Ep.84 "Öldüm de cennete mi geldim yoksa"

2.8K 127 56
                                    

Sen varsan ölüme inat bin kere yaşarım..

Bahar'dan

Koridorda bir oraya bir buraya yürüyordum. Mutluluktan ne yapacağımı bilemez haldeydim. İyiydi Yavuz, bırakmamıştı işte beni. Nazlı'yı eve göndermiştik. Evdekilere güzel haberi verip, Güler ablayı alıp gelecekti geri. Koşturarak gelen Leyla'yı görünce başımı ona çevirdim. Yaşlı gözleriyle gülerek gelip sarıldı bana. Ben de sıkıca sarıldım Leyla'ya. Sinan telefon edip Yavuz'un iyi haberini verince koşturarak gelmişti.

"Bahar, iyi di mi Yavuz? İyi di mi?"

"İyi canım iyi. Tehlikeyi atlattı. Bundan sonra daha iyi olacak."

Leyla sıkıca sarılıyordu bana. Benim yanımda kendini tutmuştu belli ki. Bana güç vermek için kendi de güçlü durmaya çalışmıştı. Ama şimdi iyi haberler alınca bırakmıştı kendini. Yavuz'un Leyla için ne kadar değerli olduğunu biliyordum. Benim kadar onun da içi yanıyordu. Leyla benden ayrılıp yüzüme baktı gülerek. Ardından gözyaşlarını sildi. Ben de gülerek kollarını tuttum.

"Yavuz'un yanına girmek ister misin?" 

Leyla'nın gözleri mutlulukla parladı. Sonra da tebessüm edip konuştu.

"Sen git Bahar. Yavuz'un benden çok sana ihtiyacı var."

"Canım, senin de Yavuz'u görmeye ihtiyacın var biliyorum. Ben daha sonra girerim yanına. Hadi şimdi git de gör Yavuz'u."

Leyla'nın tekrar gözleri doldu. Kocaman gülümseyip kafa salladı.

"Teşekkür ederim Bahar. Buna gerçekten ihtiyacım vardı."

Gülümseyip sıktım kollarını.

"Hadi git de hazırlasınlar seni. Hem eminim Yavuz hissedecek kardeşinin yanına geldiğini. Güç alacak senden."

Leyla gülümseyerek kafa sallayıp gitti yoğun bakıma. Leyla içeri girince Sinan geldi yanıma.

"Çok saol Bahar. Leyla'nın Yavuz'u görmeye gerçekten ihtiyacı vardı. Perişan etti kendini. Sana belli etmemek için de çok sıktı kendini. Şimdi Yavuz'u görünce ondan mutlusu olmaz."

"Biliyorum Sinan. Yavuz'un Leyla için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Çok güçlü bir kardeşlik bağı var aralarında. Gıpta ediyorum onlara."

"Ayıp ediyorsun ama, biz neciyiz burda. Biz de seninle kardeşiz Bahar. Hem Kopuk da var, di mi Kopuk?"

Kopuk da gülümseyip kafa sallayarak yanımıza geldi.

"Tabi, hem zaten biz kan kardeşiyiz Bahar'la."

"Ha, doğru. Biz kan kardeş olamayız da ne yapsak, süt kardeşi mi olsak?"

Gülerek çevirdim başımı.

"Onun için biraz geç kaldık sanırım Sinan."

"Olsun, bizim de çocuklarımız süt kardeş. Di mi lan Yağız? Amcasının paşası."

Yağız gülerek elini Sinan'ın yüzüne getirince, Sinan da gülerek elini ısırmaya çalıştı. Yiğit de Kopuk'un kucağında başını omzuna yaslamış duruyordu.

"Sen amcalarısın madem, Kopuk da dayıları olsun, madem kan kardeşiyiz."

Kopuk mutlulukla gülümseyip Yiğit'in başını öptü.

"Olsun tabi, dayısının paşaları olsun bunlar da."

Gülümseyerek baktım oğullarıma. Onlar çok güzel bir ailenin içinde büyüyeceklerdi. Etraflarında onları çok seven bir sürü insan olacaktı. Çok şanslıydı benim oğullarım. Yoğun bakımın kapısı açılınca o tarafa döndük. Leyla yaşlı gözlerini silerek çıkıp yanımıza geldi. Gülümseyerek gelip karşımızda durdu.

Vuslat🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin