Eşsiz Savaş Ruhu 2

Bölüm 269: İmparatorluk Yok Edici'nin Hükümdarlığı

EŞSİZ SAVAŞ RUHU

Zaman yavaş yavaş geçti. Kimse konuşmaya cesaret edemedi; Rüzgar bile esmeye cesaret edemedi, kan yağmuru yere akmaya devam etti ve yok edilen Beyaz Jade Dojo'yu tamamen kırmızıya boyadı. Yağmur yağmayı bitirdikten sonra bile kimse konuşmaya cesaret edemedi. Geriye kalan tek şey ölüm sessizliğiydi.

Yüzlerce uzmanın tamamı bir anda kan yağmuruna tutulduğunda, şok dışında, kalabalık da korkunç katliama tanık olduktan sonra taş gibi soğuk bir darbe aldı.

Canglan Kıtasında, güçlü ekimlere sahip olanlara çok saygı duyulurken, zayıflara karınca gibi davranılırdı.

İnsanlar karıncalara nasıl benzetilebilir? Aslında karıncalar gibiydiler. Luohe Krallığı'nın yetiştiricileri arasında olağanüstü bir güce ve ünlü bir üne sahip olmalarına rağmen, gözlerini kırpmadan, kalpleri bir kez bile atmadan önce, hepsi göz açıp kapayıncaya kadar öldüler.

“Beni sikeyim… Siktir et beni… Siktir et beni…”

Longhu Ata Canavarı, gözleri yuvalarından fırlayacak kadar geniş açılmış bir çift ejderha gözüyle baktı. Göksel Ejderhanın ve Gök Gürültülü Kaplanın soyundan gelen biri olarak, daha önce Qin Nan tarafından muazzam bir şekilde şok olmasının yanı sıra, ilk kez bir insan uzmanın, kalbinin şiddetle atmasına neden olan ve hatta ' demesine neden olan bir katliam gerçekleştirdiğini gördü. Beni arka arkaya üç kez sik.

"Bu yaşlı adam..."

Prenses Miao Miao, düşüncelerini kaybettikten kısa bir süre sonra hafifçe kaşlarını çattı. Anılarında ilk kez aşağı mahallede sıradan bir insanın insanları bu kadar aşırı bir şekilde öldürdüğüne tanık oluyordu.

Qin Nan'ın gözleri şaşkınlıkla doluydu. Bu yaşlı adamın ilk karşılaşmalarından beri sıradan bir şey olmadığını zaten bilmesine rağmen, gücünün bu kadar korkunç olmasını beklemiyordu.

"Siz üçünüz."

Yaşlı adam bakışlarını Zhao Fang, Wei Tong ve Lin Xuan'ın figürlerine çevirdi.

BANG!

Zhao Fang ve arkadaşları kalplerinde sadece soğuk bir patlama hissedebiliyorlardı. Önlerindeki bir çift sakin, sıradan göze bakıldığında, kalplerinde büyük bir korku yükselmeye başladı. Ancak Dövüş Ataları Alemi uzmanları oldukları için hemen tüm güçleriyle çığlık attılar.

"Koşmak! Ayrıl!”

Zhao Fang ve arkadaşları, çılgınca üç farklı yöne kaçtıklarında anında ışık huzmelerine dönüştüler.

“Ne kadar itaatsiz…”

Yaşlı adam başını salladı. Ayaklarını hareket ettirmek yerine sadece parmağını Zhao Fang'ın yönünü işaret etti.

AH!

Zhao Fang'ın figürü aniden sertleşirken gökyüzünü acı verici bir çığlık doldurdu. Yüzü, hayatındaki en korkunç nesneyle karşılaşmış gibi çarpık bir ifadeyle doluydu ve gözbebekleri neredeyse yuvalarından fırlayacaktı.

Bunu takiben, vücudu anında genişledi ve üç nefes sonra patladı ve vücudundan hiçbir iz olmayan kanlı bir sisle sonuçlandı.

"Kadın olduğun için sana daha az acılı bir ölüm vereceğim."

Yaşlı adam Lin Xuan'a baktı ve elini salladı.

Çılgınca kaçan Lin Xuan, boynunda soğuk bir his hissetti. Başını çeviremeden, arkasındaki boşluk aniden şiddetle titredi, görünmez bir kılıç birdenbire ortaya çıktı ve boynuna saplandı ve bir nefesten daha kısa bir sürede kafasını kesti.