arya varisin daha fazla sinirini bozmamak adına sılanın söylediği cümleyi hatırlamaya çalışır vaziyette" sılanın yazılımları kusurlu bulunmuş. bu nedenle direk işlem başlatılmış. sıla kendim her türlü aklanırım kimse beni ellemesin. asel kurtarır"dedi. varisin kaşları mümkünmş gibi daha da çatılırken alparslan "ne gibi kusurlu bulunmuş "arya ciddi misin der gibi alparslana döndü. sen nerden çıkıyorsun diye kendi içinden söylenen arya "ne bileyim alparslan. ben yazılımdan ne anlarım." varis kafasında oturtamadığı şeylerden dolayı başını olumsuz anlamda sallayarak "ben onu içerde bırakmam"diyerek arkasına dönmüştü ki arya "sıla öyle istiyor varis. bırak bari orda kafasını dinlesin" varis öfkeyle arkasına dönerken "doğru mu anlıyorum ben" demişti. bakışı alparslana kaydı. "arya sılanın hapiste olmasını mı istiyor? yoksa bana mı öyle geliyor?" alparslan belli belirsiz başını sallarken "bende öyle anlıyorum"demişti. arya gidişatın iyi olmadığını fark ederken "bana bak varis"diyerek sesini yükseltti. zaten sılanın bir kaç saattir olmayışı bile aryada gerginlik yaratmış sorumluluğuna sorumluluk eklemişti birde varisle uğraşmak aryaya ölüm gibiydi. varis çatık kaşlarıyla aryaya döndü.
arya varise doğru ilerledi. "sıla sabah beni aradı. sadece tek istediği zarar görmeyeceğinden emin olduğu bir koğuşa geçmek. orda kalacak. anladın mı?" varis gözlerini kıstı. çenesi kasılmış yüzü gergin kaşları çatılmış alnı kırışık duruyordu. vücudunun da gergin oluşu boynunda yer alan bazı damarların belli olması aryayı germeye yeten ana etkenler olsa da ciddi duruşundan ödün vermeyerek varise bakmaya devam ediyordu. alparsan sen daha fazla karışma der gibi aryaya yaklaşamaya kalmasıyla arya elini kaldırdı. alparslan anında duraklarken arya oldukça ciddi ve net bir şekilde "bana karşı gelmen sılaya karşı gelmendir. bunu kabul edeceksen buyur! git sılayı kurtarmaya bak"varis uzun bir süre aryayı inceledi. bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyordu ama bunu bir şeye bağdaştıramıyordu ve bu inanılmaz sinirine dokunmuştu. "burdaki mesele sadece yazılım değil arya." arya varisin ürkütücü sesine karşı gerildi. varis zeki bir adamdı ve olayı anında anlayabilirdi. bu nedenle tehlikeli bir şekilde gülümsedi "haklısın. değil. ama önemli olan bu değil. zamanı gelince herkes öğrenecek zaten" diyerek arya ilerlemeye başladı. arkasında şok olmuş bir şekilde bıraktığı erkeklere karşı evden çıkmadan seslendi. "bunu erkenden öğrenmek için harekete geçmeye kalkıp yolumuza çıkarsanız"dedi arya. adımları durmuş başını geriye çevirerek bakışlarını hem alparslanda hemde variste gezdirmişti.
yüzünde tek bir mimik oynamazken oldukça ciddi bir şekilde devam etti. " bizi kaybedersiniz." sesi oldukça tehlikeli bir tını içeriyordu. tehdit belkide uyarmaydı. ama gerçekleşmesi muhtemel bir şeyden bahsediyordu. kastettiği "yaparız ayağınıza denk alındı." erkekler bunu gayet iyi anlamıştı. arya bakışlarını erkeklerde gezdirip yeniden kapıya döndü. evden usulca çıkarken arabasına doğru yol aldı. berk evin kapısında aryaya uzunca bakarken arya berke başıyla selam vermiş ve bahçeden çıkmıştı. eve girene kadar yürüdüğü o uzun yol şimdi ne kısa gelmişti. öfkeli olması zamanın hızlı akmasına mı sebep oluyordu yoksa öfkeli olduğundan hızlı mı yürümüştü. arya arabasını çalıştırıp ona doğru ilerleyen alparslanı umursamadan ilerlemeye başladı. alparslanın sorgu dolu bakışlarına karşı daha fazla açıklama yapmak istemiyordu. zaten yer aldıkları durum oldukça karmaşıktı. bu durumu erkekler daha da karmaşık hale getiriyorlardı. ah kızlar neyin içine düşmüşlerdi. bu aradıkları kişi kimdi. arya sinirle söylenmeye başladı.
