106. BÖLÜM (TARAFLAR BELLİ)

12 4 4
                                    

sıla diğerleriyle beraber varisin mekanına giderken varis oldukça öfkeliydi. hala busenin buna nasıl cüret edebileceğini düşünüyordu. arada sıla kalıyor olmasaydı yani sılanın fikrini umursuyor olmasaydı şimdiye burda çok fazla kan akmıştı. yapılan hareketin alttan alınacak hiç bir tarafı yoktu ve varis en çokta buna kızıyordu. sıla çok sakin davranmıştı. bu konuda için arya hareket etmek isterse kan akatacak olursa varis kesinlikle de arkasında durur ona destek çıkardı. varis, sılanın ona çok değer verdiğini biliyiyordu ama bir arya olmakta zordu. bu yüzden arya harekete geçerse kendisi geri planda durmazdı. 

şarkı önerisiii (another love) ile okuyun...

arya hayal kırıklığı içerisinde usulca akan yaşlarıyla birlikte aselin arabasına bindi. yüreğinde kopan fırtınaların şiddeti o kadar fazlaydı ki hıçkıra hıçkıra bağırarak ağlamak istedi. ağlarken kendinden geçmek istiyordu. belki o zaman kendine gelirdi. ve bu yaşadıklarını uturdu. arya usulca araba süren ve arada ona endişeli gözlerle bakan asele ithafen "ben sevilmeyi hak etmiyor muyum asel?" dedi. o kadar acı içerisindeydi ki sözleri kalbini parçalayarak dudaklarından dökülmüştü. buna göz yaşları artarak eşlik ederken asel sakin kalmaya ve ağlamamaya özen göstererek "bu ne biçim soru arya. elbette! elbettte hak ediyorsun" arya aldığı yanıtın beklediği gibi olmasına karşı buruk bir halde cama döndü. "ama sevmiyorlar"dedi. sesi fısıltıyla çıkmıştı. her şeyden bunalmış ve vazgeçmiş gibiydi. asel aryaya dönüp bakarken "yapma arya. bunu hak etmiyorsun. sana bunu reva gören biri için üzülme nolur. yapma bunu kendine. " sesi her ne kadar kendini tutmaya çalışsada titrek çıkmıştı. arkadaşının bu hali canını yakıyordu. arya dolu gözleriyle asele döndü. anlık aselle bakışırken asel önüne dönmüştü. "hiç bir şey olmamış gibi mi davranayım asel? bunu yaparım! ama ya kalbim?? onun yaşadığı ızdırap dolu acı... onu ne yapacağım. onu nasıl görmezden geleceğim asel. güvendiğim ve deli gibi sevdiğim adamdan bahsediyoruz. bana yaşattığı bu şeyi nasıl görmezden geleceğim. " asel sessizleğini korudu. buna ne yanıt vereceğini kendisi bile kestiremiyordu. arya aldığı yanıtla cama yeniden dönerken "bundan sonra kalbimin varlığını tamamen unutmak daha mantıklı sanırım. böylelikle acı da hisetmem" asel aryaya baktı. per perişan halini gördükçe içinin acıdığını fark etti. 

neşeli hevesli cıvıl cıvıl arkadaşı perişandı. asel üzgüntüyle arabayı sürmeye devam etti. bu da geçecekti ve belkide bu anlar ilerde bu kadar da büyük bir acı olarak kalmayacaktı hatıralarında. 

alparslan giden aryanın arkasından yere çöktü. yüzünü elleriyle sararken  gözlerini kapattı. zor elde edilen bir ilişkiydi onlarınki. çok emek harcanmış çok sevgi katılmıştı. böyle bir ayrılığı hak etmeyen bir ilişkiydi. alparslan gözünün önünden gitmeyen aryanın yüzünü düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordu. hayal kırıklığı ile dökülen bir kaç göz yaşı alparslanın cellatıydı. onun ölüm fermanı ise "tarafınızı seçin"cümlesiydi. alparslan içini yavaşça saran öfkeyi hisetti. teyzesinin yaptıklarının bedelini kendisinin ödüyor olması bencilceydi. yanlış bir cezaydı. bunu hak etmiyordu. hak etmemişlerdi. alparslan teyzesine baktı. yüzündeki duygusu yavaş yavaş solarken ayaklandı. göz yaşlarını da silerken ani kalkışıyla gözlerin üstünde olmasını bilerek teyzesine baktı "tarafımı seçerek bana verdiğin emeklerin karşılığını verdiğimi düşünüyorum teyze. ama bundan sonra yanında değilim. bundan sonra yaptığın her hangi bir davranışını da savunmuyorum. " alparslan ailesini arkasında bırakarak ordan ayrıldı. berrin oğlunun dik duruşunu gururla izlerken arslan alpraslanın tutumunu doğru buldu.  

buse alparslanın dediklerine şaşırırken berrine döndü. oğlunun dediklerinde ciddi mi der gibiydi ifadesi. oysaki buse de biliyordu. alparslan bir şeyi söylemeden on kere düşünürdü. yani alparslan bunu söylediyse o sözünü geri çekmek imkansızdı. arslan dikeşirken boğazını temizledi. aybars buse ve karısı arslana dönerken arslan tüm ciddiyetiyle "ben bu savaşta sizi desteklemiyorum. "dedi. buse ikinci şokunu yaşarken aybars "ne" demişti sadece. arslan devam etti. "eşim sizin tarafında da olabilir ama ben değilim.  ben busenin yaptıklarının yersiz ve saçmalık olduğunu düşünüyorum bu nedenle desteklemiyorum. yani bu savaşta sizi desteklemediğimden kimsesizlerden herhangi bir yardımda talep edemezsiniz. bilakis ben ve benim ailem bu savaşta yok."dedi. aybars öfkeyle ilerlerken "yaşadıklarımızı ne çabuk unuttun arslan. " arslan kaşlarını çatarken "oğlum geçmişin ve yaşanmışlıkların hatrına zaten ağır başlılıkla hayatta tek değer verdiği sevgilisinden ayrılarak sizi seçti. bizden başka fedakarlık beklemen saçma aybars. ben kaybedeceğim bir savaşa girmem. özellikle haklı bile olmadığım bir dava için. asla teklikeye girmem. yeterince açık olduğumu düşünüyorum. şimdi, " arslan berrine döndü.

"kendi kararın saygı duyuyorum.  senin imkanlarını da kısıtlayacak değilim. senin kendin elde edebileceğin bütün imkanları kullanabilirsin. "berrin başıyla teşekkür ederken arslan karısına eğilmiş alnından öptü. "alparsanın yanına gidiyorum"diyerek yanlarından ayrıldı. aybars arslanın ona ihanet ettiği düşüncesiyle öfkelenirken buse "bu da ne demek"dedi. berrin kardeşine döndü. "buse farkında olmayabilirsin ama kendinden çok bizim hayatımızı mahfettin. üstelik yaptığın davranışın yanlış olduğunu da kabul etmiyorsun. verdiğin veya yaptığın davranışların doğru olduğunu kesinlikle düşünmüyoırum ama bunun içinde seni yargılayamam. kardeşimsin ve senin ne olursa olsun arkandayım. lakin ben senin arkandaysam eşim ve ailem olmak zorunda değil. arslan politik düşünüyor ve haklı da. burda duyguları kullanarak harcanmamıza gerek yok. şimdi yaptıklarının bedelini düşünerek karar vermen gerekiyor. belliki dövme yaptırmaya sıcak bakmıyorsun" buse hızla asla derken berrin devam etti. "o halde her şeye hazırlıklı olmamızda fayda var. çiğdemle konuşmayı dene. onla da iletişime geçelim"diyerek ayrılıklen "bana da haber verin"demeyi de ihmal etmedi.

alparslan vardığı mekana karşı arabasını park ederek aşağı indi. aryayla sevgili olduklarında geldikleri ilk mekan buydu. içeri girerek bir masaya oturdu. en lüks gece mekanlarından biriydi burası.  o akşam aryayla nasıl eğlendiğini hatırladı ardından aklına gelen şeyle durakladı. eli giydiği ceketin cebine gitti. cebinden çıkarttığı kutuya baktı. bu akşam sılanın çıkışını kutlayıp o mutlu anda arayaya edeceği evlenme teklifi için aldığı yüzüğün kutusunu dikkatle inceledi. kutuyu yavaşça açarken içinde bulunan yüzüğe baktı. arya gibi ihtişamlıydı. büyük bir taşa sahip pırlantaydı. pırlantanın etrafı minik taşlarla bezenmişti. alparslan yüzüğü kapayıp yeniden cebine koyarken gelen garsondan içki siparişi ederek ellerini başından geçirdi. bunu hak etmemişti. 

