bütün olayların üzerinden 1 hafta geçmişti.
tuana babasının mekanlarını teker teker basarken babasının sesi iyice duyulmaya başlamıştı. son bir mekan kalmıştı ve bu durumdan hoşnut olmayan hüseyin öfkeyle hareket edip tuanayı takibe almıştı.
tuana babasının bir hareket yapmasını bekliyordu ama onu takibe aldığının farkında değildi. bir hafta içinde babasının mekanlarını basmış arada yapılan inşaatları konrtole gitmişti.
bugünde savcıyla buluşup babasının son mekanı için plan düzenliceklerdi.
tuana arabasıyla savcının evine yanaşırken kornaya bastı. araba kornosu duyan savcı söylene söylene evinden çıktı. "normalde erkekler evden almaya gelirler"derken tuana başını camdan çıkarmış ve "daha ne işte. ayağına gelip seni o erkek kriterine sokmuyorum"dedi. savcı gözlerini devirirken "benim arabamla gidelim."dedi. tuana kaşlarını çatarken "ne alaka pardon!?"demiştiki savcı bıkkın bir şekilde "benimki resmi araçta ondan"dedi. tuana mantıklı cümleye karşı arabasını kapatıp araçtan indi.
tuana usulca savcıya yaklaşırken "ben sürsem olur mu?"diyordu ki savcının evinin önüne yanaşan başka bir araca karşı ikili arabaya döndü.
savcı tuanayı arkasın alırken tuana kaşları çatık bir halde savcının yanında yerini aldı. arkasında durmak tuanaya yakışmazdı. savcı tuananın bu hareketine karşı ciddi misin der gibi tuananın suratına bakmıştı.
arabadan inen hüseyine karşı tuana kaşlarını çattı. lanet okurken hızla "silahın var mı?"dedi. savcı tuananın bu tepkisine karşı "hayır! ben savcıyım katil değil." tuana bir adım öne atıp savcının önüne geçerken "dua etde ölen bir savcı olma" derken hüseyin alayla gülerek kızına bakıyordu.
savcı bütün olanları anlamaya çalışırken bu adamın kim olduğunu merak ediyordu. tuana babasına karşı elini kaldırırken "şimdi sırası değil"dedi. hüseyin gülmesinin şiddetini artırırken tuana fırsattan istifade hemen kızların grubuna girip mavi kod yazıp babasının bağırmasıyla telefonunu kapattı.
mavi kod babasının oluşturduğu herhangi bir tehdit anlamına geliyordu. hüseyin "kapat o telefonu "diyerek bağırmasıyla silahını çekmesi bir olmuştu. tuana bu yüzden telefonunu kapatıp cebine koymuştu. savcı tuananın arkasından kulağına yanaşırken "bu kim?"dedi. hüseyin ikiliye yaklaşırken tuana savcının sorusunu umursamadan "burası yeri değil. devlet memurunun evinin önünde bunu yapmak istiyor musun gerçekten?"dedi. hüseyin gözü dönmüş bir halde sırıtırken "mekanlarımı basmanda yardım eden savcının evinden mi bahsediyorsun" dedi alayla. tuana kaşlarını çatarken savcı bu adamın kim olduğunu şimdi anlamıştı. belliki gerçekten bu adamı kızdırmışlardı.
savcı tuanaya yeniden yaklaşırken "şimdi ne yapıcaz?"dedi. tuana fısıldar vaziyette "ölmemek için anlaşma" savcı başını hızla olumsuz anlamda salladı. "ben bununla anlaşma yapmam"derken tuana ciddi misin der gibi savcıya döndü.tıslar bir biçimde "o zaman silahın olsaydı" savcı "ben katil değil memurum" dedi tuanaya inat oldukça sakin bir şekilde. hüseyinin sesiyle ikili kavga etmelerinden ayrıldı.
"yapabileceğiniz hiç bir şey kalmadı. " bir adım daha atıp "sevgili kızım. babanı karşına almaya değdi mi?"tuana gözlerini kapattı. bu adamı gerçekten öldürecekti. yerimiydi şimdi bu mevzunun? savcının öğrenmemesi için elinden geleni yaparken tamda onun yanında olacak şey miydi?
savcı duyduğu şeyle kaşlarını kaldırdı. demekki hala bir şeyler oturmamıştı. bu adam elifin babası mmıydı yani? savcı beyninde dönen sorularla bazı şeyleri yerlerine oturttu. bu elifin bu adamın mekanlarını bulmasının ve bu kadar rahat yakalatmasının nedeni buydu. gerçi bu kızın adının elif olmadığı düşüncesiyle gözleri tuanayı buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Novela JuvenilNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...