31. BÖLÜM (DEVLET MEMURU)

69 6 5
                                    

sıla görkemin yanında şirkette işlenirken berk ve kaanın sürekli kendisini rahatsız etmesinden sinirlenmeye başlamıştı. dakika başı sılanın odasına giren berk ve kaan şaşkın ama çatık kaşlı bir halde sılayı süzüyorlar ondan sonra odadan hiç bir şey olmamış gibi gidiyorlardı.

sıla yeniden odasının kapısını çalmadan içeriye giren berk ve kaana baktı. öfkeyle bağırdı. "ne var!!" berk ve kaan sılanın bir anda bağırmasıyla yerlerinden sıçrarlarken berk "ödüm koptu"diye söylenmeye başlamıştı ki kaan "ne diye bağırıyorsun"dedi. ikisi de sitemli bir şekilde sılaya kızarken sıla sabır çekerek "sizde hata! ne diye beni sürekli rahatsız ediyorsunuz?" berk duvara yaslanırken "patrona ne gibi bir büyü yaptın?" sıla anlamadığını belli ederek kaşlarını çatarken "ne diyorsun berk?" dedi. 

kaan kapıyı kapatıp kapıya yaslandı. "şöyleki " fısıldar vaziyette "sıla"diyerek cümlesine kaldığı yerden devam etti. " patron asla ama asla senin dövmeni yapmazdı. ona naptın!!?" sıla, kaan ve berkin derdini öğrenmesiyle gülmeye başladı.

eğlendiğinden değil sinirden gülüyordu. ne abartmışlardı patronlarını böyle. her insan yola gelirdi oda yola gelmişti. zorda olsa.. niye bir türlü kabullenmiyorlardı sıla anlam veremiyordu. derin bir nefes alırken güülmesine bozulmuş berk ve kaana "ne abartıyorsunuz yahu. patronunuz beni kaybetmek istemediğinden yola geldi. böylelikle ikimiz anlaşma yaptık. bunda her hangi bir büyü etkisi yok. tamamen mantıklı bir anlaşma var." dedi tek tek vurgularken. 

berk gözlerini kısarken " büyü yapmadın yani?" sıla sinirle ayağa kalkarken berk ve kaan hızla odadan çıkmışlardı. sıla öfkeyle arkalarından bağırırken sinirle yerine oturdu. ne laftan anlamaz insandılar bunlar. sıla yeniden bilgisiyarına dönücekti ki kapıdan başını uzatan kaan "neden cevap vermedin"diyince sıla eline gelen masada ki kalemliği kaana fırlattı. kaan kalemlerden ucuz yırtarken koridorda onu bekleyen berke dönüp "bu kız gerçekten deli. bu da demek oluyorki o..." berkle aynı anda cümleyi bitirdiler. " büyücü" berk kesinlikle diyerek ilerlerken kaanda düşünür vaziyette "ona  bulaşmamalıyız"demiş ve berkin arkasından yürümeye devam etmişti. 

sıla işinin bitmesiyle görkemin odasına gidip çıkacağını söylemişti. bugün için çalışma yeterdi. zaten tuana onu evde bekliyordu. bir an önce burdan çıkmalıydı. daha kumarhanelerinin başlarına geçeceklerdi.

arya vardığı ilkerin evine karşı arabasını park ederken onu bekleyen ilker arya arabadan inmeden kapıyı açtı. arya arabadan indiğinde ilkeri kapıda görünce şaşırdı. ilkerin onu beklediğini anlaması uzun sürmemişti ki ilkerin yol vermesiyle içeri girdi. ilkerle salona geçen arya ilkere oldukça dik bakmaya başladı. ortamda bir sessizlik hakimdi ve kimse konuşmuyordu. ilker sessizliği bozdu.

"tasarımlarına uygun kumaşlar seçildi. bu perşembe podyumda sergilenecekler. Londrada.. " arya duyduklarına karşı gülümserken "oh bu çok güzel bir haber... ilker bey, ne kadar teşekkür etsem az."derken ilker ciddiyetle devam etti. "seninle beraber salı günü yola çıkıyoruz. saat sabah onda uçak biletimiz var. her şeyin doğru olup olmadığını kontrol etmemiz gerekiyor. " arya ilkerin dediklerini dikkatle dinleyip başıyla onaylarken bugünün tarihini hatırladı. bugün salıydı. yani önünde tam bir hafta vardı. ondan sonra artık resmi olarak tasarımcı olacaktı. 

ilker kendi kendine gülümseyen aryaya karşı yeniden üzerine dikkati çekti. "öykü..." arya kendine gelirken ilkere baktı. ilker aryanın ona bakmasıyla devam etti. "londradaki podyum sonrası işe gelmene gerek yok" arya anlamsız bir şekilde ilkere baktı. bu da ne demekti. ilker onu kovmuş muydu? 