ve bir asrın anlatacağı aşk öyküsü belkide en acı haliyle son bulmuştu. 

sıla varisin mekanında oturmuş konuyu değiştirmeye çalışıyordu. aryanın hali hal olmadığı için asel onunla bilrlikte eve geçmişti. mertanda onlara eşlik etti. mekanda kalan tuana sıla ve boraydı. tuana sakin kalmaya özen gösteriyordu. hayatlarında ne çok kazık yediklerini düşündü. üç yıl.. üç yılda elde ettikleri başarı görmezden gelinemezdi lakin bu raddeye gelene kadarda çok emek harcamışlardı. ve çok ihanete uğradılar. tuana söylenmeye başlamıştı ki sılanın telefonu çaldı. arayan yabancı bir numaraydı. sıla telefonu açarken karşıdan duyduğu tanıdık sesi ayırt etmeye çalıştı. bir erkek sesiydi ve ingilizce konuşuyordu. sıla bunun anında roberto olduğunu anlarken dediklerine odaklandı. "olayları duydum sıla. bu konuda çiğdemin gerçekten bağının olmadığını bilmeni isterim. o da senin kadar üzgün. " sıla duyduklarına karşı ingilizce yanıtlarken etrafındaki kişiler merakla kaşlarını çattı. kiminle konuşuyordu bu kız diye dşünürken sılanın cümlesinde geçen robertoyla olayı çözümlediler. 

"seni anlıyorum roberto. ama beni çiğdemin ne kadar üzgün olduğu için aradıysan inanki şuanda umrumda değil. hayatımın ihanetini yedim ve bunu sindirmeye çalışıyorum. yani sonra konuşalım." roberto hızla yanıt verdi. "seni bunun için aramadım. bildiğim daha doğrusu öğrendiğim kadarıyla seçim yamamızı istemişsin. söylüyorum. ben senin tarafındayım ve ne gerekiyorsa da yapmaya hazırım. bunu haber vermek istedim ayrıca çiğdemin annesinin tarafında da olmadığını, çünkü annesinin yaptığı bu davranışa hak vermediğini de söylemek isterim." sıla duydukları karşısında afalladı. ne yani.? roberto onun tarafında mıydı? iyide neden?? neden eşinin ailesini karşısına alırdı? sıla merakla bunu dile getirdi. "neden?"dedi. ve ekledi. "neden benim tarafımı seçtin? karşı taraf senin eşinin ailesi." roberto biliyorum dedi. "biliyorum ama benim ilişkim için çalışıp çabalayan, beni kıbrıstan kovarak gözlerine girmemi sağlayan sen ve senin arkadaşlarındı. ayrıca  eşimin dövmesinin silinmesini de sağlayan sendin. şuanki konumumu kısaca sana borçluyum. kaldıki bu konuda da sen haklısın. bu nedenle tarafım belli. eğer merak ediyorsan onu da söyleyeyim. evet! çiğdemin haberi var. ve o da bana içten içe hak veriyor." sıla ne diyeceğini düşündü. böyle bir durumda ne denirdi? "teşekkür ederim. desteğin için sağol" roberto rica ederim demiş ve yeniden eklemişti. "senden sadece bir şey rica ediyorum sıla. lütfen bu durumdan çiğdemi meshul etme. inanki o da bunu hiç istemiyordu. ve o da çok üzgün" sıla "kimse istemiyordu roberto. aradığın için teşekkürler "demiş ve telefonu kapatmıştı. 

sıla ona merakla bakan ve açıklama isteyen gözlere ithafen ayaklandı. ve sevgilisinin yanına giderek "roberto da bizim tarafımızdaymış. onu haber vermek istemiş"diyerek açıklamıştı. tuana şaşkınlığını dile getirirken bora "vay be"diyerek şaşkınlığını gözler önüne serdi. varis ise "doğru olanı yapmış"diyerek sevgilisini öptü. 

e o zaman taraflarda belli olduysa şimdi ne olacaktı?

52Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin