel ayağa kalktı. "merak etme tuana. çok kalmayacaksın" polis söz aldı. "ona biz karar vereceğiz" asel polise döndü. "yanılıyorsunuz. mahkemeye çıktığımız zaman yaptıklarınızdan pişman olucaksınız" asel tuananın götürülmesini izlerken dışarda duran çiğdemi gördü. 

gözleri onun burda ne işin var der gibi çiğdemde gezerken çiğdem aseli fark etmiş ve "neler oluyor?"dedi. asel "işler karışık. tuanayı nezarete attılar. mahkemeye kadar tutabilirermiş" çiğdem kaşlarını çatarak "buna hakları var mı?" asel başını belli belirsiz salladı. "onu davasını yürüten savcı! çiğdem. mahkemeye kadar bu durumu kurtaracağımızı düşünmüyorum. sadece mahkemeye kadar daha çok açık vermeyelim diye uğraşıcam" çiğdem başını sallarken asel "peki senin burda ne işin var?" çiğdem onlara doğru gelen aryayı göstererek "bende aryayı çıkarttım" asel sırıtmıştı. "devlet içinde ne çok adamınız var"derken çiğdem tabi ne sandın diyerek böbürlenmişti. 

yanlarına ulaşan arya "tuanayı benim yanıma koydular beni çıkartırlarken. eneler oluyor?" asel "oku yedik. sıladan haber almalıyız"dedi. arya anlam veremezken asel "hemen sılanın yanına gidelim"diyerek karakoldan çıkmıştı. arya çiğdeme dönüp "keşke hoşgeldin diyebilseydim"dedi. çiğdem başını sallarken "bende hoşbuldum diyebilseydim"derken hep beraber aryanın arabasına binmişler ve rulete doğru yol almışlardı. 

sıla bu süre zarfında savcının detayına kadar araştırmaya başlarken bazı beklenmedik  bilgiler onu şaşırtmayı başlamıştı.  savcıya karşı kullanabilecekleri bilgilerin legallik seviyesi gittikçe azalırken sıla merakla öğrendiği bilgiyi eşelemeye başladı. 

o sırada kapısı çalan sıla kapısındaki kameradan gelenlere baktı. kızları görmesiyle içerden otomatik bir şekilde kapıyı açtı. kızlar içeriye girerken arya "sıla işler kızışmaya başladı. aselin dediğine göre hüseyinin adamı, tuananın aleyhine konuşmuş"  asel ilerlerken "bir şeyler bulabildin mi?"dedi. sıla ayakta ona merakla bakan üç kızda gözlerini gezdirdi. "desteğe ihtiyacımız var"dedi. arya kaşlarını çatarken "ne yani? durum o kadar kötü mü?" sıla başını olumsuz anlamda salladı. "bazı adamları bulmamız gerek" çiğdem lafa atlarken "ben yardımcı olurum. alparslan yardım etmek istediğini söylemişti zaten" arya hızla çiğdeme döndü. "alparslan öyle bir şey mi söyledi?" çiğdem olumlu anlamda başını sallarken arya merakla"o nerde ki"diye sordu bu sefer. çiğdem dudaklarını büzerek aryaya döndü. "belirsiz. her gün başka yerde. " arya hayal kırıklığı eşliğinde önüne dönerken sıla "o halde sana verdiğim isimlere sahip adamları bul. ve onları güvenli bir yere götür. onları konuşturmalıyız" çiğdem başını sallarken sıla isimleri söyledi.

bu sırada varisi de arayan sıla  çiğdeme söylediği bir adamın ismini vermiş ve "bu adam senin dövmeni taşıyor. onun sözleşmesine ihtiyacım var"deöişti. varis sılanın bu isteğine anlam vereemezken "işler sarpa sarmaya mı başladı?" sıla "maalesef "derken varis "tamam kaanla yolluyorum sözleşmeyi. başka bir şeye ihtiyacın olursa ara"diyerek telefonu kapattı. sıla bunu da halletmenin verdiği rahatlıkla odasında bulunan kanepe takımına yayılan kızlara karşı "ee çiğdem harekete geçtin mi?"dedi. çiğdem başını telefonundan kaldırırken "etrafa bilgiyi yaydım. adamları arıyorlar" sıla memnun bir şekilde gülümsedi. asel sılaya merakla dönerken "bu adamları neden istiyorsun? bir şeyler mi buldun?" sıla başını belli belirsiz sallarken "bulduğumu düşünüyorum"diyerek anlatmaya başladı. 

52Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin