Arya onu bekleyen jete ilerlerken saatini kontrol ediyordu. Röportaja geç kalmak istemiyordu ve ucu ucuna yetişeceğini fark etti. Jete binmesiyle pilotun öne geçip "dilerseniz gidelim arya hanım" cümlesine karşı tebessümle pilotu ingilizce yanıtladı. Bilhassa pilot ingilizce konuşuyordu. " Tabi. ne kadar çabuk gidersek o kadar iyi" pilot başıyla onayladı.
Yavaş yavaş havalanmalarını oturduğu koltuktan cama bakarak izleyen arya en içten gülümsemesiyle izliyordu. Üç kız olarak atıldıkları serüvende eski dostu asel ile yeniden görüşmeye başlamışlar ardından kumarhanelerinde devrim yaratmışlardı. Alparslanla ilişkisini saymıyordu bile. aryayı bu kadar çabuk etkisi altına alması veya aryaya ilk görüştükleri zaman içerisinde bile el üstünde tutması arya için soru işareti yaratsa da bu duruma alışmış ve çok mutluydu.
Bu aptal sırıtışı belkide alparslana aşık olan kalbi oluşturuyordu. Arya gülümsemesini büyüttü. Belkide aşk düşündüğünden daha güzel bir şeydi.
Tuana asel ve sılaya birlikte evlerine geçerken asel yarı yolda kızlardan ayrılmış ve kendi evine geçmişti. Kızlar ısrar etse de onlarla kalmak yerine kendi evinde tek başına yaşamayı tercih ediyordu. Özgürlüğünü böyle daha çok yaşadığını düşünüyordu.
Tuana sılayla eve vardıkları gibi kendine çay demlettirmişti sultana. Sultan kızların gelmesini bekliyor olduğundan hemen tuananın isteğini yerine getirdi.
Tuana sultanla birlikte mutfağa girerken "ah be sultan abla sende olmasan ne yapardık. İyi ki burdasın valla. En büyük kurtarıcımsın"dedi. Sultan tebessüm ederken "a ben ne yapıyorum ki. Bu İşim zaten."tuana omuzlarını silkti. "Olsun be sultan abla. İyiki burdasın valla"demiş ve kendini mutfaktaki masaya atmıştı.
Sıla eve girdikleri gibi mutfağa geçen tuanayı umursamadan odasına çekildi. Bu akşam her şey iyi hoştu ama sanki içinde bir burukluk vardı. Yer altında arkasında yer alan dev gücü herkese kanıtlamıştı belkide ama şimdi de varis olmasalar bir hiçler düşüncesiyle savaş edebileceklerini anımsıyordu.
İnsanlar kendilerinin başaramadığı her şey için iftira atmaya meyilliydi. Bu çoğu zaman yorucuydu. Onlarla baş etmek için kulaklarını tıkamak gerekiyordu belkide. Nede olsa insandı bu. Kendi düşüncelerini düzeltmek neredeyse imkansızdı. Neye inanmak istiyorlarsa ona inanacaklar ve ne söylemek istiyorlarsa onu söyleyeceklerdi. Ağızları bir torba değildi sıkasın ve sussunlar.
Sıla kendini telkin ederken yatağına uzandı. İyi yada kötü bunu da halletmişti. Boşladığı yazılım işlerine odaklanıp yazılımlarını yazmaya devam etmeliydi. Varisle yine irtibat halinde kalmayı da ihmal etmemeliydi tabiki. Hem holdinginde hemde yer altında sıla varisin bir numaralı yardımcısıydı. Sıla daha çok düşünmek istemediğinden uyumaya niyetlendi. Ne zaman uykuya dalardı kim bilir ama denemekten zarar gelmezdi.
Arya saatler sonunda vardığı havalimanından çıkışa doğru ilerledi. Dinlenmek nedir bilmeden röportaja ilerliyordu. Ardından audricle görüşmesi olucaktı. Heyecanlıydı. Bu her hareketinden okunuyordu. Baloda giydiği kıyafeti bu yüzden özenle seçmişti çünkü bu elbiseyi aynı zamanda röportajda da giyecekti.
Onu bekleyen arabaya binerken ilerlemeye başladı. Etrafı izleye izleye ilerlediği stüdyoya karşı kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. On, on beş dakika içerisinde vardığı yere karşı arabadan inmiş kıyafetine çeki düzen vermiş ve içeriye girmişti. Kapıda direk onu karşılayan kıza tebessümle bakarken "hoşgeldiniz arya hanım. Buyrun sizi hazırlamaya alalım"arya kızın peşinden ilerlerken bir aynanın karşısına oturulmuş makyaj rutüşları yapılmaya başlanmıştı. Başında duran kız aryayla muhabbetini sürdürürken aryanın işinin bitmesiyle yeniden ilerlemeye başlamışlar ve aryanın sırasının gelmesiyle kamera ve seyircilerin karşısına çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...