"ne demek istiyorsunuz ilker bey?" ilker oldukça soğukkanlı bir şekilde "sabıkalı birini şirketimde çalıştıramam öykü. merak etme,  emeğinin karşılığını fazlasıyla alacaksın." arya duyduklarıyla ayaklanırken "beni kovuyorsunuz"dedi. teyit etmek istercesine hayretle sordu. ilker oturduğu kanepede geriye yaslandı. arya öfkeyle "o gün sizi kurtardım! hayatınızı kurtaran bir kişiye teşekkürünüz böyle mi oluyor?" ilker kaşlarını çattı." hayır öykü! o gün kendi hayatını kurtardın. o kurşunlar benim için değil senin için sıkıldı. senin yüzünden masum biri öldü. bir daha bunun olmasına izin veremem!!" arya başını olumsuz anlamda salladı. 

duydukları gerçek olamazdı. hayatının işini kaybediyor olamazdı. kumar onun hayatıydı ama kıyafet tasarlamak.. onun hayatının işiydi. "o kurşunların benim için olduğu ne malum?"dedi. ilker aryanın salağa yatma numarasına karşı kaşlarını çattı ve öne doğru eğildi. ellerini önünde birleştirirken "gerçekten mi öykü? eğer öyle olsaydı gözlerini bile kırpmadan o adamı benim için öldürür müydün? yada öyle bir saldırı bekliyor olmasaydın yanında silah taşır mıydın?" arya gözlerini kıstı. silah taşımazdı. ve ilker içinde adamı öldürür müydü? işte burası da bir muammaydı. arya sustu ve ilker cevabını aldı. 

ilker ayağa kalkarken "seni geçireyim. salı havalimanında görüşürüz"diyerek kapıya ilerlerken arya da peşinden gitti.

"ilker.." ilker usulca durup aryaya döndü. şimdi ne var der gibi aryanın yüzüne bakarken arya" ben istifa edicem. beni kovmana izin vermem. imajımı kirletme! piyasaya yeni çıkış yaparken bunu yapmana izin veremem." ilker kaşlarını kaldırırken düşündü. arya yeniden söz aldı. "sorarlarsa da niye istifa ettiğimi, kendi mağazasını kurmak istiyor dersin. tamam mı?" arya ilkerden onay beklerken ilker oldukça düşünceli bir şekilde aryaya baktı. "tamam"derken arya gülümsedi. en azından bir şeyi başarmıştı. "teşekkür ederim. her şey için.."diyerek evden çıktı. ilker aryanın peşinden hemen kapıyı kapatırken sırtını kapıya yasladı. 

aryayı kaybetmek onun içinde çok zor bir karardı. onu hemen anlayan her dediğini yapan ve kendine özgü fikri olan birini bulmak ne kadar zordu? oysa araya hepsini kapsıyordu ve ilkerin gerçek anlamda hayatını kurtarıyordu. ama ilker aryanın onunla çalışmasına da izin vermezdi. aryanın ne kadar tehlikeli olduğunu fark etmişti. tam olarak saldırıdan sonra evine polislerin basmamasından her şeyi çözmüştü. oysa ilker olay yerindeki kameraları görmüştü. ilkeri tedirgin edende buydu.

polisler ya para karşılığında ilkeri görmezlikten gelmişler yada görüntülerden ilker silinmişti. 

ilkerin sicili düzgündü. hiç bir suç işlediği yada en ufak bir trafik cezası bile yoktu ama illegal kumarhaneler yada illegal dövüş merkezleri nerde çok iyi bilirdi. bu yüzden ilker bu işlere çok uzak olmayan biriydi. 

kendi tırnaklarıyla kazıya kazıya geldiği bu yeri arya için riske atamazdı. kendi markasını riske atamazdı. aryanın ne kadar güçlü olduğunu anladığı an aryanın rakibininde güçlü olduğunu anlamıştı. korkusu bu yüzdendi. markasını kirletme yada kaybetme korkusu.. hemde arya yüzünden.. buna izin vermezdi.

arya arabasına binip direk kumarhaneye sürdü. saat gece yarısına geliyordu bu yüzden direk kumarhanesine gitme kararı aldı. kılzar ruletteydi. oda rulete sürdü. öncelikle kızlara ilkerle yaşadığı muhabbeti anlatacak ondan sonra da kumar oynayara yaşadıklarını unutmayı planlıyordu. yada çok içip sarhoş olarak.. 

sıla tuanayla savcı hakkında uzun uzadıya konuştuktan sonra "reis savcıyı sen halledeceksin. öldürmeden veya evini basmadan. benim gibi uzlaşmacı ol"dedi orta parmağındaki varisin dövmesini gösterirken. tuana oflarken "öldürmek veya evini basmak daha kesin çözüm değil mi?"dedi. sıla gözlerini devirirken "o bir devlet memuru. tabiki onlar kesin çözüm değil! bari devlete saygın olsun be!" sıla kızmaya başlarken tuana kaşlarını çattı. "tamam. bulucam bir yolunu. savcı başımızın etini yemeden çözmeye çalışırım"derken sıla kaşlarını kaldırdı ve "evet.."diyerek tuananın istediği kelimeleri söylemesini bekliyordu. 

tuana gözlerini devirdi ve isteksizce "devlet memuru olan savcıyı öldürmeyeceğim" sıla gözlerini kıstı. tuana sılanın bu haline karşı "evini basmak konusunda söz veremem. sinirlendirirse basarım"dedi. sıla başını olumsuz anlamda salladı. bu kızın akıllanmayacağını bir kez daha anladı. neyseki öldürmeyeceğine dair kesin konuşmuştu. 

tuana sılanın yanından ayağa kalkarken "ben bir şeyler içmeye gidicem ister misin?"diye sorarken sıla "hayır. ben odama isterim"demiş ve tuanayla ayrılıp odasına geçmişti. 

sıla onların yokluğunda rulet ve personanın kameralarını kontrol edip sorun var mı diye bakacaktı. odasına usulca girip kapıyı arkasından kapattı. kocaman ve sessiz odasına karşı gülümsedi. ne kadar huzurlu bir yerdi. 

52Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin