"multi medya arya"
asel aryayla beraber karakola geçerken aryanın sorgu odasına alınmasıyla asel onunla sorgu odasına girdi.
yanlarına hemen giren polis memuru elindeki belgeyi masaya bıraktı. elleri kelepçeli aryaya bakan memur gözleriyle aryayı süzerken "adamı öldürdüğün mobese kayıtlarında apaçık duruyor. işin garip yanıysa senin kimliğini bir türlü tespit edememiş olmamız. bu konu hakkında ne söyleyeceksin bize" asel aryanın sessiz kalmasıyla gülümsedi ve memura bakarak "o görüntülerde apaçık bir saldırı mevcut. müvekkilimin kullandığı silahı sisteme kayıtlı ve kendini korumak amacıyla ateş etti. bu suçlamaların hepsi geçersizdir" asel aryanın gerçek kimliği hakkındaki soruyu es geçmişti. bunu söylemek istememişti. polis memuru aselin söyledikleriyle arkasına yaslandı. "bu yine de hapise gireceği gerçeğini değiştirmez avukat hanım. müvekkiliniz bir adamı öldürdü. gözünü bile kırpmadan, tereddüt bile etmeden hemde. sonra gelen arabaya hızlıca binip arkasına bile bakmadı. "
evet sıla mobese görüntüleriyle oynamıştı. kendisinin gözüktüğü kısımları kesip atmıştı. sadece arabaya kadar olan kısım ve arabanın uzaklaşması kısmı. görüntüler bundan ibaretti.
polis derin bir nefes aldı ve ellerini masa üzerinde birleştirip masaya dayandı. "öldürdüğün adam kimdi? ve neden size ateş etti?" arya polise dikkatle bakarken "bunu sizin söylemeniz gerekiyor memur bey. ben ne o adamı tanırım nede bize sıktığını anlam veririm." memur sabırla gülümsedi. "ama sen böyle bir şey olacağını tahmin etmiş gibi yanında silah taşıyorsun öyle mi?"dedi. arya alayla güldü. "silahı ben her zaman taşırım. herkes biliyorki kadın cinayetleri artmaya ve cinayeti işleyen katillerin başı boş gezdiği devirde silahsız çıkılmayacak bir dönemde yaşıyoruz. bırakında kendimizi korumak adına bir şeyler taşıyalım " dedi. cümle başlarını her ne kadar bastırarak öfkeyle söylese de cümle sonuna doğru alaya alarak bitirmişti. arya kızgındı aslında. kendini savunduğu zaman birini öldürmüştü. ama hapis cezasıyla yargılanacaktı. bunu biliyordu. ama o cinayetleri işleyen katiller? peki onlar neden ellerini sallaya sallaya dışarda geziyordu. işte böyle insanlara birer cellat lazımdı.
polis aryanın cevabından memnun kalmamış bir halde dudaklarını kıvırdı. burnundan nefes almaya başlarken asel polisin sinirlendiğini anladı. "müvekkilimle yanlız kalmak istiyorum. "dedi. polis memuru asele oldukça dikkatli bir şekilde bakıp ayağa kalktı. "beş dakikanız var"diyerek dışarı çıktı.
arya asele baktı. "ne yapacağız? kaç yıl yatarım?"diye soru yağmuruna başlamıştı ki asel aryayı susturdu. "bilmiyorum arya. seni kurtarmak veya cezanı hafifletmek adına her şeyi yapıcam." arya başını olumsuz anlamda salladı. "yinede hapise gireceğim değil mi?" eğer ortada tanık yani ilker olmasaydı sıla bu olayı öyle bir örtbas ederdiki kimse gerçeği bulamazdı. ama ortada bir tanık vardı. arya, buna üzülüyordu. bu ilk adam öldürüşü değildi sonda olmayacaktı. oflayarak masaya yaslanırken asel aryanın iç karartıcı görüntüsüne karşı "üzülme bu kadar. içerde çok kalmazsın." arya ciddi misin der gibi suratına bakarken "içeriye girmek mühim değil asel. " ilk hapishaneye girişi değildi. gerçek kimliğini öldü olarak göstermeden önce oldukça kabarık bir sabıka kaydı vardı. asel aryaya bakıp "sorun ne o zaman? "derken arya "hayatından belli bir bölüm alınıp çıkarılıyor resmen. içerde kaç yıl yatacağım kessin bile değilken hemde." asel aryanın omzunu dokunup destek olurken aynı polis memuru içeri girdi.
elinde dosya yoktu. yüz hatları belirgin kaşları çatık öfkeli bir boğa gibi burnundan deli gibi nefes alırken koltuğa oturdu. asel ile arya şok içerisinde memura bakıyordu. ne olmuştu da bu kadar sinirlenmişti anlam veremiyorlardı ki polis " serbestsin" demişti. arya şaşkınlıkla asele bakarken aselinde aryadan farksız haliyle polise bakıyordu.
memur " dava kapatıldı. serbestsin"demiş ve aryanın masadaki ellerinden tutup kelepçeyi çözmüştü. arya açılan elleriyle ayaklanırken asel çantasıyla beraber kalktı. birlikte dışarı çıkmaya hazırlanırken memur "arkanızda her kim varsa tam zamında sizi kurtardı küçük hanım. bundan sonra daha dikkatli olmanı öneririm"demiş ve duraklayan kızların yanından hızla çıkıp gitmişti. asel ve arya memurun arkasından sorgu odasından çıktılar. asel anında sılayı aramaya başladı.
sıla görkemin kapısının önünde duraklıyordu. içerden gelen berkin sesi onu orda kala kalmasına neden olmuştu. görkem ile berk tuanın babası hakkında konuşuyorlardı ki görkem "git ve kimsesiz alparslanı bul. ondan bu hüseyin zengini bulmasını iste." berk anında görkemin isteğine onay vermişti ki görkem devam etti. " nerde olduğunu öğrendiğin gibi adamı git ve öldür. arkanda iz bırakma. " sılayla berk işte görkemin bu cümlesiyle duraklamıştı. görkem berkin duraklamasını fark etmişti ki "ne oldu? neden hala duruyorsun burda?"diye sordu. sıla görkemin bu ihanetine karşı öfkelenmişti. berk sılanın gururuna yediremediği ve aklında dolaşan soruların ilkini sordu. "patron ama sen karoyla yanii sılayla anlaşma yapmıştın" görkem berkin cümlesine karşı sessiz kalmıştı. sıla oldukça merakla ve öfkeyle cevap vermesini bekliyordu ki görkem yine soruya kaçamak bir yanıtla geçiştirmişti. "kararlarımı sorgulama berk. uygula!"demişti. sıla berkin odadan çıkacağını fark etmiş ve hızla kapıdan uzaklaşarak mekandan çıkmıştı.
görkem odasından çıkan berkin arkasından koltuğuna yaslandı ve başını dayayarak gözlerini kapattı. sılanın bu olayı öğrendiği zamanki hayal kırıklığı görkemin canını sıkmıştı. ama o adamı sağ bırakamazdı. her türlü onu öldürmeliydi. ve bunu sılaya bırakmak istememişti ama şuan yaptığı karardan da emin değildi. bu ilk defa oluyordu ve bu aşırı canını sıktı. ne olurdu ki? sılanın hayal kırıklığına uğraması yada görkemden uzaklaşması. görkem anında gölzerini aralarken kaşlarını çattı. ona neydi sılanın yapacakları? yada sılanın duyguları?
sıla mekanın dış kapısından çıkıp ilerlemeye başladı. buraya geldiği taksiyi beklettirmişti. Allahtan bekletmek aklına gelmişti. hızla taksiye binerken hemen ordan uzaklaşmasını söyledi. tam o esnada onu arayan aselin aramasını açtı. efendim dedi. sesi yorgun çıkmıştı. asel terslik olduğunu anlarken "sorun ne?"dedi. sıla kendini tutarken "bir şey yok. sen neden aradın?"derke asel anında "desteğin geldi. arya hapisten yırttı." sıla duyduklarına anlam veremezken "ne..?"dedi. asel sılanın bu tepkisine karşı "sıla arkamıza bir güç almışsın. desteğin geldi. ondan bahsediyorum"derken sıla kaşlarını kaldırdı. burda neler oluyordu? asel ne desteğinden bahsediyordu? "nerdesiniz?"derken asel "şimdi karakoldan çıktık"demişti ki sıla "tamam ben oraya geliyorum. tuanayı ara. işimiz var. oda gelsin karakola"diyerek telefonu kapattı.
görkeme kızgındı evet! öfkeliydi, kalbi kırılmıştı. ama bu görkemdi işte. kendinden başka kimseyi düşünmeyen biri... sıla görkemi bir kenara itip berke söylediği ismi araştırmaya başladı. "kimsesiz alparslanı" gerçi sıla onu tanıyordu. daha doğrusu onu duymuştu. kimsesiz arslanın ve kiralık katil olan berrin zahirin oğlu alparslan zahirdi. annesi ve babasının yakın zamanda öldüğünü duymuştu sıla. zaten yaşları var olan aileden berrinin ani kalp krizinden ölmesi ardından arslanın berrinin yokluğunu kaldıramayışından dolayı ikisi de bir gün arayla vefat etmişti. şimdi bütün her yer alparslana kalmıştı. gerçi alparslanın kendi emeiyle yükseldiğidi aşikardı. kimsesizler arslanın yaşlanmasıyla dağılmaya kalkmıştı ki aplarslan onlara sahip çıkmıştı. sadece kimsesizlerde değil kendi özel seçkin adamların yer aldığı teşkilatınınn olduğunu duymuştu sıla. ama bu herkesçe bilinmiyordu. o teşkilatta kimlerin yer aldığı ölüm gizemiydi adeta. kimsenin haberi yoktu. ama oldukça güçlü kimselerin yer aldığı söyleniyordu. bir diğer söylenti de alparslanın sadece türkiyeyi değil avrupa amerika bir çok kıtada da yönetim sergilediğiydi. her şeyden haberi var deniyordu.
demek o yüzden görkem alparslana ulaşılmasını emretmişti. sıla kendine kızdı. nasıl olurda bunu önceden kendisi akıl edememişti. taksinin geldik demesiyle sıla düşüncelerinden ayrılmış ve alpraslanın konumunu not alarak ödemeyi yapıp taksiden inmişti.
karakolun önünde onu bekleyen kızların yanına giderken sıla, tuananın arabasının şoför koltuğuna otururken aynı zamanda özet geçti. şimdi herkes görkeme kaynamaya başlamış ve aynı zamanda alparslanı merak ettiklerini iletirlerken sıla bu curcuna içerininde konuma berkten önce ulaşmaya çalışıyordu. gerçi berkin daha alparslanın konumunu bulamadığını adı kadar emindi. bu sılanın yüzünde gülümsemeye yol açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
52
Teen FictionNe..! Kıbrıs'a kumarhane mi açılmış...? Ah! Doğru. biz açmıştık. kumarhane açmalarıyla hayatlarının gidişatı değişen üç kızın hikayesi.. *kesit* sıla "ne yani ben yakışıklı kumar ma...