tuana yeniden savcının evine doğru yol alırken saate baktı. akşam beşe gelen saate karşı şaşırdı. zaman ne çabuk geçiyordu. her şey üstüste gelince saatin farkına varamamıştı. hava hala aydınlık olunca zamanın geçtiğini de anlayamamıştı.
bu düşüncelerinin arasında savcının evine varan tuana arabasını park etti. arabadan usulca inerken hala polislerin olduğunu ve savcının evinin önüne babasının vurulduğu kısmın sarı bantlarla çevrildiğini gördü. meraklı insanlarla çevrilen etraf karşısında usulca aralarına girip sarı kurdalyenin olduğu kısma geldi. kurdalyeden oldukça rahat bir şekilde geçip savcının evine doğur ilerlerken bir kadının kızgın bir şekilde bağırmasına karşı durakladı.
başını çevirip kadına dönerken ona mı bağırdığını anlamaya çalışıyordu ki kadın tuananın yanına gelmiş ve "burda olmaman gerekiyor. bu sarı bantlar neden var sanıyorsun" tuana baygın gözlerle ona bağıran kadına bakarken "bitti mi?"dedi. kadın bu durum karşısında daha da öfkelenirken "çıkarın şu kadını burdan"dedi. tuana yanına gelen polislerden kolunu çekerken "savcı nerde?"dedi. kadın kaşlarını çatmış bir halde tuanaya bakarken "hala ne duruyorsunuz çıkarın şu kadını"dedi. tuana kızmaya başlamıştı.
kaşlarını çatarken öfkeyle "alp araz"diyerek bağırdı. içerden ismini duyan alp tuananın sesini tanımış ve evinden hızla çıkmıştı ki polisler zorla tuanayı bantın arkasına geçirmeye çalışıyordu. savcı tuanayı görmesiyle o tarafa ilerleyecekti ki kadın alpin yanına gelip "sorun yok efendim. sorunlu bir kız vardı onun işine baktık"derken savcı çatık kaşlarıyla kadını inceledikten sonra tuanayı zapt etmeye çalışan memurlara karşı "bırakın gelsin içeri"dedi. kadın şaşkınlıkla alpe baktı.
"efendim o sivil" savcı ne var bunda der gibi kadına bakarken, sonunda diyerek içeri giren tuana savcıya doğru ilerledi. savcının yanına varan tuana kadının varlığı karşısında kaşlarını çatmış olsa da "bir daha memurları üstüme salarsan.." kadın meydan okur gibi tuanaya dönmüş ve "ne yaparsın"demişti ki tuananın konuşmasını izin vermeyen savcı hızla lafa girdi. ortamın kızışmasından çekinmişti. bilakis tuanayı tutabileceğini sanmıyordu. şahse tuananın şimdiye kadar hiçbir memurla kavga ettiğini de görmemişti ya bu bir ilkti. bu kadın nasıl kızdırdıysa tuananın dikkatini çekmeyi başarmıştı belliki.
savcı kadına bakıp" sen gidebilirsin"dedi. kadın alpe dönmüş ve bozulmuş suratıya emri yerine getirip ordan uzaklaştı.
savcı kadının gitmesiyle tuanaya dönerken "sabahki çekip gitmenden sonra seni hangi rüzgar attı buraya" tuana babasının cesetinin olduğu yerdeki çizimi görmüş ve gözleri dalmış bir halde "ceseti naptınız?"demişti. savcı tuananın baktığı yeri fark edip onu çekiştirerek eve sokarken "adli tıppa gitti. sen sadede gel"demişti. konuyu dağıtmaya çalışıyordu.
tuana başını sallayıp kendine gelmeye çalışırken evin içindeki polis memurlarına karşı "yanlız olabileceğimiz bir yer yok mu?"dedi. savcı gözlerini kıstı. meselenin mühim olması onu şaşırtsa da "beni takip et"diyerek evinin üst katına çalışma odasına götürdü tuanayı. odaya girmeleriyle tuana kapıyı kapattı. savcı masanın önündeki ikili sandalyenin birine oturdu ve karşısına tuananın oturmasına izin verdi.
tuana oturmasıyla birlikte "seninle açık konuşacağım savcım. birbirimize yardım etmemiz gerekiyor ve bu konuda bana yardım edecek misin? bilmiyorum.. sana güvenebilir miyim?" savcı hiç bir şey anlamamış bir halde "neyden bahsediyorsun?"dedi. tuana iç çekerken "hüseyinin ölümü başka sorunları birlikte getirdi."dedi. savcı kaşlarını kaldırmıştı. meraklı bir halde "ne gibi sorunlar"dedi.
tuana emin olmak ister gibi savcının gözlerinin içine baktı ve "sana güvenebilir miyim?"dedi. savcı bu cümlenin arkasından gelecek şeye hazır mıydı? emin değildi. bu cümlenin anlamı ağırdı ve bunu karşılayabilecek miydi? bunu da bilmiyordu ama yine de "evet.. seni dinliyorum"dedi. tuana başını sallayıp konuya girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...