Bahar'dan
Gece boyu uyuyamamıştım. Yavuz'un telefon konuşmasını duyduğumdan beri gözüme uyku girmemişti. Yavuz da uyumamıştı. Yatakta dönüp durmuştu. Arada bir bana sokulup, kolunu belime sarmıştı. Uyuduğumu düşündüğünden, uyandırmamaya çalışarak sarılmıştı bana. Kötü bir şeyler oluyor ama ne oluyor? Yavuz'a sorsam anlatmaz. Zaten anlatacak olsa benden gizli konuşmazdı telefonda. Gözlerim kapalı, uyuyormuş gibi yatıyordum hala. Yavuz da arkadan bana sarılmış, başını boynuma gömmüş yatıyordu. Uyumuyordu, sadece yatıyordu yanımda. İçimdeki sıkıntı gittikçe büyüyordu. Korkuyordum, endişeleniyordum. Üstelik sebebini de bilmiyordum. Ama benim de bir şeyler yapmam lazım. Yavuz'a yardım etmem lazımdı. Onun için de nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu öğrenmem lazımdı. Yavuz derin bir nefes alınca açtım gözlerimi. Onun tedirginliğini de hissedebiliyordum. Endişesini hissedebiliyordum. Hafifçe kıpırdanıp elimi belimdeki koluna getirdim. Yavuz da iyice sokulup daha sıkı sarıldı bana.
"Canım."
Yutkunup sevdim kolunu.
"Canım."
Yavuz saçlarımı öpüp konuştu.
"Günaydın bir tanem."
"Günaydın canım."
"Ben mi uyandırdım seni? Daha erken, istersen biraz daha uyu."
"Hayır canım, aldım ben uykumu. Sen neden bu kadar erken uyandın?"
Yavuz bir süre susup ardından konuştu.
"Sana böyle sarılıp koklamak için."
Dudaklarımı büzüp ben de iyice sokuldum Yavuz'a. Kolunu severek sarıldım ben de. Nasıl öğreneceğim neler olduğunu? Yavuz'u böyle tedirgin eden şeyi nasıl öğreneceğim? Telefonuna baksam, dün gece konuştuğu numara duruyor mudur ki? Ne demişti dün gece? Kimse bozamayacak huzurumuzu. Kim bozmak istesin ki? Birisi bizi öldürmekle falan mı tehdit ediyor Yavuz'u? Ama konuştuğu kişinin öyle bir şey dediğini sanmıyorum. Yoksa Yavuz daha farklı şeyler söylerdi ona. Sakın buraya gelme, Bahar'ı şüphelendirecek bir şey yapma, ben yanına geleceğim demişti. Bir teröristle konuşuyor olamazdı. İyi de kimdi bu? Öğrenmem lazım, neler olduğunu öğrenmem lazım.
"Yavuz, kalkalım mı canım? Ben bir kahvaltı hazırlayayım, güzel bir kahvaltı yapalım sen işe gitmeden."
Yavuz saçlarımı öpüp ayrıldı benden.
"Olur canım."
Ben de yatakta doğrulup Yavuz'a döndüm. Sırtüstü yatıyordu. Ben ona dönünce gülümsedi. Ben de gülümseyip kalkıyordum ki, Yavuz birden doğruldu yatakta.
"Bir dakka Bahar. Sen dur ben gideyim mutfağa."
"Niye?"
"Dün gece su içmeye kalktım da, sonra bardak kırıldı. Ben de gece gece toplayamamıştım. Çocuklar uyanıp mutfağa girmeye kalkmadan halledeyim ben."
Ben kafa sallayınca Yavuz da kalktı yataktan. Odadan çıkınca hemen telefonuna uzandım. Aramalara girip gün gece konuştuğu numarayı baktım. Ama yoktu. Gizli numara olarak görünüyordu. Sıkıntıyla nefes verip bıraktım telefonu. Burdan bir şey çıkmayacak belli ki. Ama ne yapıp edip öğrenmem lazım ne olduysa. Sabahlığımı giyip kalktım yataktan. Umut'un beşiğine gidip baktım. Uyuyordu hala. Üstündeki yorganı düzeltip çıktım odadan. Direkt mutfağa geçtim. Yavuz da kırılan parçaları toplamıştı. Demek dün gece bu sese uyandım ben. Yavuz beni görünce gülümseyip bana döndü.
"Hadi beraber hazırlayalım kahvaltıyı."
Gülümseyip kafa salladım.
"Tamam canım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vuslat🥀
FanfictionBahar'ın mezarı başına çökmüş kendine lanet ediyordu Yavuz. Bütün bunlar onun suçuydu. Hepsi onun yüzünden olmuştu. Sevdiği kadın onun yüzünden vurulup ölmüştü. Yavuz bunun vicdan azabıyla kavrulurken, içindeki tarifsiz acı kül ediyordu onu. Sevdiği...