Ep.50 "Yavuz'u Yavuz yapan, sensin Bahar"

2.3K 115 69
                                    

Bahar'dan

Mutfakta Yavuz'a çorba yapıyordum. Öyle rahatlamıştım ki sağ salim dönünce. Yaralanmıştı ama, kötü değildi, dönmüştü işte bana. İyiydi, salonda uzanmış dinleniyordu. Yüzümdeki gülümsemeyle çorbayı karıştırıyordum. Yavuz'a yemek hazırlamaya bayılıyordum. Çok hoşuma gidiyordu ona sevdiği yemekleri yapmak. Onun yemeklerime takılması bile hoşuma gidiyordu. Sevdiğim adam benim yaptığım yemekleri yesin istiyordum. O da hep çok yardımcıydı bana. Hiç külfet olmuyordu, mutfağa girip Yavuz'a yemek yapmak. Çorba hazır olunca ocağın altını kapatıp salona geçiyordum ki, çalan kapıyla o tarafa döndüm. Mercekten bakıp gördüğüm şeyle şaşırıp çattım kaşlarımı. Kapıyı yavaşça açıp konuştum.

"Buyurun?"

"İyi akşamlar, Bahar Karasu?"

"Benim."

"Bu çiçekler size hanım efendi."

"Bana mı?"

"Evet buyurun."

Çocuk çiçekleri elime verip gülümseyerek gitti. Ben hala şaşkınca bakıyordum. Kim bana çiçek gönderir ki?

"Bahar, kim geldi hayatım?"

Yavuz'un sesiyle çevirdim başımı. Telaşla ne diyeceğimi bilemeyip saçmaladım.

"Hiçkimse."

Çiçeğin üzerinde kart var mı diye bakınırken yavaşça salona yürüyordum. Kart yoktu, kimdi gönderen çiçekleri? Kim bana kırmızı gül gönderir ki? Yavuz olsa niye böyle başkasıyla göndersin, hem niye kırmızı gül göndersin? Şebboy gönderir. Ay, Yavuz sinirlenecek şimdi. Göstermesem mi acaba? Evet evet göstermeyeyim. Salona girmeden dönüp çiçekleri mutfağa bıraktım. Ardından yüzüme bir gülümseme yerleştirip salona gittim. Yavuz beni görünce gülümsedi o da.

"Hiçkimse kim Baharcım?"

Hafifçe gülerek oturdum ayakucuna. Ne diyeceğim şimdi?

"Yani işte, yanlış gelmiş birisi, gitti."

Yavuz şaşırmış tek kaşı havada bakıyordu. Ben de gülümseyip çevirdim başımı. Beceremiyorum işte şu yalan söyleme işini. Sevmiyorum da zaten. Nerden çıktı bu akşam akşam şimdi? O sırada tekrar kapı çalınca yerimden kalkıp kapıya gittim. Mercekten baktım, yine tanımadığım bir yüz. Kapıyı açıp kafa salladım.

"Buyurun."

"İyi akşamlar, Bahar Karasu'ya bir paket var."

"Paket mi, kimden gelmiş?"

"Bilmiyorum, Bahar Karasu siz misiniz?"

Ben kafa sallayınca adam paketi bana uzattı. Ben paketi alınca gülümseyip gitti. N'oluyor ya? Önce çiçek, şimdi bu paket. Kapıyı kapatıp küçük paketi açtım hemen. Paketin içinde kırmızı kadife bir kutu vardı. Yavaşça açınca gördüğüm şeyle kocaman açıldı gözlerim. Muhteşem bir şeydi bu. Çok güzel bir kolye vardı kutunun içinde. Bir süre yüzümdeki gülümsemeyle baktım kolyeye. Gerçekten çok güzeldi. Yavuz'un sesiyle kendime gelip kapattım kutuyu.

"Bahar."

"Geldim canım."

Yavuz deli olur bunları görürse. Kıskançlıktan öfkesi tepesine çıkar. İyi de kim gönderiyor bunları? Tamam çok güzeller de, bu ne münasebetsiz bir hareket. Evli bir kadına kırmızı gül, pırlanta kolye göndermek ne demek? Sen de kimin gönderdiğini bilmediğin kolyeyi niye beğeniyorsun acaba Bahar? Kutuyu da mutfağa, çiçeğin yanına bırakıp salona geçtim. Yavuz dikkatle bakıyordu bana. Ben de gülüp tekrar ayakucuna oturdum.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin