Yavuz'dan
Kahvaltıdan sonra salona geçtik. Kanepeye sarmaş dolaş oturduk. Bahar başını göğsüme yaslayıp belime dolandı. Ben de kollarımın arasındaki karıma sarıldım sıkıca. Saçlarının kokusunu içime çekip bir öpücük kondurdum.
"Canım, ne kadar kalacağız burda?"
"Bilmiyorum bir tanem ama sen yanımdayken başka hiçbir şeyin önemi yok. Sonsuza kadar kollarımın arasında kalsan keşke."
Bahar gülerek iyice yerleşti göğsüme. Ben de bir elimle omzunu okşarken, bir elimle kolunu seviyordum.
"Bana uyar kocacığım ama sen sıkılırsın, mesleğin olmadan yapamazsın bilirim."
Burukça tebessüm ettim.
"Evet, askerliğim olmadan yapamam ben ama ölü bir adam askerlik de yapamaz."
Bahar başını kaldırıp yüzüme baktı.
"Üzülme canımın içi. Eminim kısa zamanda döneceksin işine. Üzülme sakın."
Gülümseyip alnını öptüm. Ardından sargılı elini avcuma aldım. O şerefsiz Bahar'ı elinden de vurmuştu. Sırtındaki yaralar epeyi iyileşmişti, artık canı yanmıyordu ama elinin durumu kötüydü. Mermi geçmişti içinden. Bahar'ın bunun için üzüldüğünü, mesleğini yapamamaktan korktuğunu tahmin edebiliyordum. Elini kaldırıp usulca bir öpücük kondurdum. Sonra da yavaşça göğsüme koydum elini.
"Sen de üzülme canımın içi. Eminim elin düzelecek kısa zamanda. Sen de döneceksin mesleğine."
Bahar hafifçe gülüp tekrar yerleşti göğsüme.
"İyileşecekmiş, Yiğit bir sorun kalmayacağını söyledi ama doktorluğa dönmek biraz zaman alabilir. Hem ölü bir kadın doktorluk da yapamaz zaten di mi?"
Birden gülmeye başladım. Bahar da başını kaldırıp bana baktı. Ardından o da gülmeye başladı. İkimiz de sesli sesli gülüyorduk. Resmen ağlanacak halimize gülüyorduk. İki ölü, iki mesleğine bu kadar aşıkken uzak kalan insan, bu trajik duruma kahkahalarla gülüyordu.
"Resmen ağlanacak halimize gülüyoruz."
"Valla seni bilmem de ben burda senin göğsüne dünyanın en mutlu kadınıyım. Tamam yaşıyor olmayı ve doktorluk yapıyor olmayı da tercih ederdim ama kısmet böyleymiş."
Bahar'ın dediğine daha çok gülerek daha sıkı sardım karımı.
"Valla ben de karımın kollarımda olmasından, aşık olduğum kokusunun ciğerlerime dolmasından gayet mutluyum. Dünyanın en mutlu adamıyım ben şu an ama tabi yaşıyor olmayı ve askerlik yapıyor olmayı de tercih ederdim ama nasip."
Bahar da gülerken kıpırdandım olduğum yerde. Bahar da doğrulup koltuğa yaslandı. Elimi sırtına getirip yaralarının üstünde gezdirdim.
"Canın yanıyor mu?"
Bahar burukça gülümseyip elini yüzüme getirdi. Üzgün bir ifadeyle bakıyordum.
"Hayır canım. Artık canım hiç yanmıyor."
Bahar'ın hastanede söyledikleri aklıma gelince gözlerim doldu anında. Yutkunup konuştum.
"Hastanede de böyle demiştin. Canın yanarken sen yine beni düşünüyordun. Benim canım yanmasın, ben üzülmeyeyim diye uğraşıyordun. Aklıma kazıdım bütün dediklerini. Hele o, kalbini aşka kapatmayacaksın, dedin ya; nasıl yaktı içimi anlatamam. O vedalaşır gibi konuşman hiç çıkmadı aklımdan."
Bahar'ın da gözleri dolmuştu.
"Benden sonra kendini kahretmeni istemedim Yavuz. Benimle birlikte sen de ölme istedim. Hayattayken öldürme kendini istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...