Bahar'dan
Başımı Yavuz'un omzuna dayamış, yakamozları izliyordum. Huzurla derin bir nefes alınca Yavuz başını çevirip saçlarımı öptü.
"Üşüdün mü Bahar?"
"Hayır hayatım, hava çok güzel."
"Oğlanlar uyumaz diyordum ama şaşırttılar beni. Odaya çıkar çıkmaz uyudu paşalar."
"Yol yormuştur onları da. Bir de hava değişimi de etkiler."
"Neyse onlar uyudular da ben de karımla baş başa kalabildim."
Gülerek iyice yerleştirdim başımı omzuna. Yavuz kolunu kaldırınca ben de başımı kaldırdım. Göğsüne sokuldum gülerek. Yavuz da kolunu bana doladı sıkıca.
"Odanın manzarası da çok güzelmiş. Çocuklar var diye deniz kenarına inemedik ama odanın manzarası da muazzam."
"Evet, hele ki şu yakamozları izlemesi öyle güzel ki."
Başımı kaldırıp Yavuz'a baktım. O da bana eğdi başını. Elimi yüzüne getirip gülümsedim.
"Ben her gün izliyorum o yakamozları. Senin deniz gözlerin böyle kıpırdaşınca, bütün yakamozlara bedel pırıltılar izliyorum ben her gün."
Yavuz kocaman gülümsedi. Dudaklarını alnıma getirip minik bir öpücük kondurdu.
"Bu gözler sadece sana bakarken böyle parıldıyor. Sadece sen görüyorsun bu gözlerdeki yakamozları."
Yüzünü severek kafa salladım.
"Evet. O yüzden çok şanslıyım. Bu deniz gözler sadece bana böyle kıpırdaşıyor."
Yavuz gülerek dudaklarıma eğildi. Üst dudağımı dudakları arasına alınca ben de tutkuyla karşılık verdim öpüşüne. Yavuz yavaşça ayrılıp kısık sesle konuştu.
"Hadi yatalım Bahar. Sen de yorgunsun."
Burnumu burnuna sürtüp gülümsedim.
"Yorgun değilim."
Yavuz tek kaşını kaldırıp güldü.
"Öyle mi? Bak ben bunu değerlendiririm."
Kıkırdayıp öptüm bu sefer burnunu.
"Hadi içeri geçelim. Ben biraz ürperdim sanki."
Yavuz elini kolumda gezdirip kafa salladı. Ayağa kalkıp elimden tutarak beni de kaldırdı. Odaya geçip kapattı balkonun kapısını. Ardından bana dönüp sarıldı belime. Ben de elimi gömleğinin düğmelerine getirdim.
"Şu tulumunu çok seviyorum ama artık çıkarabiliriz bence."
"Ben de bu gömleğini çok seviyorum ama artık bunu da çıkarabiliriz bence."
Yavuz gülerken ben de gömleğinin düğmelerini açıyordum. Yavuz da elini belimden çekip tulumun önündeki düğmelere getirdi elini. Ben düğmelerin hepsini açınca Yavuz da düğmeleri çözüp askının tekini indirdi omzumdan. Ellerimi gömleğinin içinden omuzlarına getirip üstünden sıyırdım gömleğini. Yavuz da diğer askıyı da indirdi omzumdan. Tulum üstümden düşünce ayaklarımı da çıkarıp kenara attım tulumu. Yavuz gülerken ben de gülüp başımı boynuna getirdim. Derin bir nefes alınca Yavuz sarıldı belime. Ben de gülerek iyice sokuldum boynuna. Gözlerimi kapatıp huzurla gülümsedim. Yanağımı omzuna yaslayıp kollarımı doladım sırtına.
"Yavuz, sana böyle sarılmaya bayılıyorum. Böyle boynuna sokulup omzuna yaslanmaya, kollarımı sıkıca sırtına dolamaya bayılıyorum."
Yavuz belimdeki kollarıyla iyice çekti beni kendine. Başını boynuma gömüp kaldı bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanficBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...