36.BÖLÜM (BÖYLE ADALET Mİ OLURDU?)

51 7 31
                                    

tuana detaylı bir şekilde olması gerekenleri anatırken savcı dikkat kesilmiş tuanayı dinliyordu. tuananın sözünün bitmesile savcı derin bir sessizliğe büründü. dalgın bir şekilde "senin gibi başına buyruk biri neden bana bunları anlattı elif? yada en önemli soru bu bilgileri her seferinde nerden öğreniyorsun?" tuana omuzlarını silkti. 

"ilk sorunuza gelirsem artık her baskın sonrasında beni sorguya çekmenizden yıldım. bu yüzden birlikte hareket etmek daha mantıklı geldi. ikinci sorunuza gelirsem  tam olarak benden nasıl bir cevap bekliyorsunuz yada nasıl bir itiraf almayı planlıyorsunuz bilmiyorum ama her inasının yetenekli olduğu yerler vardır." savcı gözlerini tuanın gözlerine dikmiş uzun uzun baktıktan sonra ayağa kalkarak salondan ayrıldı. tuana şaşkınlıkla arkasından bakarken çok uzun sürmeden savcı elinde dosyayla geri döndü. tuana kaşlarını çatmış olayı anlamaya çalışırken savcı elindkei dosyayı tuananın önünde duran orta sehpaya bıraktı. 

savcı,tuananın gözlerindeki anlamadığını belli eden bakışlarına karşı "seni araştırdım elif.. hayatında bazı uyuşmazlar buldum. kumarhanelerinde selen diye anılırken şirkette ve benim bildiğim kadarıyla ismin elif. elif altan... bende merak ettim neden böyle diye ve araştırmaya başladım. elif altan olarak ve bazı uyuşmazlıklar fark ettim." 

tuana gülümseyerek arkasına yaslandı. "beni araştırmanız gururumu okşadı lakin benim hakkımda uyuşmazlık bulmanız imkansız. " savcı kaşlarını çattı. tuananın bu kadar emin olması canını sıkmıştı. bazı insanların tuana hakkında verdiği bilgiler dışında elinde elif altan olmadığına dair kesin bilgi yoktu. ve tuana bunu biliyor gibi kendinden oldukça emin konuşmuştu.  gerçi tuananın bu kadar emin olması sılaya bağlıydı. sıla işini asla yarım bırakmazdı ve bütün işleri kusursuz olurdu. savcının onun ismiyle ilgili uyuşmazlığını bulması sılanın hata yapması demekti ve bu mümkün değildi. 

tuana gözlerini kıstı. "ne istiyorsunuz tam olarak anlayamıyorum savcım. size yardım ediyorum suçluluları yakalattırıyor ve uyuşturucu baronları çökerttiriyorum ama siz itinayla beni sorguluyorsunuz. hadi diyelimki benim gerçek ismimi (?) buldunuz. artı çok emin olduğunuz illegal işlerimi de tespit ettiniz. ne yapacaksınız? tam olarak benden ne istiyorsunuz?" tuana kaşları çatık bir şekilde yaptığı ima ve alaylı konuşmasının ardından savcıya baktı.

savcı da ne istediğinden bir haber arkasına yaslanmış ve dalgın bir şekilde dosyalara bakıyordu. tuananın sorduğu soruları düşündü savcı. gerçekten böyle bir şeyleri bulsa ne yapacaktı? tuanayı araştırmasının tek yeganesi haklı olduğunu göstermekti. kendini kanıtlamak "bak ben demiştim" demekti. ama gerçekten böyle bir sonuç alsa ne tepki verecekti. tuanaya ne yapacaktı? savcı gözlerini kaldırıp tuanaya dikti. " benden bir şeylerin saklanmasından rahatsız oluyorun elif. ve senin sakladığına eminim ama bulamıyorum. benden sakladığın gerçek yüzünü öğrensem ne yaparım bilmiyorum. tek bildiğim, eğer gerçekten illegal işler yaptığını öğrenirsem yasa dışı devlete karşı olan işer... işte o zaman gerekli tüm işlemleri hakkında başlatırım. hiç bir şey cezasız kalamaz elif. bildiğim ve emin olduğum tek şey."

tuana alaylı bir ifadeyle gülümsedi. tuananın hayatı illegaldi. kendisinin asıl mesleği inşaat mühendisiydi ve babasının adamlarını öldürüp yaptığı inşaat alanına gömüyordu. sonrada üstüne bina dikiyordu. savcı bunu öğrense kesin tuanayı hapse atardı. hemde o adamları öldürdüğü için. oysaki tuananın babası kendisi gibi iğrenç adamlarla çalışıp tuana onları öldürdüğü için. iğrenç insanlardan kastı da tecavüzcü tacizci yada pedofoliye sahip insanlardı. sonuçta tuananın babasından bahsediyorduk. işi uyuşturucu satmak olan bir insanın düzgün birileriyle çalışma olasılığı neydi ki. tuana düşüncelerine sinirlendi. ne yani savcı o adamları öldürdüğünü öğrense işte kanun diyerek onu hapse mi atacaktı? hadi ya! o insanların hapiste olması gerekmez miydi? neden hapise atılmayan o insanları öldürdüğünden o hapse girecekti? böyle adalet mi olurdu

