herkes yaşanan olayı idrak etmeye çalışırken kahvaltıları burnundan gelmiş bir halde sıla ayaklandı. "ben böyle duramam"dedi. onunla birlikte herkes ayaklanırken arya sılayı takip eder nitelikte "ne yapıyoruz"dedi. ilk izleyecekleri plan önemliydi. sıla başını belli belirsiz sallarken arkalarından ilerleyen erkekler düşünceliydi. varis usulca alparslanın yanına yanaşırken "ne yapacağız"dedi. alparslan hızla varise dönerken "sılanın işine karışmayacaksın değil mi?"şaşkınlıkla gözlerini belertti. varis gözlerini kısarken "karışacak kadar aptal mı duruyorum." alparslan olayı tam anlayamazken "ne o zaman"dedi. varisin ağzındaki baklayı almaya çalışıyordu. varis sılaya dikkatle baktı. "sonuçta sessiz sedasız da izleyemem alp. ne karımı nede bebeğimi tehlikeye atamam. her şeye hazırlıklı olmakta fayda var. savcıyı hapisten kim çıkarttı bilmiyoruz "dedi. alparslan varisin haklı olmasına karşı "tamam. aklında ne var?"dedi. varis alpe göz ucuyla bakarken "dikkatli olmalıyız."dedi. ardından kızların ilerlemesine yetişmek için adımlarını hızlandırırken "düşmanımızdan değil. kızlara yakalanmadan onların yanında ilerlemeli ve onları olası tehlikelerden korumalıyız" alp başını usulca sallarken bora ikilinin konuşmalarına şahit olup "beni de işe katmazsanız sizi sılaya söylerim "dedi. varis hızla boranın kafasına vururken "sus. "dedi. dehşetle kızlara bakmıştı.
sılanın duyacak olma ihtimali bile her şeyi mahfederdi. sılanın tersinin ne kadar pis olduğunu bilmek istemiyordu. bora varisin bu tavrına karşı korkuyla kızlara dönmüştü. alparslan gergin bir şekilde "bakın bu çok tehlikeli"dedi. sesi fısıltıyla çıkmıştı. "ayrıca sadece sıladan korkmayın. arya bunu öğrenirse hepimizi çiğ çiğ yer ve her yudumunda keyifle kahkaha atar"dedi. öyle içten korkarak söylüyordu ki erkekler derin bir nefes alıp yutkunmak zorunda kalmıştı. varis ve bora alparslana hak verirken varis boraya döndü. "tamam şuanda bu olayları düşünüp ayrı bir günde şüphe uyandırmayacak şekilde buluşuruz. ve kızların öğrendiği bilgileri bir birimize paylaşarak ilerleriz"dedi. erkekler onaylarken sılanın arkasına dönmesiyle erkekler dikleşmiş ve her biri gergin bir şekilde donmuştu.
sıla bu tavırlara karşı duraklayıp erkeklere dikkatle bakarken alparslan boraya dönüp "sakin kal ve sakın fevri hareket etme"diyordu. nutuk verir gibi konuşmasını sıla usulca dinlerken alparslan gergin bir şekilde sılaya döndü. sılayı rol yaptığına kandırması gerekiyordu. bora hala ikna olmamış sılaya karşı alparslana bakarak sinirle "elim kolum bağlı oturmak ne kadar zor olacak senin haberin var mı? sevdiğim kadın gözümün önünde mahfoldu"dedi. sıla boranın oyunculuğuna inanmıştı. ve hemen "bora bak haklısın ama sizin sakin kalmanız çok önemli. öfkeyle kalkan zararla oturur. bu işi bize bırakın"dedi. bora agresif bir şekilde " sanki başka şansım var"dedi. kinayeli bir şekilde konup öfkeyle gülmüştü. varis bile boranın bu tavrına ayar olmuştu. "düzgün konuş karımla"derken bora varise döndü. rol yaptığını bildiği halde sert konuşmasına karşı bora şaşkınlıkla varisin yanınan ayrıldı. her ne kadar hareketleri agresif gibi gözüksede varisten bir tık tırsmıştı. sıla varisin bu haline gülümseyerek önüne döndü.
alparslan sılanın ilerlemesiyle fısıldadı. "çocuk rol yapıyordu"demesiyle varis "düzgün yapsın o zaman. karımla kimse böyle konuşamaz"dedi. alparslan başını sallayarak aryaya dığru ilerledi. ve aryayı kolunun altına alarak arabasına bindi. sıla varisle beraber arabaya binerken sıla arabaya binmeleriyle "sakın gizli gizli bir şeyler yapmaya kalkmayın"dedi. varis sanki konuşulanları duymuş gibi konuşan sılayla gerilirken arabayı çalıştırdı. "yapmayacağım"dedi. sıla başını sallarken "iyi edersin"demişti. varis anlık sılaya baksa da sıla başın cama döndürmüştü. "beni rulete götür sonra eve gelirim"dedi. varis başını salladı. "kendini çok yorma"diye uyarı yaparak usucla arabayı sürdü.
arya alparslanın rulete yanaşmasını izlerken " kimsesizler bana ait ve onları bizim aleyhimize kullanıp bizi izlettirirsen"konuşmaya devam edecekti ki alparslan hızla "öyle bir şey yapmayacağım"dedi. arya gülümsedi. gözü kumar oynarken ki hazla aydınlanmıştı. öyle tehlikeli bir gülümsemeydi ki bunun ardından gelecek her hangi bir şey güven vermiyordu. arya "sonra haberleşiriz"diyerek arabadan indi. alparslan aryanın arkasından kendine gelmeye çalışıyordu. savcı her ne yapmaya çalışıyorsa inanılmaz tehlikeli sularda yüzüyordu. sılayı bırak aryanın bu psikopat halini krşısına almak son derece tehlikeliydi. neredeyse savcı adına üzülecekti.
arya sılayla rulete girerken tuanada asel ile eve geçmişti. tuananın kendine gelmesi zaman alacaktı. savcının ona yaşattıkları bir kenara tam hayatını rayına oturtturmuş ilerlerken olanlar çok saçmaydı.
sıla kumarhanenin içerisinden ilerlerken direk adımları bodrum katına gidiyordu. arya peşinden ilerlerken herkesin ona gülümseyerek selamlamasını yanıtladı. arya burda çok iyi tanınırdı. tanınmaması mümkün değildi.
sıla odasına girerek bilgisiyarlarına ilerlerken arya koltuklara kendini atmıştı. "nerden başlayacaksın"demişti. sıla bilgisiyarlarını açarken "savcnın davasını üstlenip çıkışını izin veren hakimi bulmakla tabiki"demişti. bu kararı hangi yargı mercii vermişti onu öğrenmeliydi. yada kimin himayesiyle çıkmıştı.
tuana eve geldikleri gibi kendini kanepeye attı. "büyük tepki mi veriyorum"dedi. sesi titrek çıkmıştı. ağlamaya hazırlandığının habercisiydi. asel soğukkanlılıkla onun yanına otururken "hayatını mahfetmeye oynayarak sana hakaret eden birini hayatından çıkarttıktan sonra yeniden hayatına girmesi beklenilen bir şey değil tuana. yani uzun lafın kısası büyük bir tepki değil" tuana başını kaldırıp dolu gözleriyle asele baktı.
"kalbim kırık"dedi. asel derin bir konuşmaya ilerleyeceklerinin gerginliğiyle tuanaya doğru eğildi ve ellerini avucunun içine aldı. "farkındayım"dedi. tuana başını öne doğru eğip başını aselin avucunun üstüne koydu. "yoruldum"dedi. ağzından kaçan hıçkırık eşliğinde. asel gözlerini kapatırken sessiz kaldı. asel sessiz kaldıkça tuana cesaretlenmiş ve ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarına boğulmuştu. "kolay lokma mıyım ben?"dedi. başını kaldırmış aselin tepkisini görmek için doğrulmuştu. derin iç çekşileri eşliğinde "içimden hep bir ses babamın beni seveceğini söylemişti. ona kanmak ona inanmak deli gibi isterken ihanete uğradım. ardından savcının ilk baştaki tavırlarına kapılıp yeniden ihanete uğradım." sesi gittikçe kısılırken "söyle bana asel.."dedi. gözünden akan yaşlara inat nefes alarak "ben bu durumlara karşı boraya nasıl güveneyim. "asel en başta ki meselenin tuananın güven prolemi olmasını anlarken konuşmasına fırsat vermeden tuana devam etti. "ben sevilmeyi hak etmiyorum asel"dedi. kendini geriye atmış ve kanepeye düşmüştü. başını yastığa gömüp hıçkıra hıçkıra ağlarken asel şok olmuş vaziyette "yapma bunu tuana. sen sevilmeyi hak ediyorsun "dedi. tuana başın kaldırmadan yanıtladı. "beni babam bile sevmedi asel"dedi. ardından hızla doğrulmuştu. içindeki öfke coşmuş gibi "ben onun gözünde bir çöp gibiydim. hiç bir değerim yoktu. bana kendi söylemişti bunu"dedi. ardından buruk bir gülümseme sundu. "babasının sevmediği bir kızı kim gerçekten severki"dedi. asel tuanayı kendine çekip sıkıca sarılırken tuananın ağlamasına izin verdi. kendisinden akan yaşlara izin verdiği gibi. tuananın kurduğu cümlelerin ağırlığı altında ezildi asel ve hiç bir şey diyemedi. buna söylenecek bir şey bulamıyordu çünkü.
tuana aselin omzuna başını dayarken gözünde canlanan anılarına hatırladı. hayat öyle bir bilmecelerle doluydu ki tam ayağa kalktıkları zaman insanları yine yerlere düşürebiliyordu. kader öyle karışık ilerliyordu ki tuananın başta hızlanan kalbinin savcıya ait olduğu zamandan nefretle atan zamana gelmesi çok hızlı gerçekleşebiliyordu. sahi gerçekten kalbi nefretle mi atıyordu savcıya? yada borayı gerçekten seviyor muydu? belkide içsel yaşadığı bu duyguların ağırlığı savcının hapisten çıkmasıyla canlanmıştı. tıpkı savcının hapise girmesiyle durgunlaştığı zamanki gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...