sıla bindirildiği aracın hareket etmesini bekliyordu. kapalı kadın cezaevine götürülme kararı alınmıştı. direk hapise yatacağını en başta anlamıştı zaten. arabanın içinde tek bir şekilde yolculuk yapıyordu. yanlızdı. belkide hayatında hiç bu kadar boş hissetmemişti. başını arabaya yaslarken gözlerini kapattı. çok saçma bir şey yaşıyordu. bunun hiç bir mantığı yoktu. kendine kızıyor bu duruma nasıl girdiğini çözmeye çalışıyordu. umarım arya erkekleri zapteder de o kişiyi buluruz diye dua etmeyi de ihmal etmezken aracın durmasıyla düşüncelerinden ayrıldı. aracın kapısı aralanıp sılayı içinden indirdiler. sıla yanındaki memurlarla birlike içeri girerken bir odaya sokuldu. eşyalarını çıkarması ve kıyafetini değiştirmesi istenmişti. sıla üstünde bulunan her şeyi çıkartıp üstünü değiştirirken odaya bayan bir memur girdi. sıla üstünü giymeyi bitirmemiş bir halde "hala giyiniyorum"dedi. bakışı içeri giren memura kaymıştı. "arama yapacağız"diyen memura karşı sıla dikleşti. "üstümdekileri zaten çıkarttım. ne araması bu?" kadın sılaya doğru ilerledi. sıla kadına uzunca bakarken yüzüne okkalı bir yumrukla yemesiyle başı yana düştü. bunu beklemediği her halinden belli olan sıla başını kaldırarak memura baktı. kadın öfkeyle sılaya ilerlemeye yeltenecekti ki içeri giren başka memur onu durdurdu.
kadın öfkesini atamamış bir halde "oğlum sizin yüzünüzden öldü.. sizin adamınız olduğu için intihar etti. arkasında da bana yığınla borç. bıraktı. " sıla odadan çıkartılan kadınla durdu. eli kanayan dudağıına gitmiş dudaını silmişti. şimdiden bunu yaşamaya başladıysa diğerlerine hazırlıklı olmakta fayda vardı. sıla başını eğdi. hırs ve öfke içini dolduruyordu. insanların son kuruşuna kadar kumarda oynama hakkı vardı. ama eğer itinayla oynamaya devam ederse ve tüm parasını kaybetmişse işte o zaman varisin adamı konumuna gelirdi. o zamana kadar baya bir süre vardı. ya varisin adamı olduğundan yada zaten beş parasız kaldım diye intihar ederdi. intihar etmek isteyen her türlü ediyordu. sıla bu durumla defalarca karşılaşmıştı. boynuna kadar borca batan insanlar borçlarından kaçmanın mantıklı yolunu ölmek olarak benimsemiş oluyordu. arkasında kalan insanları umursamadan bencilce hareket ederek kendilerini öldürüyordu. sıla bu durumda kendini suçlu görmüyordu. eşyalarını eline alıp odadan çıktı. kapıda ona bakan ve diğer memurun saldırısından koruyan memur, sılanın kıyafetlerini eline aldı. ağzından tek kelime çıkmayan memura karşı sıla oldukça ciddi bir şekilde "ismi ne?"dedi. ona saldıran kadının ismini soruyordu. kadın sılanın dediğiyle durakladı. gözü sılaya ilişti.
sılanın gergin yüzüne karşı sessizliğini korudu. bu sılanın gülmesine yol açmıştı. samimiyetten oldukça uzak bir gülümsemeydi. dudağının acıması bu gülüşü yarıda kesmeye yeterken "eninde sonunda öğreneceğim"diyen sıla kadın memurun elini kelepçelemesine izin verdi. kadın hala sessizliğini koruyordu. kadın, sılanın kolunu tutmuş ve birlikte ilerlemelerini sağlamıştı. sıla ilerlediği yola bakarken "ne zaman öldü"dedi. kadın başını çevirdi. sılaya ciddi misin der gibi bakarken sıla ise başını ilerlediği koridorun zemininden çekmemiş yanıt bekliyordu. kadın bunun üzerine önüne döndü ve usulca "iki yıl olmuştur" sıla başını salladı. "oğlu kumar bataklığına girdiğinde o kadın nerdeydi"dedi. hakaret eder gibi söylediği cümleye karşı kadın sustu. ama sıla susmayarak devam etti. "ebeveyn olmayı beceremeyen insanların elindekileri kabettikten sonra sergilediği tutum ne kadar yapmacık" kadın sılaya döndü. " oğlunun yasını tutan bir kadından bahsediiyorsun. senin yüzünden ölen" sıla başını kadına doğru çevirdi. kadının gözlerine oldukça dik baktı. "sen kadının derdinin oğlu olduğunu mu düşünüyorsun.? " kadın kaşlarını çatarken sıla alayla devam etti. "hangi acılı anne yasını dile getirirken borç batağını da ağzına alır. kadın oğlunun değil iki yıldır ödediği oğlnun borcunun yasını tutuyor" sıla önüne döndü. ve kadını ilerletti. bilakis kadın sılanın dediğiyle sekteye uğramıştı. sılaysa durmak istemiyordu. kadın şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışır gibiydi. diğerinin ağzında yer alan sürekli borç lafını anımsadı. gözü sılaya ilişmişti.
sıla sonunda vardıkları koğuş kapısııyla yazıyı okudu. 15... kadın kapıyı açıp içeriye sılayı sokarken boğazını temizleyerek içerdekilere sılayı tanıttı. kadın sılanın bileğinde ki kelepçeyi çıkartırken sıla usulca "söyle ona. oğlunun borçlarını artık ödemesine gerek yok. bundan sonra oğlunun yasını tutabilir. borcu kalmadı. "kadın kelepçeyi avucunun içine alırken sılaya baktı. "bol şans" diyerek kapıdan çıkan memurun arkasından sıla odaya döndü. herkes odanın bir köşesinde yerlerinde oturuyordu. odası sekiz kişilikti. en azından sıla sekiz kişi saymıştı. sıla ne yapacağını bilemez halde oratada kalırken ona gösterilen yatağına ilerledi. memurun dediği gibi şansa kalmadan bu durumu atlatacağını sağ salim eve döneceğini umarak yatağına oturdu.
arya tuanayla buluşmuş aselin yanlarına varmasını bekliyordu. aselin kıbrısa giriş yaptığını ve çok geçmeden yanlarına varacaklarını biliyorlardı. ki çok geçmeden yanlarına park eden arabadan asel inerken kızların yanında yerini aldı. "sıla 15. koğuşta. ben bu kadar hızlı işleme alınmasını beklemiyordum. direk cezavine götürmüşler. "tuana başını sallarken "ne yapacağız. beni ne zaman içeri sokuyoruz"dedi. asel aryaya dönerken arya yanlarına usulca park eden en az üç arabayla "şimdi sokmaya çalışırız. pot kırmayın ve sılanın yazılımdan içeri girdiğini unutmayın. ayrıca"dedi arya, gözünü arabadan inen gruptan ayırmış asel ve tuanada gezdirmişti. "o adamı bulmak için araştırmamızı arttırmalı ve sılayla iletişimimizi kesmemeliyiz" asel başını sallamıştı ki yanlarına varan berrin endişeyle "burda neler oluyor"dedi. arya berrine döndü. durumu sil baştan açıklayacağını fark edyordu. bu gün geçecek miydi acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...