savcı tuananın düşüncelere dalıp kendi kendine sinirlenmesine bakarken acaba şuan ne düşünüyor merakıyla yanıp tutuşmaya başlamıştı.  tuana bir anda ayaklanırken "adaletinizden şüphem yok savcım. sadece size bir tavsiye versem oda benim yaptıklarımla uğraşacağınıza etrafta dolanan asıl suçlularla uğraşmanız olur. böylelikle etrafta dolaşan suçlu olmadığından halkta rahat eder."  tuana arkasını dönüp savcının evinden çıktı. 

savcı tuananın bir anda ayaklanıp çıkmasına anlam veremedi. ne demek istemişti şimdi?neyi ima etmişti tuana? neye bu kadar sinirlenmişti? savcı anlamsız bir şekilde tuananın arkasından kala kalırken sehpadaki dosyayı eline alıp kurcalamaya başladı. savcı tuanayı yakından tanımak istiyordu. hoşlanmayacağı gerçekler öğrenme olasılığı olsa da öğrenmeliydi. pes etmeyecekti.

tuana arabasına binip telefonunu açarken aryadan gelen aramaları fark etti. aryaya geri dönüş sağlasa da bu sefer arya açmamıştı. dalgın öfkeli bir halde olduğundan üstüne düşmemişti. tuana kendini rahatlatabileceği şeyler düşünmek istiyordu. bu yüzden rulete doğru sürdü arabasını. ofisine geçip kafasını dinlemek istiyordu bilakis savcı bütün sinirini bozmuştu. yada sinirini bozan savcı değil adaletimiz olsa da..

sıla sarjsızlıktan kapanan telefonunu sounda sarja takmış ve dolmasını beklerken görkem ise masasında oturmuş dalgin bir şekilde "bu kızı nasıl bulmayı planlıyorsun"  sıla gözlerini telefonundan ayırıp görkeme dikti. "planlamıyorum. o kızı bulmamız çok zor. ama sana tavsiye verecek olsam yurt dışındaki adamlarına işlerini düzgün yapmalarını sağlamak olurdu. güya sinek varisi olucaksın" görkem bir anda okların hedefi olup sıladan hakaret yiyince kaşlarını çatmıştı. sessiz kalmayı seçerek sadece çatık kaşlarıyla bakmaya devam etti. sıla haklıydı.  bu işleri yönetemeyeck olsaydı tüm dünyaya açılmazdı. sıkı bir çalışma ve gerekli tedbirlerini aldı. her ne kadar geç kalmış olsa da artık bütün adamları hizalı çalışıp tam teşekküllü bir dosya hazırlıyordu. 

sıla ona bakan görkeme karşı "başka bir şey düşünmeliyiz. vaktimiz kısalıyor. tuana hüseyini sıkıştırmaya başlayacak ve biz bu durumda hiç bir şey yapamazsak yapmak istediğimiz planlar bize döner ve bizi mahfeder" görkem başıyla onayladı. "roberto kendrick'i sıkıştırmanın başka ne gibi bir yolu olabilir?"  sıla umutsuz bir şekilde başını salladı. oda bilmiyordu. 

sıla tam bu sessizliğin içinde açılan telefonunun sesiyle telefonuna yöneldi. aryadan bir sürü arama olmasına kaşrı hemen geri döndü. iki üç denemeden sonra açılan telefona karşı "sorun mu  var?"diyerek konuşan sılaya krşı görkemde uğraştığı işinden başını kaldırmış sılaya bakmıştı. 

arya sılanın dediğine karşı "evet. bir erkeğin gazabına uğradım. neyse çok uzun hikaye. ben alparslandayım. beni almaya gelsene." sıla kaşlarını kaldırmış bir halde "senin alparslanın evinde ne işin var?  ve araban yok mu?" arya bıkkın bir nefes alarak "çok uzun hikaye sıla. gel al beni işte. atıyorum konum"diyerek telefonu kapattı.

görkem alparslanın ismiyle sorgularcasına "kimsesiz alparslan..."dedi teyit etmek ister gibi. sıla görkeme kısa bir bakış atıp ayaklanırken "evet.. maalesef"demiş ve eşyalarını toparlayarak "ben çıkıyorum. bir şey bulduğumda gelirim"diyerek odadan çıkmıştı.  

arabasına doğru hızla ilerlerken bahçede sigara içen berk ve kaana baktı. aklına yaptıkları gelince yüzünde yeniden bir gülümseme meydana gelirken berki "bize her baktığında gülecek misin?" sorusuna karşı itinayla "evet"dedi ve arabasına bindi. 

aryadan gelen konumu açarken arabasını çalıştırdı. aryanın ne gibi bir şey yaşayıp alparslanın evinde olmasını sağlamış olabilirdi ki. sıla merakla konuma doğru sürmeye başladı. 


52Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin